‘Adalet’in kopardığı başlar!..

Başka bir parti, kendi içinde bu kadar pervasızca kıyım ya da tasfiye yapsaydı ne olurdu, konu nasıl tartışılırdı acaba?..
Örneğin; medya ne derdi, bir muhalefet partisi kendi belediye başkanları ya da il başkanları üzerinde bu kadar rahatlıkla terör estirmiş olsaydı?.
“Demokrasi, insan hakları, halkın iradesi ve seçilmişin özgürlüğü”nden söz eder miydi yandaş medya ya da diğer liboş kalemşorlar?..
Konu AKP ve siyaseti olunca ve konu medyayı da besleyen politik anlayış olunca, “özgürlük, demokrasi, insan hakları” ve özellikle de “adalet” tam anlamıyla hak getire!..
Velhasıl, AKP’nin siyaset anlayışında “tek adam” baskısı ve “ne dersem o” zihniyeti 15 yıldır hiç değişmiyor...
Parti üyesiymiş, delegeymiş, il-ilçe ya da genel merkez yöneticisiymiş hiç farketmiyor AKP’de kovulmak için!..
Hatta belediye başkanıymış, vekilmiş, bakanmış, başbakanmış hiç kimsenin yeri de garanti değil AKP’de... Yani, her an başın gidebilir adında “adalet” olan siyaset anlayışında...
Daha düne kadar başbakan olan Ahmet Davutoğlu bile delege iradesinin ayaklar altına alındığı AKP kongresinde alaşağı edilmedi mi?..
TBMM başkanlığı, bakanlık, başbakan yardımcılığı yapan Bülent Arınç gibi Erdoğan’ın çok yakınları bile bir çırpıda maziye karışmadı mı?.. Kimse tek kelimeyle bile olsa bu tasfiyelere ses çıkartabildi mi?..

MAZİYE ATILAN SİYASET!..

İşte AKP içinde son günlerde başlayan yeni tasfiyelere de kimse zerre kadar ses edemiyor...
Damadı FETÖ işlerine karışan yılların Kadir Topbaş’ı beklenmedik anda istifaya zorlandı ve kısa sürede unutuldu gitti...
“İlla ki Mercedes’e bineceğim” diyen Düzce belediye başkanı artık yok... CHP’lilerin “adalet” yoluna hayvan pisliği dökmenin gazabına da uğradı belli ki!!!
Balıkesir belediye başkanı ve diğerlerinin koltukları da sallanıyor, kimbilir halkın seçtiği daha niceleri diken üstünde?..
Çocukları FETÖ okullarında okuyan ve Gülen’e yönelik övgü videoları internette dolaşan Melih Gökçek bile günlerdir topun ağzında, akıbetini bekliyor...
Geriye şöyle bir gerçek de kalıyor; FETÖ gafili, “açılım” mağlubu ve 17-25 Aralık depremzedesi AKP’nin adındaki “adalet” de kendi içinde bir takiyeden ibaret...
Yani, AKP’de kim olursa olsun, partisine kaç yıl hizmet ederse etsin, Erdoğan’ın iki dudağı arasında, maziye yolculuğa hazır kıta, beklemek zorunda...
Kendi içinde bile, en azından seçenlerin ve seçilenlerin demokrasisine inanmayan bir siyaset anlayışından halk için demokrasi ve “adalet” beklemek ne kadar da komik değil mi?..

YEŞİLÇAM'IN HAZİN TÜKENİŞİ!..

