ABD'nin nihai hedefi: Kuşak ve Yol
Xi Jinping’in evladı gibi benimsediği şahsi projesi.
Devasa bir fikir.
Dünyaya damgasını vuracak bir uygulama.
Özeti: Bin yıl önceki gelişmiş Asya’yı bir kez daha canlandıracak Yeni İpek Yolu.
Detayları çok.
En az 70 ülkeyi ve dünya nüfusunun üçte ikisini kapsayan, 21’inci yüzyılın Asya merkezli olmasını perçinleyecek bir girişim.
Kuşak ve Yol.
Kuşak, karadan geçişleri, yol ise deniz yollarını temsil ediyor.
En az 2 trilyon dolarlık Çin yatırımı hedefleniyor.
Şimdiye kadar 350 milyar dolardan fazla taahhüt mevcut.
En güncel ve kritik olanı Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru.
Türkiye, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nde bugün orta koridor olarak tanımlanan eski İpek yolu güzergahında anahtar ülke.
İpek Yolu Ekonomi Kuşağı Çin, Orta Asya, Rusya, Avrupa ve Afrika’yı bir araya getirmeye; Çin’i Orta Asya ve Batı Asya boyunca Basra Körfezi ve Akdeniz’e bağlamaya; ve Çin’i Güneydoğu Asya, Güney Asya ve Hint Okyanusu ile birleştirmeyi hedefliyor.
Yeni İpek Yolu, ortaklaşa yeni bir Avrasya Kara Köprüsü inşa etmeye ve Çin-Moğolistan-Rusya, Çin-Orta Asya-Batı Asya (Türkiye) ve Çin-Hindiçin Yarımadası ekonomi koridorlarını geliştirmeye odaklanıyor.
Denizde ise, Kuşak ve Yol üzerindeki en büyük limanları bağlayarak sorunsuz, güvenli ve verimli ulaşım güzergahlarını ortaklaşa inşa etmeye yöneliyor.
Afrika ve Güney Amerika da Deniz İpekyolu üzerinde hedef ve eksen rotalar.
Dünya üzerinde 138 ülkede Çin’e ait 3 bin 485 kalkınma yatırım projesi halen devam ediyor. (Bunun için ayrıntılı tablo: https://www.aiddata.org/china-project-locations)
Haritadan bakıldığında kabaca bu projelerin yüzde 80’den fazlası, fakir güneyde sürüyor.
Çin yatırımları en çok, sırasıyla, Afrika, Batı, Orta ve Güney Asya, Güney Amerika ve Karayipler, Rusya, Yunanistan ve Doğu Avrupa ağırlıklı.
Türkiye de bunların içinde yer alıyor.
İşte ABD’nin en büyük kabusu da bu.
Çin, Batı emperyalizminden farklı çalışıyor.
Batı’nın sömürgeci geçmişinin üzerine bina ettiği yağmacı ve zorba küreselleşme yöntemi yerine, karşılıklı çıkara ve gelişmeye dayalı bir kalkınma işbirliği öneriyor.
Xi Jinping, Kuşak ve Yol Girişimi’ni 2013’ten beri adım adım geliştiriyor.
ABD ve diğer emperyalist dostları ise son dönemde bu projeye saldırıya geçti.
Türkiye’nin sayılı jeopolitik uzmanlarından olan Amiral Cem Gürdeniz’in de işaret ettiği gibi, Doğu Akdeniz’deki ABD, İsrail, Yunanistan, Mısır ve GKRY işbirliğindeki sondaj ve saha saldırıları da bunun bir parçası.
Tıpkı, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki ayrılıkçı PKK oluşumları gibi.
Zaten Doğu Akdeniz’deki son durum, Amerikan-İsrail yapımı Kürt koridoru planının bir devamı.
Yemen ve Libya da hakeza.
Yemen’e Suudi Arabistan’ı, Libya’ya Fransa’yı saldırttılar.
Rusya ve İran’a ambargo, Çin’e ticaret savaşı da büyük resmi tamamlıyor.
Çin’deki son anayasa değişikliğinde batılı mahfiller, ‘Xi görev süresini sınırsız hale getirdi’ kısmına dikkat çektiler. Aynı ‘kuşa bakın’ dercesine, Kuşak ve Yol’un Çin Anayasası’na eklendiğini herkeslerden sakladılar.
Evet, 5 bin yıllık uygarlık olan Çin, Asya bin yılını başlatacak olan bu dev insanlık projesini anayasasına koydu.
