Afet ve yas süreçlerinde önce müzik ve sahne sanatları mı göze batıyor?
Dünya savaşları başladığında, Avrupa'daki tiyatrolar, konser salonları ve opera evleri birkaç hafta kapandıktan sonra açılıp etkinliklerine devam etmiştir. Askerler cephede savaşırken, siviller de müzik ve sahne sanatları eserleriyle savaşın etkisini zihnen geride bırakmaya, psikolojik olarak güçlü olmaya çalışmışlardır. Aynı yıllarda Türkiye'de devletçe de ciddiye alınan müzik ve sahne sanatları etkinlikleri artarak devam etmiştir.
MÜZİK VE SAHNE SANATLARI EĞLENCE MİDİR?
Özellikle son yıllarda "müzik" deyince akla nedense sadece "eğlence"nin geldiği, müzik ve sahne sanatlarının ciddi bir meslek olduğunun düşünülmediği Türkiye'de, her türlü olumsuz olayda resmi ve bağımsız müzik ve sahne sanatları etkinlikleri durduruluyor. Canlı müzik sunulan yemekli mekânlardan konser, opera, bale ve tiyatro sahnelerine her etkinlik, salgın veya afet gibi olumsuz olaylara göre "eğlence" olarak düşünülüyor. Özellikle bağımsız olarak tek işi müzik ve sahne sanatları mesleği olanlar duracak ama diğer her meslek dalı işine devam edecek diye düşünülüyor. Burada "eğlence" kelimesinin çok geniş ve toplumlara göre değişen anlamlarına girmiyorum. Merak edenler sözlüklere bakabilir.
AFET VE YASLARDA GÖZDEN ÇIKARILAN MÜZİK VE SAHNE SANATLARI
6 Şubat 2023’te ilk deprem olduğundan beri, müzik ve sahne sanatlarının birçok temsilcisinin -organizasyon tecrübeleriyle- yardımlarda yer aldığı gözden kaçırıldığı gibi, yaşamını ekonomik açıdan günlük ücretlerle sadece müzik ve sahne sanatlarıyla (teknik insanları dahil) sürdürenler de yok sayılıyor. Afet olduğunda, yine görüldüğü üzere, ilk gözden çıkarılan sanat ve eğitimdir. Müzik ve sahne sanatlarının çoğunluğun anladığı anlamıyla sadece "eğlence" olmadığı ve teknik ekibiyle birlikte kolektif yapılan meslekler grubu olduğu artık Türkiye'de öğrenilmelidir. Covid-19 salgınından depremlere, her afette bağımsız müzik ve sahne sanatları temsilcileri maalesef bu işlerden "ekmek parası" kazandıklarını açıklamaya çalışıyorlar. Bu rahatsız edici açıklamaların sürekli yapılması, halen müzik ve sahne sanatlarının kapsamlı bir sektör olduğunun algılanmadığını gösteriyor. Bu işin temsilcileri zaten afetlerde kendi inisiyatifleriyle etkinliklerini durdururlar. Ortada ulusal bir afet ve yas varken, zaten müzik ve sahne sanatları temsilcileri de "eğlence" (?) yapacak değillerdir. Eğer konu müzikli olan her şeye gelirse, günlük yaşamdan çok örnek verebiliriz. Bu da birilerini rahatsız eder. Bu yüzden, müzikli her şeyin "eğlence" olarak değerlendirilmesinden vazgeçilmelidir.
SANAT VE MÜZİK TERAPİ ARACI, SANATÇILAR DA YARDIM İNSANI OLURLAR
Sanatların ve özellikle müziğin, uygun eserlerle terapi aracı ve yas süreçlerinde örneğin ağıtların müzikli bir ifade aracı olduğu ilgililerce düşünülmüyor. Birçok sanatçı başından beri deprem sahasında kendi çabalarıyla depremzedelere yardım ediyor, İstanbul'dan yardım gönderiyor. Devlet Tiyatroları’nın depremzede çocuklara oyunlar sunması sadece bir örnek olarak sanatın sadece "eğlence" değil "terapi" aracı olduğunun da örneklerindendir. Mart ayındaki birçok bağımsız müzik ve sahne sanatları etkinliğinin depremzedelere yardım amacıyla yapılacağı, her afette işi engellenen sanatçıların duyarlılığının göstergesidir.
MÜZİK VE SAHNE SANATLARI DA HER MESLEK GİBİ DEVAM EDECEKTİR
Yaygın TV kanallarında insanların karmaşık cinsel ve suç ilişkilerini yansıtan (Türk aile yapısına uygun olmayan!) "sabah programları" ve tutkunlarınca bir "eğlence" biçimi olan futbol maçları neden durdurulmamaktadır? Afet ve yaslarda müzik ve sahne sanatları durduruluyorsa, aynı zamanda durdurulması gereken çok şey sayabiliriz. Bu yüzden, resmi ve bağımsız müzik ve sahne sanatları etkinliklerinin de (çocuklarınki dahil) durması beklenmemelidir. Diğer işler devam ediyorsa, sanatçılarının ve teknik ekibinin ekonomik karşılığını alıp yaşamını devam ettirebilmesi için, müzik ve sahne sanatları da devam edecektir. Kimsenin de bağımsız sanatçılara her afette "biz de ekmek parası için çalışıyoruz" dedirtmemesi, sanatı değersizleştirmemesi, sanatın da her zaman "eğlence" olmadığının artık öğrenilmesi gerekir. Tekrar vurgulayalım ki her müzik ve sahne sanatı etkinliği sadece sanatçılardan oluşmaz, sahne içinde ve arkasında birçok teknik insan çalışmaktadır. Bu teknik insanlar da işlerini yaparken “eğlence” olarak değil, “ekmek parası” için yapıyorlar. Kısaca sanatlar da diğer işler gibi devam edecektir, kimseyi de ikna etmeyi gerektirmez.
Son söz, sanatçı tarafımla bu ülkedeki müzik ve sahne sanatlarına dair en rahatsız edici iki şey, bu meslek grubunun başkalarınca sürekli “eğlence” ile sanatçılarınca da “ekmek parası” açıklamasıyla ilişkilenmesidir.