Açılım sürecinin doğuracağı tehlikeli sonuçları önceden görme

Deniz Baykal’ın CHP genel Başkanı olarak 9 Eylül 2009 tarihinde “Açılım Sürecine” ilişkin olarak basın konferansında yaptığı ayrıntılı açıklamayı kısaltarak, ana noktalarını aşağıda okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Wikilaeks belgelerinde ABD’nin Baykal’a neden karşı olduğu ve kendisine karşı kaset komplosunun neden hazırlandığını, buradaki görüşleri açıkça ortaya koymaktadır.
“Türkiye’de 1,5 aya yaklaşan bir süreden beri hükümetin açılım tartışmalarını yaşıyoruz. Açılım tartışmalarının geldiği bu son noktada tablonun ne olduğuna bir kez daha birlikte bakmamız gerekir.
Önce sürecin isminde bir sorun yaşandı. “Kürt açılımı” diye başladı, daha sonra “demokrasi açılımına” dönüştürülmek istendi. Daha sonra da “milli birlik açılımı” diye nitelendirildi. Bütün bu değişimler iktidarın açılım konusundaki samimiyetsizliğini ve kafa karışıklığını ortaya koyan bir tablodur. (...)
Önce herkesin bir hususu çok iyi anlaması lazım. (...) Bu müzakere sürecinin taraflarından birisi silahı, terörü kullananlar ile onun siyasi yandaşlarıdır. Müzakerenin diğer tarafı ise, AKP iktidarıdır. (...)
AKP iktidarı bu müzakereden ne beklediğini açıkladı. Nedir beklenen? “Silahların bırakılması, anaların gözyaşının dinmesi,...” (...) Terör merkezinin bekleyişi, Türk milletini ayırmaktır. Etnik temelde milleti ayrıştırmaktır. Onların amaçladıkları, ulaşmak istedikleri, uğrunda gayret ettikleri hedef “Hepimiz bir bütün değiliz, bizim ayrı bir etnik ve ırk kökümüz var. Bu etnik ve ırk kökü temelinde biz milli bütünlüğün dışındayız” demek, bunu haklı göstermek, bunu temellendirmek ve bunu toplumumuza, ülkemize kabul ettirmektir.

‘ANYASADAKİ MİLLET TARİFİ DEĞİŞSİN’ DİYORLAR
Eğer sizin ayrışma niyetiniz yoksa, hepimizin anayasada tarif edilen şekliyle bir milletin parçası olduğumuzun ifade edilmesi sizi niye rahatsız ediyor? Niye Arnavutları rahatsız etmiyor? Niye Gürcüleri rahatsız etmiyor? Niye Çerkezleri rahatsız etmiyor? Niye Arapları rahatsız etmiyor? Niye Anadolu’da yerleşmiş, kökleşmiş milyonlarca Kürt kökenli insanımızı rahatsız etmiyor? Niye onlar bundan rahatsız değil? Niye onlar bu devletin, bu milletin bir parçası olarak huzur içinde yaşamayı memnuniyetle kabul ediyorlar da, sen niye bunu reddediyorsun?
(...) Hükümetin muhatap aldığı unsurlara söylüyorum. Türkiye’de Kürt kökenli milyonlarca insanın sözcüsü müsün? Onlar mı “Türkiye’de bu millet tarifi kaldırılsın, millet ayrıştırılsın, etnik temelde, ırk temelinde biz ayrı bir millet olarak kabul edilelim, bunu sağlamak içinde silaha, teröre, şiddete başvuralım, kavga edelim...” diyorlar.
(...) Böyle bir tablo yok. Ama Türkiye’nin içinde ve dışında birileri bu beraberliği sarsmak için büyük gayret gösteriyor. Onların amacı “Türkiye’de yaşayan insanların, Kürt kökenli insanlarımız başta olmak üzere demokratik hak ve özgürlüklerini daha da geliştirmek, onların insan haklarını bütün diğer vatandaşlarımızla birlikte daha ileri götürmek, onları bütün Türkiye’de saygın, etkin bir konuma taşımak” değildir. Bunu herkesin çok iyi anlaması lazım. (...)

