Afrodit ve Kibela
İnsanların binlerce yıl heykellere taptığını düşünmek büyük bir yanılgıdır. Binlerce yıl önce insanlar akıl erdiremedikleri doğa olaylarını veya günlük hayattaki rastlantısal olayları bazı doğaüstü güçlerin yaptığına hükmederek, bu güçleri temsilen heykeller yapmışlar ve sadece bir simge olarak onlara saygı göstermiş ve ibadet etmişlerdir. Kitabi dinler ortaya çıkıncaya kadar; aşkı, güzelliği, verimi, iyiliği, bereketi temsil eden Tanrıların çoğu kadın figürleriyle tasvir edilmiştir. Bunlardan en bilinenleri Afrodit ve Kibeladır.
AFRODİT (VENÜS)
Yunan mitolojisinde Afrodit, Roma mitolojisindeki adıyla Venüs, aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Mitolojiye göre; Kronos, kral babası Uranos’u devirirken, bir orakla babasının cinsel organını kesmiş, kesilen organ denize düşmüş ve dalgalarla oluşan köpüklerden Afrodit doğmuştur.
Afrodit savaşçıdır aynı zamanda. Tanrı Ares’in Troyalılar yanında çarpışmasını sağlamış, kendisi de çarpışmalara katılarak, Paris’e ve Troyalılara yardım etmiştir. Bu yüzden Anadolu’da da çok sevilmiştir. Ayrıca cezalandırıcıdır da. Oğlu Erosa sürekli aşık olma cezası vermiş, kendisine ibadet etmeyen Suriye kralının kızı Myrrha’yı lanetleyip babasına aşık etmiş ve bu çarpık ilişkiden yakışıklı Adonis doğmuştur.İlginçtir kiAfrodit, görür görmez Adonis’e aşık olmuştur.Adonis avlanırken bir yaban domuzunun saldırısına uğrayarak ölmüş, ancak buna çok üzülen Afrodit güzelliğini kaybetmeye başlayınca, tanrılar Adonis’e yeniden can vermişlerdir. Can bulduğunda çiçekler açmaya başladığından, Adonis baharın temsilcisi olmuştur.
KİBELA (KYBELE)
Antik dönemde Anadolu’nun analığı, üremeyi, dişiliği, hayatın sürmesini, dolayısıyla bereketi simgeleyen Tanrıçası ise Kibela’ dır ve binlerce yıl, farklı adlar verilen yontularla Tanrıça olarak Hititler, Frigyalılar ve Romalılara egemen olmuştur. Kybele, Zeus’un rüyasında görüp, rüyanın gerçeğe dönmesiyle, çift cinsiyetli olarak yaratılmıştır. Zeus Kybele’nin tehlikeli biri olduğunu anladığında onu öldürmek istemiş, ama Afrodit onun öldürülmesine izin vermemiştir. Sonuçta Kybele’nin erkeklik organı kesilmiş, bu organın düştüğü yerden bir badem ağacı çıkmış ve ağacın toprağa düşen meyvesinden de bir erkek bebek doğmuştur. Ama bebek keçiler arasında kalıp büyüdüğünden, yıllarca kendini keçi sanmıştır. Nihayet bir çiftçi onu fark etmiş ve ona insan olduğunu söyleyip, kızıyla evlendirmiştir. Aradan geçen uzun yıllardan sonra Kybele, kendi parçası olan bu erkeği bulmuş ve yanına almak istemiş, ama çiftçi buna izin vermemiştir. Kybele de hem çiftçiyi hem de kendi parçasını zehirlemiştir. Bu olayla Kybele AMOZON kadınlarının da temsilcisi olmuştur.
Yeri gelmişken söyleyeyim; Müslümanlıktan önce Mekke’deki putların hemen hepsi de kadın simgeleridir, sadece Allah adını verdikleri tahtadan yapılmış en büyük put erkek figürüdür. Müslümanlığa geçilince, Hz. Muhammet tarafından tüm dişi putlar parçalanmış, erkek figürü ise korunmuştur.
Haydi, rastgele tüm Tanrıçalara!