ABD’nin Ortadoğu’daki çıkmazı

Obama’nın yeni stratejisi doğrultusunda ABD’nin askeri kuvvetlerinin ağırlık merkezini Asya-Pasifik’e kaydıracağı açıklandığı zaman da “ABD Ortadoğu’dan vaz mı geçiyor” sorusu ortaya atılmıştı. O zaman bu değişimi dayatan esas etkenler, ABD’nin askeri başarısızlıkları ve küresel bunalımdı. O günden bu yana yaşanan en önemli değişiklik ise, Ön Asya ve Kuzey Afrika’da bölge milletlerinin etkin bir güç olarak mücadele sahnesine çıkmış olmalarıdır. Bu durum, özellikle Rusya, Çin ve İran’ın bölgeye ilişkin ABD planlarının karşısına dikilen tutumlarıyla birlikte, ABD’nin bölgedeki seçeneklerini önemli ölçüde daraltmıştır. ABD’nin kendi içi de dahil olmak üzere Batı Kampı’ndaki merkezkaç kuvvetleri güçlenmiş, daha da önemlisi, ABD kendi enstrümanı konumundaki güçlere yön verme ve bunlar arasında eşgüdümü sağlama konusunda ciddi zorluklara düşmüştür.

Çıkış arayan ABD’dir

Şu anda seçenekleri daraldığı için kendini kuşatılmış hisseden ve kuşatmayı yarmaya çabalayan güç, ABD’dir. Suriye’deki taktik hedefi, gücünü belli bir eşiğin üstünde koruyarak sahnedeki varlığını sürdürebilmektir. Roller tersine dönerek, ABD, sonul bir çatışmayı, koşulları kendi lehine çevirene kadar ertelemeye çalışan taraf durumuna düşmüştür. Çatışmanın yayılarak, bütün tarafları çok daha etkin biçimde içine çeken bölgesel bir savaşa yol açmasının beraberinde getireceği sonuçların belirsizliği, güçten düşmüş olan ABD’nin gözünü korkutmaktadır.

Obama’nın Suriye’de “rejim değişikliği hedeflemeyen, kara harekâtı içermeyen, sınırlı bir askeri müdahale”den söz etmesi, bu durumun bir yansımasıdır. ABD Kongresi Dışişleri Komisyonu’nda yapılan tartışmalarda bu açıdan önem taşıyan iki nokta vardır. Biri, müdahalenin başarı olasılığına ilişkin tüm sorgulamaları, Kerry’nin hep “Hiçbir şey yapmamak daha kötü değil mi” şeklinde yanıtlamasıdır. Diğeri de, Obama’nın vurguladığı “sınırlılığın” ABD’nin atacağı ilk adımla ilgili olup, çatışmanın planlanan çerçeve içinde tutulması açısından bir güvence sayılamayacağına ilişkin yapılan yaygın yorumlardır.

ABD’nin karabasanı

ABD, Rusya’nın çok daha açık ve bütüncül bir biçimde ABD karşıtı cephede mevzilenmesine yol açabilecek adımları göze alamamaktadır. Böyle bir durum, dünyadaki bütün diğer güçlerin de benzer biçimde yeniden konuşlanmasını beraberinde getirecektir. Emperyalizme karşı örgütlü bir uluslararası cephenin inşası, ABD’nin karabasanıdır.

Kilit ülke Türkiye’dir

ABD’nin “Ortadoğu’dan vazgeçmesi” demek, dünya jandarması rolünü büyük ölçüde terkederek, bölge ülkeleriyle olan ilişkilerini görece normalleştirmesi demektir. Böyle köklü bir değişim, ancak hedefle uyumlu büyüklükte caydırıcı bir gücün oluşturulmasıyla gerçekleştirilebilir. Günümüzde bu yönde ilerlemenin iki önemli önkoşulu vardır. Biri, sadece ülkemizdeki mevcut iktidarı devirecek değil, aynı zamanda ABD’nin Türkiye’deki bütün iktidar seçeneklerini de olanaksız hale getirecek bir Milli Hükümet’in kurulmasıdır. Diğeri de, bu Milli Hükümet ile birlikte ABD’yi bölge dışına sürecek bir Batı Asya Birliği’nin oluşturulmasıdır. ABD’yi Ortadoğu’dan vazgeçirecek kilit ülke, Türkiye’dir.