Ah Şu Ulusalcılar - 1
Uğur Mumcu, Melih Cevdet, Ahmet Taner Kışlalı yazardı; Can Dündar tekmeyi bastı, Aydın Engin öldürüyor! Epeydir okumuyordum zaten ama internette denk geldim; Engin’in 8 Nisan 2018 tarihli Okur Her Zaman Haklı mıdır başlıklı yazısından sonra kurumla bağ kurmuş o eski “saf” okur bile Cumhuriyet’ten vazgeçebilir artık. Ne diyor bak: “Bir de milliyetçi (ulusalcı diye de okunabilir) okur tipi vardır. Sen bugünü yazarsın o hâlâ ‘yetmez ama evet’te kalmıştır ve oradan bir adım öteye gidemeyecek bir beyin fukaralığından mustariptir. Üstelik ezberinden o kadar emindir ki senin de ‘yetmez ama evet’ dediğini düşünür, yazar, söyler, ne hikmetse hesap filan da sorar.”
Beyin fukarasını saymıyorum, ulusalcı diyerek kendince adam harcamış. Böyle deyip burun kıvırırlar: Ulusalcı, faşist. “Türkiyeli sol”un en sevdiği etiket. Fakat nedir ulusalcı diye sor hele. Taraf ya da Birikim’den kalma tatlı gevişler getirilir hemen. “Nedir ulusalcı?” Çok büyük devrimcisi “Nazi gibi bir şey” diye cevaplar; yarım boyu “biraz milliyetçi” diye geçiştirir; iyice kafası bulanmış mini boy çiçek çocuk, “ben dünyalıyım, sınırlar gereksiz” derken boş bakar. Ah canım, dünyalıdır fakat kirada oturmaktadır.
Gözyaşı şelalesi Fethullah Gülen, 18 Ekim 2005’te Aktüel’e konuşmuş: “Ulusal cephe adı altında oluşturulmaya çalışılan dalganın sınırları belli değil. Hedefi, niyeti ve çağrı yaptığı hassasiyetleri farklıdır. Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga. Her açıdan manipülatif bir organizasyon olduğu belli. Ama sancılar olacaktır. Bunlar aşılacaktır.” Kemiği görmüştür artık herhalde! Dikkatini çekmiş o zamandan demek. 2008’de, Terörle Mücadele ve Harekât Dairesi, verdiği brifingde ulusalcılığı “aşırı sağ faaliyet” olarak tanımlamış. Öcalan, 23 Şubat 2013’te İmralı görüşmelerinde “CHP ve MHP ulusalcılığı, Hitler milliyetçiliğinin aynısı” buyuruyor, Nazi diyor adam yahu, entelektüel tabii! Sonuçta açık olan bir şey varsa ulusalcı hep zarar...
“Biraz milliyetçi” işini çözelim önce. “Türkiyeli sol” milliyetçilik derken faşizmi kastetmekte, Atatürk milliyetçiliğini değil. Faşizmi kısa geçelim. Avrupa’da Mussolini’de iyiden iyiye somutlaşmış ideoloji. Ulusalcılıksa bilimsellik, bağımsızlık şiarıyla yeşerir. Atatürk ilkelerindendir. Emperyalist dünya önünde öyle durur ki bugün bir Suriyeli, gelip kapısına dayanan ABD gemisine bakarak “geldikleri gibi giderler” diyebilmektedir. Atatürkçülük de 1982 Anayasası’nın ya da 12 Eylül’ün sunduğu Atatürkçülük değildir; malum, hocalarının çorabını donunu saklayan sümüklü kardeşleri gibi eylülcüler de ABD’nin “our boys”udur. Emperyalizm, ele geçireceği ülkelere küreselleşme dalgasının neoliberal dediği yöntemle saldırır. Yeni Dünya Düzeni’nin postmodern sözcüleri bugün her yerdedir. Örnek: Bernard Henri Lévy’yi Twitter’da izle biraz, yeter. Katil Amerika’nın 1 dolarını çevirip arka yanda, soldaki piramidin altını oku: Novus Ordo Seclorum yazar. Yeni Dünya Düzeni demektir. Karşı çıkış yoluysa, tektir!
Anadolu’da 1920’lerde beliren bir politik çizgi olan ulusçuluk bizimle birlikte pek çok millete özgürlüğünü armağan etmiştir. Antiemperyal ve ulusal bir sol hareket olan Bolivarcılık, Venezuela’da iktidar olduğu için bugün Chavez’in halkı küresel çakallara meydan okumaktadır. Tıpkı yirmilerde Gazi Paşa’nın yaptığı gibi... Chavez’in ardılı Maduro da bu yüzden memleketimize geldiğinde önce Anıtkabir’e gitmiştir. – DEVAM EDECEK!
Not: 18 Nisan’da İstanbul Mecidiyeköy’de, Akademi Nar’da başlayacak atölyemize katılmak için yaraticiokurluk@gmail.com’a yazın. Magma dergisinin son sayısında Mussolini eki var, kaçmasın! Haftaya İzmir, fuardayım.