Adsız kahramanlara

1990'lı yıllarda Ziraat Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi'nin Yönetim Kurulu Başkanı idim. Yönetim kurulu toplantısı için gündem hazırlarken bir konu önerildi. O sıralarda yaygın şekilde yetiştirilen Nazilli-84 ve Nazilli-87 pamuk çeşitlerinin ıslahını sağlayan Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Ünal adlı meslektaşımızın emekli olduğu, küskün bir şekilde Balıkesir'in bir dağ köyünde yaşadığı söylendi. Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü'ndeki ıslah çalışmalarıyla mesleğimize yaptığı katkı nedeniyle bu arkadaşımıza bir plaket verilmesi konusunu gündeme aldık ve oybirliği ile karara bağladık.

Ben fakülteden 1965 yılında mezun oldum. Mustafa Ünal'ın girişi benden bir yıl sonraydı. Aynı yıl Ziraat Fakültesi’nde öğrenim süresi 5 yıla çıkarıldığı için onlar 1967'de mezun oldu. Fakültede asistan olarak kaldığım için onlara verilen derslere ve uygulamalara katıldım. Menemen'de Uygulama Çiftliği’nde staj amirliği yaptığım için o sınıfı yakından tanıyorum. Mustafa sessiz, içine kapanık bir öğrenciydi.

Mustafa arkadaşımızın telefon numarasını bulup bağlantı kurduk ve tören gününü kararlaştırdık. Konuyla yakından ilgilenen meslektaşlarımızdan Ege Bölgesi’nde Nazilli-84 çeşidinin yüksek verimi ve çırçır randımanı nedeniyle çok tutulduğunu öğrendim. Uzman arkadaşlar tarafından pamuk ekilen alanların yüzde 92'sinde bu tohumun kullanıldığı belirtildi.

O zaman 30 yıla yaklaşan meslek deneyimim vardı. Bu sürede çiftçilere pek çok yenilikler önermiştik. Yüksek sistem bağcılık, Sudanotu yetiştiriciliği, enginar ve kuşkonmaz yetiştiriciliği, mısır silajı, kafes tavukçuluğu, etlik piliç yetiştiriciliği gibi... Bunlardan kimi kabul görmüş ve benimsenmiş kimi de göz ardı edilmişti.

ANA FİKİR

Plaket töreninde bir sunuş konuşması yapacaktım. Fikrimce yeni bir tohumun kısa bir sürede bu kadar kabul görmesinin maddi bir dayanağı olmalıydı.  Ana fikir, yenilik çiftçiye ekonomik fayda sağladığı için hızla benimsenmiş olabilirdi.

YÖNTEM

Geliştirilen tohum çeşidinin adı Nazilli-84 olduğuna göre bu tohum 1983 yılında mevcut değildi diye düşündüm. Tarla ürünlerinde verim çevre koşullarına bağlı olarak yıldan yıla değişiklik gösterir. O nedenle verim hesaplamalarında 3 veya 5 yıllık ortalamalar kullanılır. Ben de 1981-83 yılları verim ortalaması ile 1991-93 yılları ortalamasını karşılaştırmayı düşündüm.

Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre Ege Bölgesinde pamuk yetiştirilen 6 ilin her birinde iki dönem arasındaki ortalama verim farklarını ortaya koydum. İllere göre ekiliş alanları ile verim farklarını çarparak, yeni tohumluğun benimsenmesi sonucu ortaya çıkan üretim fazlalığını hesapladım. Güncel pamuk fiyatları ile değerlendirdiğim zaman bulduğum sonuca inanamadım. Bilgisayar kullanarak yaptığım hesapları tekrar kontrol ettim, görünen bir hesap hatası yoktu.

Emin olmak için asistanım Bülent’i çağırıp amacımı anlattım, veri kaynaklarını gösterdim. Bülent bey de hesapları yapıp aynı sonuçları bulunca kanaatimiz netleşti.

ŞAŞIRTICI SONUÇ

Ege Bölgesi’ndeki 6 ilde yeni tohum kullanımının meydana getirdiği üretim artışının parasal tutarı Tarım Bakanlığı'nda görevli 12 bin ziraat mühendisinin yıllık brüt maaş tutarından daha fazlaydı. Üstelik yükselen gübre fiyatları nedeniyle 90'lı yıllarda önceki döneme göre daha az gübre kullanıldığına da emindik. Daha yüksek çırçır randımanından kaynaklanan katkıyı da dikkate almamıştık.

SONUÇ

Açış konuşmamdan sonra mütevazi bir törenle plaketi takdim ettik. Plaketi o sırada aramızda bulunan Mustafa beyin amirliğini yapmış emekli meslektaşımız Mehmet beyin vermesini rica ettik. Tören sırasında arkadaşımızın başarılarını içtenlikle kutladık, hayli duygusal anlar yaşandı.

Mustafa Ünal şu anda 85 yaşında ve Balıkesir'de yaşıyor. Bayramlarda telefonla görüşür, hal hatır sorarız. Böyle adı sanı bilinmeyen nice meslektaşımızın katkılarıyla ayaktayız diye düşünüyorum. Ne mutlu ki üretmeye devam ediyoruz. Söz gelimi Brokoli kelimesini doğru şekilde söyleyemeyen binlerce çiftçi brokoliyi başarıyla yetiştiriyor. Bu yenilikleri onlara tanıtan ve öğreten sayısız meslektaşımız var. Yeniliklere açık ve değişimlere kolay uyum gösterebilen, çalışkan insanlarımız emeklerinin karşılığını tam almasalar bile üretime devam ediyorlar.

Türkiye'de çiftçilerin en büyük sorunu üretim değil pazarlamadır. Pazarlamadaki güçlüklerin üstesinden gelmek için çiftçilerin örgütlenerek güçlü kooperatifler kurması şarttır.  Açıkçası bu iş de başa düşüyor.