Ahmet Ataç'a açık mektup

Sayın Ahmet Ataç, Tepebaşı Belediye Başkanı,

Sayın Başkan’ım, Eskişehir’i güzelleştirenler arasında siz de varsınız, biz arada bir Ankara’dan turist olarak gelip gitsek de ilinizde yapılan güzel işleri görüyor, seviniyoruz.

Eskişehir’e bundan üç yıl önceki ziyaretimde ilk uğradığım yer, bir park içinde, Ahmet Bilek adını verdiğiniz o küçük, mütevazı kafe oldu. Ahmet Bilek, Eskişehirli olmasa bile, Eskişehir’in yetiştirdiği iki büyük olimpiyat şampiyonundan biridir. Gene bir olimpiyat şampiyonu olan hocası Nasuh Akar’ı da unutmamışsınız. Vefa gösterdiniz, hatırladınız onları, sağ olun! Yaklaşık on bir yıldan beri Ahmet Bilek’in unutulmaması gereken bir olimpiyat şampiyonu olduğunu, özellikle de Manisa/Kula ve Eskişehir Belediyelerine sesimi duyurmak için gazetelerde, dergilerde çok yazdım. Televizyonlarda konuştum. Aydınlık, Cumhuriyet gibi gazetelerin yanı sıra Eskişehir gazetelerinde de yazma olanağı buldum. Her yazımda Eskişehir’de ve doğduğu ilçe Kula’da bir tesise, bir sokağa adının verilmesini istedim. Siz Kula’dan önce davrandınız, bir tesise adını verdiniz. Bunun için öncelikle kutluyorum sizi.

Yalnız Sayın Başkan, ziyaretim sırasında önünde fotoğraf çektirdiğim özgeçmiş, Ahmet Bilek’in özgeçmişi çok özensiz yazılmış, üstelik önemli yanlışlarla dolu…

Ahmet Bilek, 1970 yılında aramızdan ayrıldı, siz ölüm tarihini 1971 diye yazmışsınız.

Onun adının verildiği bir tesiste daha ilk cümle, ölüm tarihi bile yanlış yazılmış.

Büyük harflerle “dünya şampiyonu” diye sunmuşsunuz ama Ahmet Bilek “olimpiyat şampiyonu”dur. Bu ikisi arasında fark var.

Ayrıca köyünün adı Meyne değil, Menye’dir.

Bu yanlışlar dışında başka eksikler, özensizlikler de var. Önemli olanlar değil, daha çok önemsiz olanlar yazılmış.

Asıl üzüldüğüm Sayın Başkan, ona güreşi öğreten okulunun adı yazılmamış, Ahmet Bilek’in yaşamında da, başarısında da Kızılçullu Köy Enstitüsü çok önemlidir. Bir özgeçmişte kişinin okuduğu okullardan ve mesleğinden söz edilmez mi? Hele de öğretmenlik gibi kutsal bir mesleği varsa… Köy enstitüleri olmasaydı Ahmet Bilek diye bir şampiyon olmayacaktı. Sayın Başkan’ım, köy enstitüleri adından mı çekindiniz yoksa? CHP geçmişinden rahatsızlık işaretleri gösteriyor son zamanlarda, umarım anlattığım durum bu anlayışın bir sonucu değildir. Ahmet Bilek, köy enstitülerinden yetişmiş ilk ve tek olimpiyat şampiyonudur, minderlerin ilk şampiyon öğretmenidir. Güreşi enstitüde öğrendi. Onu öteki şampiyonlardan bu özellikleri ayırır. Bunlar yazılmalıydı. Öğretmen olduğunu, Eskişehir’in Muttalip ve Hayriye köylerinde öğretmen olarak çalıştığını da yazmamışsınız. Kulalı Ahmet Bilek, Eskişehir’e öğretmen olarak geldi. Yoksa ne işi vardı Eskişehir’de? Onun öyküsü doğru öğrenildiğinde, köy enstitülerinde sporun ne denli önemli olduğu, kapatılmasalardı daha nice şampiyonlar, yıldızlar yetişeceği anlaşılırdı. Bu kurumlar CHP’nin geçmişinde onur duyacağı kurumlardır. Neden sahip çıkılmasın? Şampiyon Ahmet Bilek’in başarı öyküsü, köy enstitülerini pek üzerinde durulmayan farklı bir cephesiyle bize bir kez daha hatırlattı.

O özgeçmişe başka itirazlarım da var Sayın Başkan. Ahmet Bilek’in güreşçi-antrenör olarak yurtdışına gitmesini olumlu bir öncülük, bir yol açma gibi göstermişsiniz. Hayır Sayın Başkan’ım… Ahmet Bilek ve arkadaşlarını ilgisizlik, vefasızlık savurdu yurtdışına. Almanya içinde başarılı olsalar da, dünya minderlerinde bir daha eski başarılarını gösteremediler. Silinip gittiler…

Sayın Başkan’ım bazı işler böyledir… Zor olan başarılırken, genellikle işin kolay yanında önemli hatalar yapılır. Bu iş de biraz böyle olmuş diye düşünsem de, köy enstitüleri adını, Ahmet’i yetiştiren, güreşi öğreten okulunun adını özgeçmişinde görememek, bunu CHP’li bir belediyenin görmezden gelmesi beni üzdü. O özgeçmiş bence yeniden yazılmalı… Ahmet Bilek’in hayatını araştırmak için yıllarını vermiş, onunla ilgili iki de roman yazmış bir yazar olarak ben size yardımcı olmaya hazırım.

En derin saygılarımla…

14.11.2021

Kemal Ateş