TOPLUMU ETNİK TEMELLİ AYRIŞTIRMA
Şimdi tablo görülmüştür. Türkiye’de önümüzdeki dönemde gideceğimiz yer, artık; “İnsanlarımızın etnik kimliğine saygı gösterilmesi, etnik kimliğinin gereği olarak ana dillerini öğrenmeleri, özgürce konuşabilmeleri, ana dillerinde özgürce yazılı, sözlü veya görsel yayında bulunabilmeleri, etnik gelenek ve kültürlerini özgürce yaşayabilmeleri, yani bireysel kültürel haklarına eksiksiz olarak sahip çıkabilmeleri” değildir. Arttık bu aşılmıştır. Bu çok büyük ölçüde Cumhuriyet Halk Partisinin mücadelesiyle aşılmıştır.
Etnik kimlikler farklı olabilir. Ama etnik kimliklerin farklı olması devlete bir tehdit oluşturmaz. Devlet kimsenin etnik kimliğine bakmak, ona karışmak durumunda değildir. Herkes kendi anadilini öğrenir, öğretir, konuşur, yazar, çizer, televizyon kurar. Bunların hepsi “temel özgürlüktür” demişiz. Bunlar “temel bireysel kültürel haklar” demişiz. Ne zaman? 20 yıl öncesinden demişiz. Bunu dediğimiz için suçlanmışız, DGM’ye verilmişiz. (...)
Birileri şimdi “etnik kimliği” bir siyasi ayrışma, bir milli ayrışma noktasına, bir anayasal ayrışma, bir hukuksal ayrışma noktasına çekmek istiyorlar. (...) Eline silah alanların amacı bu. Eline silah alanların amacı hiçbir zaman insanların demokratik hak ve özgürlüklerini tanımak olmadı. Onlar günü geldi en büyük zulmü Kürt kökenli insanlara karşı yaptılar. (...) Niçin? Çünkü ulusal kaynaşmanın içinde yer alan Kürt kökenli insanlar onların hasmıdır. Onu bozmak istiyorlar. Bu PKK’nın hedefidir. (...) Çünkü onların hedefi de, Ortadoğu coğrafyasını yeniden şekillendirmektir. Boşuna mı o haritalar dolaşmıştır, orada burada. Oraya giden yol nasıl açılacaktır zannediyorsunuz? (...)
İktidar bu konularda atacağı adımın hangi amaca hizmet edeceği noktasında bilinçsizdir, duyarsızdır, dikkatsizdir. Bu söylediklerim en hafif değerlendirmedir. Yani iyi niyet varsayımı ile yapılan değerlendirmedir. Eğer böylesine bir iyi niyet söz konusu değilse o zaman tablo çok farklıdır. Şu bir gerçektir ki iktidar Türkiye’yi etnik ayrışmaya götürmek isteyenlere alet olmaktadır. Bu net açık gerçektir. (...)

AÇILIM DEĞİL MİLLETİ ALDATMA SÜRECİ
Gerçekler ortadadır. (...) Başbakan yanlış yoldadır. Çok tehlikeli bir istikamete girmiştir. Bu Türkiye’ye çok ciddi zarar vermeye başlamıştır. Terör artık siyasallaşmıştır. Terör muhatap haline gelmeye başlamıştır. Terör, olayın bir parçası olarak görülmektedir. Terör bir mücadele hedefi olmaktan çıkıp bir müzakere hedefi haline dönüşmeye başlamıştır.
Bir yandan terör can almaya devam edecek, diğer yandan hükümet terörün sorumlularıyla, terörü gerçekleştirenlerle bir uzlaşma sağlamak için çalışma yürütülecek. Bu da gizli kapaklı bir süreç olacak. Ne olduğunu bilmeyeceğiz. Böyle bir maskaralık olamaz. Hükümet çok tehlikeli bir sürecin içindedir. Biran önce kendisini o sürecin dışına çıkarmalıdır. Yaptığı iş hiçbir biçimde kabul edilemez.”