Acı şeker

Oxymoron bir başlık oldu. Oxymoron, vurguyu güçlendirmek için iki zıt kavramın bir arada kullanılması demektir. Öldüren şevkat gibi... Şeker acı olur mu? Eğer söz konusu ülke Türkiye ise burada her şey olabilir. İktidar partisinin şeker fabrikalarını özelleştirme niyetini açıklaması ile şeker acı hem de çok acı olma tehlikesi ile karşı karşıya. AKP iktidarı, iktidara geldiği günden beri Atatürk’ün başlattığı ve gerçekleştirdiği sanayi devriminin tüm dayanaklarını, Atatürk düşmanlığından mı, paraya ihtiyaçları var ondan mı bilinmez, tek tek yandaşlarına, Arap şirketlerine, çok uluslu şirketlere yok pahasına satarak ülke ekonomisinin tüm temel dayanaklarını yabancıların eline verdi. Özelleştirmelerden elde edilen yüz milyar liranın üstündeki gelirlerin nereye harcandığı ise meçhul. Eğer bu paralar lüks, pahalı özel uçaklara, son model Mercedeslere harcandı ise bu arkadaşlar İslama ihanet etmişlerdir çünkü İslamda israf haramdır ve halk için harcanması gereken paralar beylerin keyfi için harcanmışsa günahtır. Şimdi hangi nedenle bilinmez sıra 14 tane şeker fabrikasına gelmiştir. Bu fabrikalar ülkenin sanayileşme hamlesinin ilk kaleleridir. Hepsi kâr etmektedir ve bu fabrikalar iki yüz bine yakın işçi, köylü ve tarım için yaşamsal önemdedir. Söylenen odur ki halkın önemli bir bölümü Cargill adlı bir Amerikan şirketinin çıkarlarına kurban edilmek istenmektedir.

ŞEKER-İŞ USLU VE UYSAL BİR SENDİKADIR

İşçi sendikaları, üyelerinin çıkarlarını korumak ve geleceklerini güvence altına almak için vardır. Özelleştirilmek ve gelecekleri karartılmak istenen işçiler bu sendikanın üyesidirler. Sendikaların en önemli görevleri işçi haklarına yönelik girişimleri protesto etmektir. Protesto imza toplamak değildir. Protesto bir siyasi karardan zarar görecek, hakları ve güvenlikleri yok edilecek insanları meydanlara dökmektir. Protesto, demokratik bir haktır ama görevini hakkıyla yapanlar için. Bu sendika bugüne kadar etliye sütlüye hiç karışmamış, Türk tarımını yok eden ve tüm tarımsal ürünlerin ithaline neden olan politikalar karşısında uysal bir kedi olmuş ve hiçbir zaman üyelerinin ve tarım kesiminin çıkarlarını korumak amacı ile aslanlar gibi kükrememiştir. Bu konumu ile işçi sendikası değil AKP iktidarının arka bahçesinin bekçisidir. Eğer AKP şeker fabrikalarını özelleştirmek kararında ise toplamaya çalıştıkları imzalar bu kararın uygulanmasını önleyemeyecektir. Bu sendika neden “Şeker Mitingleri” yapıp yüz binlerce insanı meydanlarda toplayıp AKP iktidarının bu kararını protesto etmez? Neden korktuğu ya da çekindiği anlaşılmaz. Bu sendikanın yöneticileri bilmelidir ki eğer şeker fabrikaları yok pahasına satılır, binlerce işçi işsiz ve binlerce hayvan aç kalır köylüler daha da yoksullaşırsa bunun tek sorumlusu kendileri olacaktır.

TÜRK-İŞ İLK DEFA...

Bugüne kadar AKP iktidarının işçi haklarını kıyan politikaları karşısında susan Türk-İş ilk defa ayağa kalktı. En çok temsil kabiliyeti olan konfederasyon olma niteliğini kaybettiği için mi bilinmez birden AKP’ye karşı bir tavır sergiledi. Ülkemizdeki sendikalar ve konfederasyonlar şunu bilmelidir ki iktidar partisinin etekleri altına sığınarak, ona şirin görünmeye çalışarak bu ülkede yapmaya çalıştıkları sendikacılık gerçek anlamda sendikacılık değil sadece sendika yöneticilerinin kendi koltuklarını koruma çabasıdır. İktidarın başının açıkca işverenlerin yanında durduğu günümüzde üye sayısını artırmak, toplusözleşme yetkisi almak için bu iktidara hoş görünme çabaları işçi hareketi adına utanılacak davranışlardır. Sendikacılığımız ve işçi hakları bir karanlık tünele doğru sürüklenmek istiyor. İşçi hareketimize yeni bir ruh, yeni bir tarihi Saraçhane mitingi heyecanı lâzım. Oturduğun yeter artık Türk-İş. İlk defa ayağa kalktın ve artık oturma. Düzenleyeceğin yeni bir Saraçhane mitingi ile işçi sınıfına yeniden canlılık ve özgüven ver.

Sendika üyeleri, üyesi oldukları sendikaları iktidar partisine bağlayan zincirleri kırmalı ve özgür sendikacılığın kapılarını açmalıdırlar. Özgür sendikacılığın olmadığı ülkelerde demokrasi sağlıklı değildir, topaldır. Sendikaları ve demokrasiyi sağlıklı kılmak, sendika üyelerinin elindedir. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken günlerden geçiyoruz.