ABD'nin Suriye saldırısının perde arkası

Mustafa Birol Güger

ABD, uzun bir aradan sonra dün gece sabaha karşı yeniden Deyrezor yakınlarında konuşlu Suriye ordusuna bağlı birlikleri hedef aldı.

ABD tarafından gerçekleştirilen ve Suriye ordusuna bağlı birliklerinin hedef alındığı bu çapta bir saldırı, 17 Eylül 2016'da yine aynı bölgedeki Sarda dağı çevresinde gerçekleşmiş; saldırı neticesinde Suriye ordusuna mensup 62 askerin öldüğü, 100 askerin de yaralandığını bildirilmişti.

SALDIRININ ARDINDAKİ GİZLİ ANLAŞMA

Fox News Pentagon muhabiri Lucas Tomlinson'a göre ABD ordusu tarafından Air Force AC-130, F-15 ve F-22 savaş uçaklarının yanı sıra Apache helikopterleri ve deniz piyadelerinin de desteğiyle gerçekleştirilen son saldırıda 100'e yakın Suriye askeri yaşamını yitirdi.

Yerel kaynaklar, ölen askerlerin arasında, liderliğini Rus Özel Kuvvetleri 'Spetsnaz GRU'dan ayrılma Yarbay Dmitry Utkin'in yaptığı özel savaş şirketi PMC Wagner'e bağlı sözleşmeli askerlerin de olduğunu iddia etti.

Dmitry Utkin

Moon of Alabama'nın yerel unsurlara dayandırdığı iddialara göre, Wagner'e bağlı paramiliterlerin bölgede olma sebebi, Suriye hükümeti ile yaptıkları bir anlaşmayla ilişkiliydi. Buna göre PMC Wagner, yerel unsurlardan kurtarıp, korumasını üstlendiği enerji sahalarından elde edilen gelirden %25 pay alacaktı.

CONOCO GAZ SAHASI EL DEĞİŞTİRECEKTİ

Moon of Alabama'nın haberine göre, Suriye ordusu ve PMC Wagner'den yetkililer bir süredir, Deyrizor yakınlarındaki 'Conoco (Tabiya) petrol ve gaz sahası'nı elinde bulunduran Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bünyesindeki Arap unsurların Suriye ordusuna katılması ve kontrol ettikleri sahanın da Suriye güçlerine devri hususunda müzakereler yürütüyorlardı.

Suriye hükümetine muhalif Etihad haber sitesi de bir hafta önce yayınladığı bir raporda, SDG içindeki Arap unsurlar ile Suriye hükümeti arasında, Conoco'nun Suriye hükümetine devrini öngören bir anlaşma yapıldığını iddia etti.

Moon of Alabama'nın haberine göre, ABD tarafından hedef alınan Suriye ordusu ve müttefikleri saldırıdan önce, Deyrezor'un Fırat'ın doğusunda kalan Bakara Akidat, Dahla ve Sabah yerleşim birimlerinde konuşlandı. Hedefleri, yapılan anlaşma uyarınca Conoco gaz sahasını SDG içindeki Arap unsurlardan teslim almaktı.

SDG'nin Eylül sonunda Conoco'yu işgal etmesinin ardından bazı Rus aracılar da tesislere yerleşmişti. Suriye ve müttefikleri de kurdukları bu irtibatlar neticesinde operasyonun sorunsuz ilerlediği düşüncesiyle bölgeye intikal etti.

Ancak, SDG'nin ana omurgasını oluşturan PKK/PYD'lilerin olan bitenden haberdar olarak ABD'li irtibat subaylarını uyarmaları neticesinde, Suriye ve müttefikleri, gaz sahasının devir teslimi gerçekleşmeden önce ABD saldırısının hedefi oldu.

ABD-PKK'DAN SURİYE ORDUSUNA ORGANİZE KUMPAS

Aynı aşirete mensup kişilerin hem Suriye ordusu hem de SDG içerisinde, farklı saflarda faaliyet yürüttüğünün altını çizen araştırmacı Ian Grant'a göre, ABD'nin daha önce Tanf saldırısında yaptığı şekilde uyarı atışlarında bulunmaması ve saldırıda kullanılan askeri gücün çapı, saldırının, PKK/PYD aracılığıyla anlaşmadan haberdar olan ABD tarafından kurulmuş bir tuzak olabileceğini akıllara getiriyor.

İlgili haber: Koalisyonun özel savaş karargahı Tanf

Suriye hükümetine yakın Al Masdar haber sitesi editörlerinden Leith Aboufadel‏ da saldırının daha önceden planlanmış olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu ve saldırıda yaşamını yitirenlerin önemli bir kısmının Suriye hükümeti ile ittifak halinde olan yerel Bakara Aşireti mensupları olduğunu belirtiyor.

PROVOKASYONLAR HIZ KAZANDI

Yakın zamanda Suriye ve Rus ordularına yönelik provokasyonlar oldukça dikkat çekici boyutlara ulaştı. Hmeymim ve Tartus'taki Rus üslerine yönelik profesyonel drone saldırılarını, Doğu Guta'dan atılan ve Rus ticaret misyonunu hedef alan havan saldırıları takip etti. Son olarak, bir Rus uçağının İdlib'te ABD'den silah yardımı alan gruplar tarafından düşürülmesi ise bir çok soruyu beraberinde getirdi.

İlgili haber: Rus uçağını düşüren grup ABD destekli

Suriye hükümeti aleyhine yürütülen 'kimyasal' kampanyası, başını ABD'nin çektiği koronun yoğun çabalarıyla son hız devam ediyor. İsrail bir yandan Suriye'deki hedeflere saldırılar düzenlerken, diğer yandan da Golan tepelerinde yürüttüğü işgal hareketini genişletiyor.

Suriye'nin zengin petrol ve gaz yatakları ile verimli toprakları bugün ABD destekli SDG bünyesinde faaliyet yürüten Arap aşiretlerinin kontrolünde bulunuyor. Aynı aşiretler daha önce uzun bir süre IŞİD ile oldukça karlı bir birlikteliğin tadını çıkarmışlardı.

Bugün sahada gözlemlediğimiz gelişmeler, Suriye ve müttefiklerinin, Fırat'ın doğusundaki enerji sahalarının kontrolü hususunda gözle görülür bir çaba içerisinde olduğunu gösteriyor. Bu durumda, daha önce ortaya atılan, 'Suriye, enerji sahalarını terk etmeleri karşılığında Kürtlere otonomi verecek' tezi boşa düşüyor.

Önümüzdeki günler, savaşın seyrini değiştirebilecek gelişmelere gebe; provokasyonlar ve saf değiştirme haberleri hız kesmeden devam edeceğe benziyor.

***

İlgili haberler:

Pentagonun B planı: Fıratın doğusuna yığınak

ABD ordusu Irak'tan neden asker çekiyor?