Antalya Altın Portakal ve Adana Altın Koza film festivallerini yıllardır izliyorum...
Daha 3- 4 yıl öncesine kadar konukların ağırlandığı otellerin lobilerinde, kafelerinde ve her köşede bir grup Yeşilçam emektarını görürdük...
Yönetmenlerden yapımcılara, başrollere yükselenlerden karakter oyuncularına ve de çoğu yüzlerce filmde karşımıza çıkmış olan figüranlara kadar, onlarca Yeşilçam figürü hep birarada sohbet eder, hasret giderirdi...
Festivallerin tadı nasıl yavaş yavaş kaybolmaya başladıysa, Yeşilçam’a emek verenlerin sayısı da son üç yılda hızla azaldı...
Geçen hafta Adana Film Festivali’nde o kadar az Yeşilçam emektarına rastladım ki, yoklukları sinema dünyasındaki tükenişi de anlatmaya yetiyordu...
Artık 1960-1980 arasında Türk sinemasını adeta sarsan sanatçılardan eser yok... Çoğu eski bir siyah beyaz filmin son sahnesi gibi maziye karışıp gittiler...
Hakkı Kıvanç, Zeki Alasya, Sümer Tilmaç, Tomris İncer, Sırrı Elitaş, Levent Kırca, Memduh Ün, Yılmaz Köksal ve Atilla Arcan 2015’te göçtüler bu dünyadan...
Tarık Akan, Oya Aydoğan, Heyecan Başaran, Adnan Mersinli, Romalı Perihan, Ülkü Erakalın, Şefik Döğen ve Remzi Evren 2016’da yaşamlarını yitirdiler...
Ve Ayberk Atilla, Engin Cezzar, Melih Gülgen, Bülent Kayabaş, Sezer Sezin, Fikret Hakan, Nusret Özkaya, Seyfettin Karadayı, Kuzey Vargın, Ali Ateş, Nimet Alp,
Nurhan Nur, Hakan Balamir ile Halit Akçatepe ise 2017’de veda ettiler yaşama...

BİR SAHİPSİZ ÖLÜM

Geçen hafta yapılan Adana Film Festivali’nde Yeşilçam’ın eskilerinden o kadar az sanatçı vardı ki, doğrusu herkesin yüzüne yansımıştı yokluklarının yarattığı burukluk...
Yönetmen Temel Gürsu, Canan Perver, Cezmi Baskın, Şemsi İnkaya, Nuri Alço, Süleyman Turan, Menderes Samancılar, Ali Tutal, Tuğrul Meteer, Selma Güneri ve Yusuf Sezgin’e rastladım yalnızca...
Yüzlerce filmde başrol oynamış İrfan Atasoy’u da kızının kolunda zorlukla yürümeye çalışırken ancak bir kez görebildim...
Filmlerde kötü adam rolleriyle de tanıdığımız karakter oyuncularından yalnızca Yavuz Karakaş’a rastladım... O da Yeşilçam’daki tükenişin hüznüyle adeta yalnız kalmıştı festivalde...
Festival henüz bitti ancak Adana’nın çok yakınlarındaki Tarsus’un bir mahallesinde, önceki gün çok ünlü bir karakter oyuncusu sonsuzluğa uğurlandı...
Karaciğer yetmezliğinden yaşama veda eden yılların oyuncusu Tevfik Şen, tam da Yeşilçam’a uygun bir vefasızlıkla doğum yeri olan Tarsus’un Kaleburcu mahallesinde sessiz sedasız toprağa verildi... Cenazesinde kızı ve oğlunun yanısıra akrabalarıyla köylüler vardı...
Bu hazin ölümün ardından hepinizin aynı soruyu sorduğunu duyar gibiyim; “Hani Yeşilçam’dan arkadaşları?..
Yönetmenler, yapımcılar, oyuncular, sendikalar, dernekler neredeydi?..”
Çok şaşıracaksınız ama en az 200 filmde oynayan Tevfik Şen’in cenazesinde Yeşilçam’dan tek bir oyuncu varmış... O da Tosun Paşa filminde de birlikte oynadığı 45 yıllık arkadaşı Cevdet Arıkan...
Eminim Yeşilçam’ın yaşayan anlı şanlı isimleriyle her filmde Tevfik Şen’e dayak atarak kahramanlaşan artistlerin çoğunun bu sahipsiz ölümden haberi bile olmadı!.. Ya da duyanlar her zamanki gibi gözardı ettiler bu önemli kaybı...
Çok merak ediyorum; Amerika’da en az 200 filmde oynayan bir karakter oyuncusu bu halde mi yaşama veda ederdi acaba?..