Afganistan'ın bağımsızlık kararlılığının kökleri-1: Büyük alimler yetiştiren coğrafya
Afganistan, 100 yıldır emperyalizme direniyor. Sırasıyla İngiliz, Sovyet, ABD işgalini gördü. Hepsini bir bir mezara gömdü. Afgan milleti, bağımsızlık sevdasını tüm dünyaya, özellikle son 20 yılda, savaşa savaşa gösterdi.
Batıcılar, ortaya serilen gerçeklere rağmen, Afgan halkı ve başarılarını küçük görmeye çalışıyor. Taliban üzerinden Afgan halkı için medeni olmayan, insanlık dışı, kadın düşmanı bir tablo çiziliyor. Oysa kimse yoksul bir halkın, dünyanın en büyük güçlerinden birini nasıl yendiğini konuşmuyor. Afgan halkının bağımsızlık bilinci ve kararlılığının kökleri, Afganistan coğrafyasına hâkim olan devletlerin tüm insanlığa bıraktığı ortak kültürde saklı.
Afganistan eskiden, bugün bilinen sınırlardan daha büyük bir kısmı içeriyordu. Engels bunu, “Eskiden, İran eyaletleri olan Horasan ve Kuhistan ile Herat’ı, Belucistan’ı, Kaşmir’i, Sinde’yi ve Pencap’ın önemli bir bölümünü kapsıyordu.” sözleriyle dile getirir ve “Afganlar cesur, dayanıklı ve bağımsız bir ırktır.” der.(1) İşte burası, zengin bir ilimin ve büyük âlimlerin geliştiği bir coğrafyadır.
İbn Sînâ’nın el-Ḳānûn fi’ṭ-ṭıb adlı eserinin Latince tercümesinin kapak sayfası (Venedik 1608)
BATI’YA TIP ÖĞRETEN OTORİTE
Afganistan tarih boyunca birçok önemli bilim, edebiyat ve kültür insanının geliştiği bir coğrafya. Özellikle Gazneliler ve Timur döneminde birçok ünlü şahsiyet, burada yaşadı ve eserler verdi. Bunlardan ilk akla gelen Samanîler zamanında yaşayan İbn Sînâ'dır. Doğuda “Eş-şeyhü’r-reîs” (En büyük otorite), Batı'da “Avicenn”a adı ve “Filozofların prensi” namıyla bilinen İbn Sînâ'ın babası Belh'liydi. İbn Sînâ hayatı boyunca, tıp ve felsefe alanı başta olmak üzere 200 kitap yazdı. Orta Çağ biliminin kurucusu sayıldı. “El-Kanun fi't-Tıb” kitabı, 400 yıl boyunca Batı'da ders kitabı olarak okutuldu.
El-Birûni'nin Ay'ın farklı durumlarını gösteren modellemesi.
GÖK BİLİMİNİN EFENDİSİ
Aynı dönemde bölgede yetişen bir başka önemli bilimci Bîrûnî'dir. Gökbilim, matematik, doğa bilimleri, astronomi, coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla bilinen Bîrûnî, Hârizmşahlar’ın himayesine girdi ve sarayda eğitim aldı. Daha sonra Sâmânilerden ve Gaznelilerden himaye gördü. Bîrûnî’nin İbn Sînâ ile sorulu cevaplı tartışmaya girdiği bilinmektedir. Bîrûnî, İbn Sînâ'nın Aristo tarzı düşüncesine karşı çıkmıştır. Bîrûnî, Aristocu felsefeyi fizik ve metafizik yönleriyle eleştirdi, Ebû Bekir er-Râzî’nin gözlem ve deneye dayalı yaklaşımını kendisine daha yakın buldu.
Harizmi'nin Cebir kitabından bir sayfa.
AVRUPA'YA MATEMATİK ÖĞRETTİ
Afganistan coğrafyasında yetişen bir başka alim, matematiğin büyük ismi El Hârizmî. İkinci derece denklemlerin çözümünü sunan El Hârizmî, Batı'da Latince Algorism adıyla bilinir. (Algoritma, El Hârizmî'nin Batı dillerinde söylenişidir.) Cebir alanındaki çalışmaları, 16. yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde temel matematik ders kitabı olarak kullanıldı.
BÜYÜK HÜMANİSTİN ÜLKESİ
Belh'te doğan dünyanın en büyük ediplerinden biri de Mevlânâ Celâleddîn-İ Rûmî'dir. Yalnızca Rûmî değil, doğduğu kente atıfla, Belhî olarak da bilinir. En çok bilinen eserlerinden olan Mesnevî'de, kendi adını Muhammed bin Muhammed bin Hüseyin el-Belhî şeklinde verdi. Babası Muhammed Bahâeddin Veled, Belh'te hocalık yapan ve "alimlerin sultanı" unvanı ile tanınan biriydi. Mevlânâ, büyük bir hümanistti. “Ey oğul zincir kırıp hür ol yeter!/Bulmamıştır kimse altından değer.” gibi öğütleri bugün hâlâ tüm insanlığa yol göstermektedir. Afganistan'da, özellikle Belh'te, bugün dahi düzenli olarak Mevlânâ'nın Mesnevisi okunur.
