AB’nin iflas eden enerji stratejisi
Hep söylenir; AB’nin motor ülkeleri Almanya ve Fransa’dır. Öyledir de
Son yirmi yılda bu iki ülkenin enerji politikaları farklı bir yol izledi. Almanya, kömürle elektrik üreten termik santralleri yenilenebilir enerji kaynakları lehine terk ederek "yeşil" enerji ideolojisini aktif olarak geliştirme çabasına girdi. Fransa ise, Nükleer enerjiye ağırlık verdi.
Avrupa Komisyonu Alman modelinde diretti ve Fransa da AB’nin bu otoriter ekolojik politikası karşısında geri adım atarak daha temiz nükleer enerji üretme adına nükleer enerji santrallerini yenileme ve gözden geçirme politikası izlediler.
AB Komisyonu raporuna göre, 2022’nin ilk çeyreğinde toptan elektrik fiyatları geçen yılın aynı çeyreğine göre İspanya ve Portekiz'de yüzde, 343, Fransa'da yüzde 336 ve İtalya'da yüzde 318 arttı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in liderliğindeki "temiz" enerji üretmeye devam etme ısrarı ve ABD'nin enerji tasarrufu telkini ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) kullanımı önerisini paylaşması, yanlış bir enerji stratejisi izlediğini ortaya çıkardı.
AB enerji bakanları, durumu olağanüstü bir toplantıda görüşmek üzere 9 Eylül'de bir araya gelecek. Avrupa Komisyonu, toptan elektrik fiyatlarının bir kısmını sınırlamayı, alt tabaka için düzenlenmiş tarifeleri kabul etmeyi ve tüketimi azaltmaya yönelik teşvikleri güçlendirmeyi görüşecekler.
FRANSA’NIN NÜKLEER ENERJİ ÇIKMAZI
Fransa, 56 nükleer santrali ile kendi elektrik ihtiyacının yüzde 70’ini karşıladığı gibi komşularına elektrik ihracatında da başı çekiyordu. AB Komisyon’unun baskısı altında, 2018’de Macron 14 santrali kapatacağını açıklamıştı. Ancak iki santral kapatılmış ve 32 Nükleer santral bakım nedeniyle üretimi durduruldu.
Enerji krizi Rusya’ya yaptırımlarla başlamamıştı. Avrupa son 2-3 yıldır zaten bu krizi yaşıyordu. Macron temiz enerji adına kapatmayı planladığı santralleri kapatmak bir yana 2021’de “enerji bağımsızlığı” adına altı yeni nükleer santral yapımını planladıklarını açıklamıştı. Çünkü Fransa bırakın elektrik ihraç etmeyi artık kendi ihtiyacını karşılayamaz duruma gelmişti.
ALMANYA’DA KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLERE DÖNÜŞ
Almanya sanayide çarkları döndürmek ve konutları ısıtmak için Rus petrol ve doğal gazına diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla bağımlı. Ukrayna krizi öncesi ihtiyacı olan doğal gazın yüzde 55'ini Rusya'dan karşılıyordu. Bugün bu oran yüzde 9 civarında.
Rusya'dan gaz arzının kısılması üzerine geleneksel yeşil enerji politikasından geri adım atarak, kömür yakıtlı santrallerde daha fazla elektrik üretimi yapma ve kapatılan bazı santrallerin yeniden devreye alınmasına kararı verdi.
Konuyla ilgili açıklama Almanya Ekonomi Bakanı ve Yeşiller Partisi üyesi Robert Habeck’ten geldi. Yaşanan enerji krizine çözüm için, Almanya'nın kömür yakıtlı elektrik üretiminden çıkma planlarına ve partisinin ilkelerine aykırı olmasına rağmen “Gaz tüketimini azaltmak için elektrik üretiminde daha az gaz tüketilmeli. Gaz yerine kömür santrallerinin daha fazla kullanılması gerekecek” açıklamasında bulundu.
AVRUPA’DA RUSYA’YA YAPTIRIMLARI KALDIRIN SESLERİ
Avrupa’da doğal gaz ve elektrik fiyatları iki-üç kat artmış durumda. Halktaki huzursuzluk ve tepkiler de artıyor.
Almanya için Alternatif partisi (AfD) Rusya'ya yönelik yaptırımları "yararsız" olarak görüyor ve Rusya ile Almanya arasındaki Kuzey Akım 2 (Nord Stream 2) doğal gaz boru hattının faaliyete geçirilmesi çağrısında bulunuyor.
Fransa’da Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen de Rusya'ya karşı yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Yaptırımların "Avrupalılara acı çektirmek" dışında "hiçbir amaca hizmet etmediğini" ifade ediyor. O, yaptırımların "Avrupa'nın özellikle gaz ithalatı konusunda bir karartma ile karşı karşıya kalmasını önlemek için ortadan kalkması gerektiğini" belirtiyor. Le Pen, “Rusya iyi gidiyor, AB acı çekiyor. Avrupalılar kışın nasıl donmayacağını düşünürken ve Fransa'da sıradan Fransızlar akaryakıt dolduramamaktan şikayet ederken, Rus ekonomisi beklenenden daha iyi, diğer yandan Avrupa ülkeleri beklenenden daha fazla acı çekiyor" diyor.
GREVLER VE HALK HAREKETLERİ YOLDA
Çeşitli AB ülkelerindeki insanlar artan enerji fiyatlarına karşı tepki göstermeye başladı. Geçen haftalarda başta İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere ulaşım sektöründe grevler yaşandı. Sonbaharda daha büyük grev ve kitlesel hareketler kapıda. Fransa’nın en büyük işçi sendikası CGT 29 Eylül’de greve gideceklerini ve sokağa çıkacaklarını açıkladı.
Aynı şekilde büyük ölçüde gaz ve petrol kullanan sanayi sektörü felç olmak üzere; bazı sektörlerde üretim durma noktasında. Kış yaklaştıkça kapanan fabrikalara ve sokağa atılan işçilere tanık olacağız.
İngiltere'de vatandaşlar, felakete yol açan bu politikayı sürdürmeyi reddettiklerini göstermek için gaz ve elektrik faturalarını sokaklarda yakmaya başladılar. Groupe Caisse des Dépôts internet sitesine göre “Bir milyon İngiliz, yükselen elektrik ve gaz fiyatları karşısında Ödemeyin hareketine katıldı. Avrupa'nın her yerinde gerilim artıyor,"
Yıllarca temiz enerji, yeşil enerji diyen, nükleer enerji santrallerini kapatan, kömürden kurtulmaya çalışan Avrupa yeniden nükleer santralleri açmaya onarmaya ve kömüre dönmeye başladı. Ama bunlar krize çözüm olmayacaktır. Avrupa Rus gazına, petrolüne ve kömürüne mahkûmdur.