Adil oyunları da demokrasileri gibi

Bir tarafta Ukrayna’yı temsil eden Dinamo Kiev, UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Fenerbahçe ile eşleşti. Diğer tarafta Belarus’u temsil eden BATE Borisov, UEFA Konferans Ligi ön eleme turunda Konyaspor’un rakibi oldu. UEFA, iki rakibimizin de maçlarını kendi sahasında oynamasına izin vermiyor. Belarus, Ukrayna’daki savaşın fiili tarafı olmamasına rağmen UEFA’nın böyle bir kararı var. Kura çekimine göre iki temsilcimiz de ilk maçlarını deplasmanda oynayacaktı. Dinamo Kiev, sahasındaki maçı Polonya’da oynamak istedi ve orada oynandı. BATE Borisov ise, Konya’nın davetini kabul etti ve ilk maçı Konya’da oynadı. Avrupa kupalarında rakiplerimizin kendi sahasındaki maçları oynamak istedikleri sahalar, kimin kimi yanında gördüğünün kanıtı oldu. Ukrayna Polonya’yı kendi sahası olarak görürken Belarus sahadaki rakibi olmasına rağmen Türkiye’de kendini evinde hissediyor. BATE Borisov’un tercihi Avrupa’ya ve ülkemizdeki batı hayranlarına derstir.

Lodz’da oynanan Dinamo Kiev-Fenerbahçe karşılaşmasından önce düzenlenen resmi seremonide takımlar santrada yerlerini aldıktan sonra UEFA’nın onayı ve bilgisinde Ukrayna Milli Marşı çalındı. Hani, UEFA “Adil Oyun” istiyordu. Adil Oyun demek, sahadaki takımların eşit koşullarda oynaması demektir. Kulüp takımlarının maçlarında ulusal marşlar çalınmaz. Madem Ukrayna Ulusal Marşı resmi seremonide çalınıyor; oyun adilse, İstiklal Marşı da çalınmalıydı. Bu adaletsizliği uygulayan UEFA yöneticileri kadar, bu adaletsizliği kabul eden Fenerbahçeli yöneticiler de kusurludur. Adil Oyun gereği İstiklal Marşı’nın da seremonide söylenmesi gerektiği neden UEFA’ya hatırlatılmaz? Buna izin verilmiyorsa, Fenerbahçe’nin ilk 11’deki 5 Türk oyuncusuna UEFA’ya rağmen neden İstiklal Marşı okutulmaz? Sahada 2 takım varsa ve sadece birinin marşını çalıyorsa; UEFA taraf olduğunu kanıtlıyor! UEFA için Adil Oyun koca bir yalandır.

ABD REJİSİNİN TÜRK FOBİSİ

Adaletsizlik sadece UEFA’da değil. ABD’de düzenlenen Dünya Atletizm Şampiyonası’nda 7 atletimiz ile temsil edildik. Ama, Amerikan rejisi yüzünden sporcularımızı ekranda izleyemedik. Yarı finallerde cirit atmada Eda Tuğsuz, 3 adım atlamada Tuğba Danışmaz ve sırıkla atlamada Ersu Şaşma ekranlara yansıtılmadı. Kameralar, 20 km yürüyüş finalini 18. bitiren Meryem Bekmez’e de uzaktı. Ersu Şaşma’nın finaldeki 8 atlayışından sadece biri, o da sahada başka bir yarışma olmadığından ABD’lilerce ekrana getirildi. Ersu’nun 5.55’i geçişini izledik, ama 5.70 ve 5.80’i geçişini ve 5.87 ile 3 Türkiye Rekoru denemesi Amerikalılar getirmedi. Neyse ki pist yarışlarında sporcularımızın bulunduğu kulvarları es geçmediler. UEFA ne kadar adilse Dünya Atletizm Birliği de o kadar adil!

Dünya Güreş Birliği yayınlarında tüm minderlerdeki karşılaşmalar yayıncı kuruluşlara ulaştırılırken, atletizmde izleyicinin tek yayını izlemeye mecbur bırakılması anlaşılmaz. Bir tarafta pist yarışları diğer tarafta atlamalar ve atmalar. Sahanın dört tarafında, atletler ülkelerini temsil ediyorlar ama biz Amerikalı sporcuları izlemeye mecburuz. Batının demokrasiden anladığı da bu; “istediğimizi seçmemiz” değil “onların dayattığını seçmemiz”. Yoksa, 4-5 farklı linkten yarışların aktarılması ve her ülkedeki yayıncı kuruluşun kendi sporcusunun mücadelesini seçmesi çok mu zor?

MİSAFİRPERVERLİK Mİ, APTALLIK MI ?

