Ah o uçakta ben de olsaydım... En kazık soruları sorsaydım!

Meslekte 34’üncü yılımın dolmasına bir ay kaldı; daha bir kez bile cumhurbaşkanının ya da başbakanın uçağına binmedim. Saraylara, köşklere çağrılmadım.Tanesi binlerce liraya mal olan deri koltuklara oturup devlet kesesinden beslenmedim.***Üstelik yıllarca yazı işleri müdürlüğü, genel yayın müdürlüğü falan da yaptım.Nerede deprem oldu, oradaydım!Grev çadırlarında sabahladım.Maden göçtü; AKUT’la birlikte yetiştim...Aydınlara kumpas davaları sırasında çok şükür cezaevine düşmedim ama toplamda aylarım Silivri’de geçti!***Kısacası benim şansıma hep ağlayan kadınlar, hüzünlü çocuklar düştü...Şu fotoğrafta gördüğünüz Ademoğulları gibi, devlet kodamanlarının masasına kurulup ya da arkasına bardak gibi dizilip bir kez olsun poz veremedim!Neden mi?Çünkü ben hep soru sormayı görev bildim.Devleti yönetenler ise soru sormamayı kabul edenleri sevdiler!Bu yüzden biz itildik; onlar dünyayı gezdiler devlet kesesinden...Bize simit, onlara nar gibi kızarmış Pekin ördeği düştü...Ben adliye koridorlarında her türlü iktidar sahiplerinin açtığı davalara yetişmeye çalışırken; bu “yazıcı” arkadaşlar yandaş televizyon kanallarından istifledikleri paraları saymakla meşguldü!*** Beni bilirsiniz; yaşadıklarımdan ve yaptıklarımdan asla pişmanlık duymam...Ama yine de insanım be birader; benim de canım var!Niye bu ülkede gerçeklerin sorulmasından rahatsız olmayan bir tek devlet ya da siyaset adamı çıkmıyor?Neden içlerinden biri olsun, “Kardeşim tamam sen benim hoşlanmadığım konularla uğraşmayı çok seviyorsun ama senin de işin bu... Gel; istediğin soruyu sor, yanıtlayacağım” diyemiyor?Niye bizim adlarımız hep “yasaklılar”, “ambargolular”, “sakıncalılar” listesinde?Neden cebimdeki 30 küsur yıllık sarı basın kartı belediye otobüslerinde geçiyor da örneğin KaçAk Saray’a girmemi sağlayamıyor?*** Cumhurbaşkanı Erdoğan:Meslek hayatımın 20 yıla yakın bir bölümünde sizin belediye başkanlığınıza, başbakanlığınıza tanıklık ettim; şimdi de cumhurbaşkanısınız...Benim gibi merak eden, bu yüzden çok soru soran gazetecilerden hep uzak durdunuz...Bu yüzden size sorularımı sadece yazıyla ilettim.Hakkınızda binlerce yazı kaleme aldım; on binlerce soru sordum!Yanıtınız ya derin bir sessizlik oldu ya da onlarca dava...Sakın yanlış anlamayın; “Beni de alın uçağınıza, yukarıdaki bardakların yanına koyun” demiyorum.Çağırsanız da gelmem zaten!Çünkü ben yakıt olarak fakir halkın parasını yakan uçaklara binmem; fakir parasıyla alınan yemeği yemem!Ceketinin cebinde unuttuğu tebeşiri alıp sokağa seksek çizgisi çizdim diye enseme okkalı bir tokat patlatan Duran Hoca’nın oğluyum ben... Siz yine yağdanlık gazetecilerinize, önceden hazırlatıp ellerine verdiğiniz soruları yanıtlamaya devam edin de...Şu 20 yılda yanıtlamadığınız binlerce sorunun hatırına lütfen aşağıdaki soruyu yanıtlayın...Bunu yapın; söz, bir daha asla soru falan sormayacağım size...Yanıtlayın ama... Mahkeme dilekçesi falan göndermeyin!Sorum basit:***Sıfırlatabildiniz mi?
GÜNÜN SORUSUAnadolu Ajansı, HDP’nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın PKK yöneticisi olan abisinin yaralandığını iddia etmiş; Demirtaş hemen yanıt vermiş: “Abim Direniş Ordusu’nun içinde halk için IŞİD’e karşı direniyor. Böyle bir barbarlık için ölebilir, yaralanabilir!” Sorum kendisine:Abin sadece IŞİD’e değil; asıl olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı savaşıyor! Bunu neden söyleyemiyorsun? Utanıyor musun ya da korkuyor musun?
SÖZ SİZDE! (156+86!)“Abdullah Bey’e soru sorma görevi”ni uzunca bir süredir birlikte yerine getiriyoruz. Sıra okurum Oya Özdemir’de... Siz de sorularınızı mustafa0mutlu@gmail.com’a gönderebilirsiniz...***“Abdullah Bey...Bu köşede bugüne dek yöneltilen soruların sırasını bile ezberledim. Tekrar etmeyeceğim. Ama... Büyüklerimizden duyduğum ve çok sevdiğim bir sözü; sizin de bilip bilmediğinizi soracağım:‘Sükut ikrardan gelir...’Bu sözü biliyor musunuz ve ne düşünüyorsunuz? Neden sükutunuzu bozmuyorsunuz?Genç okurlar için bu sözün açıklaması: Bir kimse, kendisine yöneltilen itham ya da yargıya; sözlü olarak ya da kaş, göz işaretleriyle karşılık vermiyorsa ‘Evet’ diyor sayılır.”
GÜNÜN İSYANIİsyanım; kullanılıp bir kenara atıldıktan sonra kendilerini yeniden değerli kılmaya çalışan, bu amaçla da dün Kadir İnanır’ın çağrısıyla bir araya gelen sözde akil adamlara:Sahi siz hâlâ insan içine çıkabiliyor musunuz?