ABD MERKEZLİ PSİKOLOJİK SAVAŞ BAŞLATILDI
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, geçen hafta Papua Yeni Gine’deki Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği örgütü APEC Zirvesi’ne katıldı ve Çin’in Kuşak ve Yol girişimine “özel sektör merkezli” sözde alternatif bir proje önerdi.
ABD’nin tüm dünyaya ticaret savaşı açtığı bir dönemde böyle bir projenin ne olduğu pek anlaşılamadı ama asıl niyet, Pence’in Kuşak ve Yol’a saldırılarıyla ortaya çıktı.
Pence, "Çin'in kredi teklifleriyle desteklediği altyapı projeleri bitirilemez ve kalitesiz. Bu projeler ülkeleri kredi borçlarına sürüklüyor. Borçlanarak, ülkenizi ve bağımsızlığınızı tehlikeye atmayın. Ülkenizi koruyun." diye konuştu.
ABD'nin İndo-Pasifik bölgesinde denizlerin ve hava sahalarının “özgürlüğünü” korumak için çalışmaya devam edeceğini vurgulayan Pence, Çin’in Kuşak ve Yol girişimini, tek yönlü ve gizli ajanda yüklü bir tuzak olarak niteledi.
Yani özetle, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana tüm dünyada çıkarttığı ve desteklediği savaşlarda en az 20 milyon insanı öldüren bir emperyalist devlet, Çin Halk Cumhuriyeti’ni, emperyalistlik ve sömürgecilikle suçlamış oldu.
Komik deyip geçmeyin, Pence’in bu resmi ağızdan başlattığı açık saldırı, tüm dünya ve ülkemizde de başlatıldı.
Önce Uygurlar üzerinden yeni bir ‘insan hakları’ krizi senaryosu yarattılar.
Çin’in doktriner eğitim kampı adı altında açtığı kamplarda Uygurlar’a işkence edildiğine yönelik pek çok asılsız iddia ve yalan belgeyi dağıtmaya başladılar.
Almanya ve Türkiye gibi Çin’in potansiyel müttefikleri bile bunun üzerine atladı.
Halbuki biz bu yalanları Suriye ve Irak’tan çok iyi biliyoruz.
Beşar Esad’ın kimyasal silah saldırıları yalanları bugün açıkça çürütüldü.
Beyaz Miğferler denen Batı ve El Kaide yapımı sözde insan hakları örgütünün de foyası ortaya çıktı.
Çin’in Uygur politikası sorgulanabilir, eleştirilebilir.
Ancak bu, Amerikan gladyosunun, FETÖ’nün yalanlarına alet olarak, düşmanca değil, ikili ilişkileri geliştirerek yapılır.
Türkiye, batı kaynaklı devasa kriz ortamında en çok ihtiyaç duyduğu Çin’e savaş açmayı düşünmüyorsa eğer, bunun başkaca bir yolu yoktur.
Bir diğer etkili propaganda da, Mike Pence’in dile getirdiği, Çin’in yatırım yaptığı geri kalmış ülkeleri borç tuzağına düşürdüğü yalanı.
Bu aslında ‘kişiyi nasıl bilirsin, kendin gibi’ atasözünün bir tezahürü.
Batı emperyalizminin en temel taktiği, (basit tefeci taktiği), zor durumda kalan gariban ülkeyi yüksek faizle borçlandırıp elinde ne var ne yok yağmalamaya dayalıdır.
Batı için esas olan “Profit Über Alles” deyimidir. Yani, onlar için kâr her şeyin üzerindedir.
Osmanlı’ya ve son dönemdeki Türkiye’ye yaptıkları da budur.
Afrika’yı sömürge olarak tutmak için de aynı şeyi yapıyorlar.
Çin’in yatırımlarında uyguladığı kredi politikası uzun vadeli ve düşük faizli bir politika.
Xi Jinping, APEC Zirvesi’nde Pence’ten önce konuştuğu için doğrudan bir yanıt veremedi.
Ama muhtemelen hristiyan dincisi faşist Pence’in neler söyleyeceğini iyi biliyordu ki, cevabı önceden verdi.
Xi, Kuşak ve Yol’un bazılarının iddia ettiği gibi bir borç tuzağı filan olmadığını, Batılılarınki gibi seçkin bir kulüp üyeliği filan da olmadığını, kimseyi dışlamadığını, tamamen uzun vadeli bir kazan-kazan eksenli kalkınma projesi olduğunu söyledi.
