AĞIR DEVİR Ruhum Seninle
Şimdi ne olacak? Söyle şair!
Yazılabilir mi acaba günün narası?
Ağıt mı, yanık hava mı, isyan havaları mı,
Yoksa, ayaklanma çağrısı mı halka?
Hiç bırakmadım seni, hiç,
Ülkemsin benim, annem değil misin?
Oğul bırakır mı öyle annesini, nice yiğitse,
Yıkılan son barikatların tam önünde?
Peki, nereye yolladılar bizi,
Söyleyebilir misin adresini güneşin?
Uzağa mı, yakına mı, yokuşa mı,
Küskün ayaklar ne yana koşar, ey şair,
Daha dün Nazım’ın önünde yemin etmedin mi?
Bırakabilir mi gören göz, ışığın elini?
Bırakmadım seni. Bırakabilir mi hiç,
Kurtuluşa koşan bacak, kalça kemiğini?
Yanıltır mı Odin, atının sekiz ayağından birini.
Nereye gitti hünerli elleriniz,
Yolunuz düşmez mi savaş meydanına sizin?
Bir de temiz bir kan vardı yüreğinizde,
Nereye aktı, ey şanlı yazıcılar, çöl mü içti?
Hiç dokunmadınız mı Güven Anıtı’na.
Ruhum seninle, ruhum seninle,
Can tatlısından geçen, reyhan kokulu;
Ruhum seninle, ruhum seninle.
Beni benden alan gücün meydan okuması,
Duvar yıkma ustası, ruhum seninle.
Sen ey ana kokusu, sütlü memesi göğün.
Hiç aldatmadım seni, hiç
Aldatır mı Lokman Hekim’i hastası?
Hiç aldatmadım seni, hiç. Aldatabilir mi
Hektor’un kalkanı, Hektor’un kol kasını?
Ruhum seninle, ruhum seninle,
Suçun Kabesi önünde gördüm yüzünü,
Ruhum seninle, ruhum seninle.
Duvarın titrediğini gördüm şükür, gördüm şükür.
Ruhum seninle, ruhum seninle.
Ey beni doğuran varlık, ruhum seninle.
Yüreğim özgürlüğe açık, beynim devrime kilitli:
Ruhum seninle, ruhum seninle.
13 Şubat 2014, Saat: 21:00 – 24:00