İngiltere’de UEFA Avrupa Kadınlar Futbol Şampiyonası devam ediyor. İngilizler gruplarını lider bitirdiler. Çeyrek finalde 20 Temmuz’da hakemlerin desteği ile İspanyolları uzatmada elediler. İspanya gruptaki son maçını, İngilizlerden bir gün sonra oynamıştı; yani İspanya maça daha yorgun çıktı. İngilizler bugün yarı finalde, 22 Temmuz’da çeyrek final oynayan İsveç ile oynayacak. İsveç de İngilizlerin karşısına daha yorgun çıkıyor. İngilizler finale çıkarsa, finalde de rakibinden 1 gün fazla dinlenecek. İngiltere grubunu ikinci bitirseydi; çeyrek final ve yarı finale yine rakiplerinden daha fazla dinlenmiş çıkacaktı. Oyunun kuralıdır, ev sahibi turnuva fikstürünü kendine göre hazırlar.

Voleybol Erkek A Milli Takımımız 2023 Milletler Ligi’ne katılabilmek için 28-31 Temmuz günleri arasında Kore’de Challenger Cup 8’li finalinde mücadele edecek. Ev sahibi Kore 28 Temmuz’da Avustralya ile, biz 29 Temmuz’da Katar ile oynayacağız. Bu iki maçın galibi 30 Temmuz’da yarı final oynayacak. Yarı final maçına daha yorgun çıkacağız. Ev sahibi Kore, fikstürü kendine göre ayarlamış. Koreliler aptal mı, İngilizler gibi kendilerini yormayacak fikstürü hazırlamışlar.

FIVB Erkekler Milletler Ligi İtalya’da düzenlendi. Geçtiğimiz hafta Ankara’da düzenlenen turnuvanın aynısının erkekler için olanı. Yine finallere 8 ülke katıldı, yine turnuva eleme usulü oynandı. İtalya çeyrek finali 20 Temmuz’da oynadı, Fransa 21 Temmuz’da. Bu 2 takım, yarı finali 23 Temmuz’da oynadı. İngiltere ve Kore ne yaptıysa, ev sahibi İtalya da aynısını yaptı. Daha yorgun rakiplerle yarı finalde oynadı.

Gelelim bize! FIVB Kadınlar Milletler Ligi Finali Ankara’da 13-17 Temmuz günleri arasında düzenlendi. Bu tip turnuvaları düzenleyen tüm ülkeler çeyrek final maçlarını ilk gün oynarken, biz takımımıza ilk gün maç yaptırmadık. FIVB’yi kimse bahane etmesin. İtalya’daki de FIVB’nin Milletler Ligi Finali, Ankara’daki de! İngilizlerden, Korelilerden, İtalyanlardan bizim farkımız ne? Daha misafirperver olmamız mı daha aptal olmamız mı? Yanıtını TVF verir, sanırım!

SADECE TUĞLALAR KIZIL KALMIŞ

FIVB Erkekler Milletler Ligi Finalleri hem mimarisi hem de Mussolini’ye karşı komünist ve sosyalist direnişi nedeniyle “Kızıl Şehir” adıyla anılan Bologna’da yapıldı. Kolay değil bu adı taşımak! Bologna bu adı taşıyamadı, anlaşılan İtalya’nın solcuları da bizimkiler gibi. Fransa-ABD finalinde tribündeki İtalyanlar “Yu Es Ey” nidaları ile desteklerini ABD’den yana koydular, nasıl kaybettilerse artık yarı finalde Fransa’ya. Ancak sonuç değişmedi, ABD’ye güvenenler yine ağızlarının payını aldılar; kupa Fransa’nın oldu. Bologna’da artık sadece tuğlalar kızıl kalmış.

Avrupa’nın en büyük Amerikan Futbolu Ligi “Futbol Avrupa Ligi”nde bu sene ilk kez bir Türk takımı mücadele ediyor. Bu hafta sonu İstanbul Rams ülkemize ikinci ilki yaşattı. İlk 6 maçını kaybeden temsilcimiz, konferans lideri Barselona’yı yendi. Alan sayıları ile ilgi çeken vurucumuz Mehmet Furkan Sarıkatipoğlu, vuruşlarda topu tutan Yılmaz Berk Güven ve son sayıdaki koşusuyla Taha Çokadar ilk galibiyetimizde başarılı isimlerimizdi. Öne çıkan 3 ismin de Türk olması çok güzel, keşke bildik futbolda da Avrupa’daki maçlarımızdan sonra Türk oyuncularımızı sayabilsek.

Kadınlar su topunda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Şampiyonluğunu kutlarım. İzmir’in Galatasaray ile verdiği mücadele değerlidir. Ancak, Su Topu Federasyonu ligdeki takım sayısını arttırmak için önlemler almalı. 3 takım ile oynanan ligden uluslararası hiçbir başarı çıkmaz.

Bu hafta 105 gencimiz Avrupa Gençlik Olimpiyatı’nda ülkemizi temsil ediyor. 10 dalda düzenlenen oyunlarda sadece hentbolda yokuz. Gymnasiade ve Akdeniz Oyunları’nda olduğu gibi yine madalya sıralamasının üstlerinde yerimize alacağız. Gençlerimizin yolu açık olsun…