Xi Jinping, dışa açılma ve işbirliğinin kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınma için tek doğru seçenek olduğunu vurguladı ve düşmanca tavırlar yerine ortaklık yapmanın daha fazla yarar sağlayacağını belirtti.
Zirvede Pence’e cevap da böylece verilmiş oldu.
Ancak Batı medyası, siyasetçileri, az gelişmiş ülkelerdeki işbirlikçileri, bu “borç tuzağı ve yeni sömürgecilik” edebiyatını giderek yükselen bir tonda tekrarlamaya başladı.
Türkiye’de de medyadan, kimliği belli sivil toplum örgütlerinden, iktidar ve muhalefet milletvekillerinden benzer yorumlar geliyor.
Hükümet cephesinde ise bir tepkisizlik ve unutturma çabası sezinliyorum.
Yani ABD ile “düzelmeye başlayan ilişkilerin” bir sonucu gibi, "Uygur Zulmü" edebiyatı yükselirken, Kuşak ve Yol Girişimi adeta unutturuluyor.
ABD ve AB ile ilişkilerin düzelmesi illüzyonu yaratılırken, Avrasya seçeneği buharlaştırılmaya çalışılıyor.
Oysa Türkiye’nin ABD ile arası asla düzelmeyecektir.
Türkiye, ABD, İsrail ve Fransa’nın açık hedefindedir.
Suriye ve Irak’tan tutun da Doğu Akdeniz’e kadar Türkiye, nesnel olarak Batı Asya, yani Rusya, İran, Suriye ve Çin cephesindedir.
Bunun aksini söyleyenler, Türkiye’yi emperyalist saldırı karşısında savunmasız ve çaresiz bırakmaya çalışanlardır.
Türk de olsa, Amerikalı, Alman, Fransız da olsa, Çinli veya Rus da olsalar onlara inanmayınız.
Dünya, kaçınılmaz olarak Asya binyılına girmiştir ve Türkiye de Asya’nın yükselen yıldızı olacaktır.
ÖNEMLİ BİR KAÇ NOT
Financial Times, ABD’nin Çin’e açtığı ticaret savaşının sonucunda Çin’den ithalatın ve ABD dış ticaret açğının daha da yükseldiğini yazdı!
Afrika’da ise Çin’in ekonomik kalkınma yatırımlarına Rusya askeri destek vermeye başladı. Mozambik’ten başlanan bu sürecin adım adım yayılması ve Kuşak ve Yol’da bariz bir Rus-Çin ortaklığının pratiğe geçmesi bekleniyor. Venezuela’dan başlayan, dolara karşı alternatif değişim araçları arayışı da Trump ile birlikte aşırı hızlandı. Bugün dünyada yazılan her 10 ekonomi makalesinden 5’inde ABD dolarının miyadını doldurmaya başladığı ifade ediliyor.
“Şüyuu Vukuundan beter” deyimi adeta doğrulanıyor. ABD’nin aşırı saldırgan ve panik atakları bundan kaynaklanıyor. Çin, “Made in China 2025” projesine de hız veriyor. Yapay zeka ve alternatif enerji -lityum pil teknolojileri, kamucu sosyal kredi sistemi, ulaşım ve altyapı teknolojileri, eğitimde reformuyla pek yakında ABD’yi hatta Avrupa’yı bile geride bırakacak. Bugün ABD’de bile Fransızca’dan çok Çince öğreniliyor. Kapalı toplum, korumacılık gibi Soros tarafından kullanılan olumsuz terimler artık Trump, Pence ve ABD için kulanılıyor. Hollywood bile propaganda üstünlüğünü yitirmeye başlıyor. Rus yapımı Maşa ve Koca Ayı çizgi filmi bile gizli Rus propagandası olarak suçlanıyor. Sanki 70 yıldır beynimizin üstünde, Hollywood ve onun sözde kahraman, özde soykırımcı kovboyları tepinmemiş gibi!
KAYNAKLAR:
https://www.globalresearch.ca/china-new-philosophy-economics/5660068 - Peter Koenig
https://af.reuters.com/article/worldNews/idAFKCN1NM007
https://www.globalresearch.ca/the-us-leading-from-behind-in-africa-lets-russia-lead-from-the-front/5660096
https://www.aiddata.org/china-project-locations