Firdevsî’nin Şâhnâme adlı eserinin ilk sayfası.
DEMİRCİ KAWA'NIN YARATICISI
Samanîler ve Gazneliler döneminin en önemli ediplerinden biri de Firdevsî. Gazneli Mahmut, birçok kültür insanına yaptığı gibi Firdevsî'yi de maddi ve manevi olarak destekledi. İnsanlığa Şâhnâme gibi büyük bir yapıt bıraktı. Yarattığı mitolojik kahraman Demirci Kawa efsaneleşmiş, bugün bile ezilen ulusların yüreğinde bayrak açmıştır.
İLLERİ ORDUSUZ BİRLEŞTİREN ŞAİR
Afganistan'da yetişen en büyük şairlerden biri de Ali Şîr Nevai'dir. Nevai, Timur Devleti'nden himaye gördü ve Horasan'da Timurlu Devleti hükümdarı olacak Hüseyin Baykara ile beraber yetiştirildi. Semerkant medresesinde müderrislik ve Baykara'nın vezirliğini yaptı. Yöneticilik zamanında Horasan bölgesinde 370 kadar cami, medrese, kütüphane, hastane., kervansaray, ve diğer eğitim, vakıf ve hayırsever işler için kullanılan binalar için finansman sağlamış, onları restore ettirmiş veya yeniden yaptırmıştır. Sırf Herat şehrinde 40 kervansaray, 17 camii, 10 büyük konak, 9 hamam, 9 köprü ve 20 havuz yaptırdığı belgelenmiştir.
Nevai iki hamse (5 divanı bulunması) sahibi bir şairdir. Çağatayça ve Farsça 5 divanının yanı sıra, Kırk Hadis ve Türk dilinin gücünü anlatmak için yazdığı Muhakemet'ül Lugateyn kitaplarının yazarıdır.
Ferhad ile Şirin eserinin sonunda yazdığı satırlarda, Türk illerini zaptetmek için divan gönderdiğini belirtir: “Türk ulusu ister bir kabile, isterse yüz ve bin kabile olsun, bunu hepsi muhakkak ki benimdir. Ben, hiç ordu sevketmeden, Çin ülkesinden Horasan'a kadar uzanan yerlerdeki tekmil Türkleri kendi fermanım altına aldım. Yalnız Horasan değil Şiraz ve Tebriz Türk'ünün devrini dahi benim kalemim, şeker döken bir şekilde tatlı kalmıştır. Benim sözüme Türk milleti gönlünü vermiştir, yalnız gönlünü değil canını dahi vermiştir; yalnız Türk değil Türkmenler de benim sözüme gönlünü ve canını vermiştir. Ben bu Türk illerinin zaptetmek için bir ferman göndermiş değilim, ben ancak bir Divan gönderdim. Bu divan, bu memleketi öyle zaptedebildi, ki hiçbir hükümdarın 'divan'ı ve defteri bu şekilde zapt ve tanzim edemez.”(2)
Afganistan coğrafyasında yetişen bahsettiğimiz tüm bu isimler, dünden bugüne Orta Asya halklarının ortak mirasıdır. Afgan halkının direncinin köklerini işte burada. İbn Sînâ'nın, Bîrûnî'nin, Mevlânâ'nın, Firdevsî'nin, El Hârizmî'nin, Ali Şîr Nevai'nin ateşi Afgan bozkırında yanmaya devam ediyor. O ateş bugün Taliban'ın elinde. Taliban'ın ABD'ye sıktığı her kurşunda o alimler vardı. ABD bu kültürü silemedi. Biz bunu kendi tarihimizden biliyoruz, Anadolu'muzun erenlerinden. Emperyalizm yüzyıl önce Anadolu'nun erenlerini tarihten silemedi. Bugün de Afgan halkı, bağımsızlıklarına kültür tarihine yaslanarak kavuştu.
Hamit Aytaç’ın celî sülüs “Yâ Hazret-i Mevlânâ Muhammed Celâleddin” istifli levhası (Konya Mevlânâ Müzesi, nr. 2134)
DEVAM EDECEK...
Dipnotlar:
(1) Frederick Engels, Afganistan, www.https://www.teoridergisi.com/afganistan
(2) A. Zeki Velidi Toghan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s. 105