ABD’nin kuyruğuna takılan Fransa’nın çıkmazı

ABD’nin kuyruğuna takılan ve onun planları içinde rol alan Fransa’nın Atlantikçi liderleri hep sırtından bıçaklanmıştır. Elbette her iki emperyalist ülkenin birbirlerine düşmesi mazlumlar dünyası için iyi olmuştur. Dikkat çekmek istediğimiz nokta ABD’nin çıkarları için müttefiklerini yarı yolda bırakmasıdır. Birlikte saldırdığı ve işgal ettiği ülkelerde yenildiğinde müttefiklerine danışmadan arkasına bakmadan kaçıp gitmiştir. Emperyalistler arasında yaşanan çelişmelerin doğasında vardır bu. Suriye’de böyle olmuştur, Pasifikte, Afrika’da da böyle olmuştur. Ukrayna’da da böyle olacaktır.

SURİYE’DE ORTA BIRAKTILAR

21 Ağustos 2013’te Suriye’de Doğu Guta’da bir kimyasal saldırı olmuştu. Tüm Batı ülkeleri ve basını Suriye yönetimini ve Esad’ı suçlamıştı. Sonra bu saldırıyı CIA yönetimindeki terör örgütlerinin yaptığı ortaya çıktı. ABD bu kimyasal saldırıyı bahane ederek İngiltere ve Fransa ile birlikte Suriye’ye askeri saldırı düzenlemek için hazırlık içindeydi. Saldırı için en öne Fransa Cumhurbaşkanı Sosyal Demokrat François Hollande atılmıştı. “Esad, kimyasal silahlarla katliam yaptı, cezasız kalmamalıdır” diye açıklama yapıyordu. Le Nouvel Observatoire dergisi, Hollande’ın, 2013 Ağustos sonunda, orduya Suriye’ye saldırı için hazırlık emri verdiğini ve 1 Eylül’de Akdeniz üzerinden saldırı için Fransız donanmasının hazır bekletildiğini yazmıştı.
Hollande, ABD Başkanı Obama’nın yeşil ışık yakmasını bekliyordu. Obama, telefonla Hollande’ı arayarak askeri müdahaleyi Kongre’nin onayına sunduğunu söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı, ABD Kongresi’nin kararından önce yaptığı açıklamada “Eğer ABD kongresinin kararı olumsuz olursa, Fransa tek başına yola çıkmayacaktır” demişti. Bu açıklama, Fransa’nın yol haritasını belirleyen gücün ABD olduğunun açık bir ifadesiydi.

Hollande, umudunu kesmedi; saldırı için “ABD Kongre’sinin kararını beklediğini” açıkladı. Önce İngiltere parlamentosu askeri müdahaleyi reddetti, ardından Rusya Devlet Başkanı Putin’in önerisiyle ABD ve Rusya, Suriye'de kimyasal silah saldırılarının araştırılmasını öngören bir BM karar tasarısı hazırlanması konusunda uzlaştı. Rusya’nın diplomatik manevrası askeri saldırıyı durdurmuştu. Dolayısıyla ABD ve saldırıda öncü rolü oynayacak olan Fransa 2013’te Suriye’ye saldıramamıştı. Dönemin Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat’ın Fransız Le Figaro gazetesine yaptığı açıklamada “Fransa Cumhurbaşkanının ABD Kongresi kabul ederse savaşa gideriz, yoksa gitmeyiz açıklaması utanç vericidir. Bu mudur Fransa’nın uygarlığı, tarihi, değerleri? Fransa, bölgede tamamen ABD’nin politikalarına boyun eğmiştir” demişti.

MACRON’UN ‘NATO’NUN BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞTİ’ TEPKİSİ

Macron’un cumhurbaşkanı seçildiği dönem aynı zamanda ABD’de Trump başkan seçilmişti. Trump küreselleşmeye karşı çıkıyor, önce Amerika diyor ve bu bağlamda Suriye’den bir kısım ABD askerlerini çekeceğini açıklıyordu. Suriye’de kraldan daha kralcı olan Fransa ABD’nin attığı bu adıma tepki gösterdi. Macron “NATO’nun beyin ölümü” açıklaması esasında Trump’ın Suriye’den askerlerini çekmesine karşı yapılmıştı. Aynı zamanda Türkiye’nin Rusya’dan S-400’leri almasına ve bağımsız bir şekilde Suriye’de Barış Pınarı Harekâtını gerçekleştirmesine tepki vermemesi nedeniyle yapılmıştı. Trump Avrupalı müttefiklerini dikkate almıyordu. Macron’un tepkisi bu nedenleydi.

FRANSA’YA AUKUS DARBESİ

ABD, İngiltere ve Avustralya “AUKUS” adı altında kurdukları yeni bir güvenlik iş birliği paktı ile Avustralya ve Fransa tarafından 2016 yılında imzalanan ve 12 geleneksel dizel elektrikli denizaltı inşasını öngören, 90 milyar Avustralya doları (66 milyar ABD doları) tutarındaki sözleşmeyi iptal ettiler. Fransa-Avustralya arasında deniz iş birliği anlaşması, 2016’da imzalandığında “Yüzyılın Sözleşmesi” olarak değerlendirilmişti, Anglosaksonların bu çıkışıyla sözleşme “Yüzyılın İhanetine” dönüşmüştü.

AFRİKA’DA DA İFFİFAKLARI SONA ERDİ

Afrika’da Mali ve Burkina Faso’dan sonra Nijer’in zaferi, ABD-Fransa ilişkilerinin dönüm noktası olmuştur. ABD Nijer’de durumu kabullenmiş ve saldırgan bir çizgi izleyen Fransa’yı yarı yolda bırakmıştır. Bundan böyle Fransa Afrika’da da yalnızdır.

UKRAYNA’DA ATEŞE SÜRDÜ

ABD’nin Avrupa’yı denetim aracı olarak kullandığı NATO, Avrupa’yı Ukrayna’da ateşe sürdü. Enerji krizinin sonuçları ağır bir ekonomik krize yol açtı. Rusya ile dostluklarını dinamitledi. Bugün ağır bir bedel ödüyorlar. ABD bugün Ukrayna’da içine düştüğü çıkmazdan savaşın yükünü Avrupa’ya yıkarak kurtulmanın yolunu arıyor. ABD’nin Ukrayna’da da en saldırgan tutum içinde olan Fransa’yı yalnız bırakacağını göreceğiz.