Ağız cıvıklığı

Türkçe deyimler dilidir, deyimleri iyi bilmeyenler, doğru kullanamayanlar Türkçenin hakkını veremezler. Bir yazar tanırım, bir zamanlar Attila İlhan’ın peşinden koşardı, ondan epey bir yararlanmıştı; şimdi liberallere karıştı, iktidar yanlısı bir gazetede de yazıyor. Türkçesi çok zayıf, hele deyimleri hiç bilmiyor, yanlış kullanıyor. Kırk kişinin öldüğü bir tren kazasını, “ne zaman böyle bir kaza atlatsak” diye yazmıştı; kırk kişinin öldüğü kazayı, atlatılmış bir kaza gibi yazmıştı. Bir yazısında da “karayağız kadınlar” diye sözüm ona Anadolu kadınlarını anlatıyordu. Kadınlar için “karayağız” denmeyeceğini bilmeyen bir yazar, büyük bir gazetede yazıyor, hem de Varlık gibi bir dergide kendine ek bir köşe de bulabiliyor.
Dilimiz bir deyimler dili... Örneğin, “göz” sözcüğüyle yapılmış nerdeyse yüzlerce deyim bulabilirsiniz. Son günlerde Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir konuşmasından dolayı tartışma konusu olan “ön” sözcüğüyle yapılmış deyimlerin sayısı da az değildir; ancak tartışma konusu olan, önce eski bakanlardan Muammer Güler’in, sonra da ona gönderme yaparak Kılıçdaroğlu’nun kullandığı “önüne yatmak” diye bir deyime sözlüklerde rastlayamazsınız. Halk dilindeki bütün deyimlerin ölçünlü dilin sözlüklerinde yer bulmadığını biliyoruz. Halk arasında böyle bir söz kullanılır mı? Çok yerleşmiş olmasa da, zaman zaman bir çatışmayı, bir kavgayı önlemek amacıyla kendini siper etmek, araya girmek, engel olmak, canını ortaya koymak anlamında kullanılır. Hatta birinin önüne yatıp, “Beni çiğner öyle geçersin!” diyenlerle de karşılaştım. Önüne yatmak deyiminin, “altına yatmak” gibi sözlüklerde cinsellikle tanımlanan bir anlamı yoktur.
Birinci “önüne yatma olayı” Muammer Güler’e aitti...
Sayın Kılıçdaroğlu belli ki o olaya gönderme yaparak aileden sorumlu Bakan Sema Ramazanoğlu’nun davranışını ikinci “önüne yatma” olayı gibi göstermek istedi. Muhalefette hep bir hata kırıntısı arayan AKP’liler buradan da bir şeyler çıkarmaya çalışıyorlar. “Vay terbiyesiz adam!” diye çelenkli pankartlı yürüyüşler düzenlediler, bir linç havası yaratmak istediler. Bizleri de Kılıçdaroğlu’nu savunma durumunda bıraktılar. Yahu ne güzel soğumak üzereydik ondan. Yeniden aramızda bir muhabbete vesile oldular. Oysa CHP’nin oyları bir yerde donup kaldığı için, biz yeni bir lider bulunmalı diyorduk. AKP’lilerin yavuz hırsızlığı gerçekten insanı çıldırtacak türden. Bunu hep yapıyorlar. Yaşanan büyük sorunları “ağız cıvıklığıyla” unutturmak istiyorlar.

ÇAĞDAŞ YAŞAM...
Kitap Fuarı için 22 Nisan’da İzmir’de olacağım. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin düzenlediği bir toplantıya katılacaktım, ancak dernek mensupları Ensar Vakfı davasını izleyecekleri için bu toplantıyı erteledik. Yurdun her tarafında taciz-tecavüz davaları, Çağdaş Yaşam bunlara ilgisiz kalmıyor, ilgisiz kalmamalıyız. ÇYDD benim çok güvendiğim, beğendiğim bir dernektir; göğsümüzü kabartan, göğsümüzü gürleten bir kuruluştur, ülkemizde örneği çok azdır. Dernek değil gözbebeğidir.
Not: 22 Nisan Cuma günü saat 16.00’da İzmir Kitap Fuarı’nda Destek Yayınevi standında olacağım. İzmirli dostlarla, kitap severlerle görüşmek umuduyla. İzmir bir başkadır... Hasan Taşkın gibi zahmetlere girip her yıl bizi kendi bahçesinin ürünleriyle karşılayan çok değerli okurlarımız var, sınıf arkadaşlarım, öğrencilerim var.