AK Parti’ye verilen akıllar ve sıvışanlar

Eskiden CHP medyasında bolca görülen hastalıklı bir yaklaşım şimdi AK Parti tarafında da tezahür etti. Bazı gazeteciler, mesleki sorumluluklarını unutup siyasi partileri şekillendirmeye kalkıyorlar.

Tabii herkesin her konuda konuşma hakkı var. Ama siyasetin iç işleyişine bu kadar burnunu sokup parti dizayn etmeye kalkarsan “bırak gazeteciliği gel siyaset yap” derler.

Bir TV kanalının internet sitesinde uyduruk kulis bilgileri satarak gündemde kalan küfürbaz bir tip var. Geçen onun yazısı düştü önüme. Nasıl uzun uzun analiz etmiş seçim yenilgisini, nasıl ince akıllar vermiş Erdoğan’a... Adamdaki özgüven gerçekten hayret verici. Zannedersin birazdan Erdoğan arayıp “gel canım benim yerime sen yönet partiyi” diyecek!

Bu çeyrek akıllı tiplere saf saf “akil adam” muamelesi yapan AK Partililere ise daha çok hayret ediyorum. Hiç mi akıllarına gelmiyor, “be adam seçimden önce niye söylemedin bunları” diye sormak?

Adam seçimden önce AK Parti’ye, Cumhur İttifakına doğru düzgün tek eleştiri getirmemiş, seçimden sonra bik bik bik…. Yarın Erdoğan “kes sesini” diyecek yine trak şak dut yemiş bülbüle dönecek. Tek derdi hoşafın yağı olan bu tiplerden ne AK Parti’ye ne de başka bir yere hayır gelir.

YENİLGİNİN SOSYO-PSİKOLOJİSİ

Seçim yenilgisinin en önemli sebebi ekonomi. Ama hükümetin ekonomi politikalarını değiştirmeye niyeti yok. Muhalefetin de bu politikaların değiştirilmesine dair bir talebi yok. Hoş neden olsun ki, bu politikalar sayesinde seçim kazandı adamlar, ben olsam ben de değiştirin demem.

Asıl sebep konuşulamayınca herkes mecburen tali sebepleri konuşuyor. Bunlar da ekonomi gibi somut konulara değil, seçmenin psikolojisine dair konular. Madem öyle biz de yazalım…

AK PARTİ’YE GİYDİRİLEN DAR ELBİSE

AK Parti, seçimlerde %50, referandumlarda %69 gibi oylara ulaşmış bir parti. Düşünsenize, toplumdaki her 3 kişiden 2’sinin AK Parti lehine oy kullandığı zamanlar olmuş! Bugün de Erdoğan’ın halk desteği %52’den fazla…

Bu ne demek biliyor musunuz? Siz sadece dar bir ideolojik çekirdekten değil toplumun her kesiminden oy alıyorsunuz. Dolayısı ile ürettiğiniz siyasetin ve dilin geniş kesimleri kucaklaması gerekiyor.

Doğrusu, Erdoğan ve ekibi bunun farkında. Siyasetteki alışkanlıkları gereği sorunlara sırtlarını dönmüyorlar, geniş toplum kesimlerine seslenmekten vazgeçmiyorlar. Ama AK Parti’nin yanına yöresine yuvalanmış tipler AK Parti’ye o dar elbiseyi giydirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunlar eskiden de vardı ama bu seçimde o elbiseyi AK Parti’ye giydirmeyi, kaybetmesi kesin bir dili AK Parti’ye mal etmeyi başardılar.

Oysa çok açık değil mi:

TV ekranlarında, sosyal medyada emekliye asalak derseniz kazanamazsınız.

Fahiş fiyattan şikayet edene “ama lokantalar dolup taşıyor” diye parmak sallarsanız kazanamazsınız.

Kendi halinde hayvan sever insanlara köpektapar diye küfür ederek kazanamazsınız.

2024 yılında hala milletin yediğini içtiğini, giyim kuşamını tartışırsanız oy alamazsınız.

Ülkenin kurucu Cumhurbaşkanına küfür ederek sempati toplayamazsınız

Kadınları ikinci sınıf varlıklar olarak görüp medeni kanuna savaş açarsanız kazanamazsınız.

Türkleri ve Türkçeyi aşağılayarak, sıradan insanları siyasi tercihleri yüzünden ötekileştirerek oy alamazsınız….

AK PARTİ NEYİ YÖNETEMEDİ?

AK Parti, kendi oluşturduğu şehirli orta sınıf ile yanında yöresinde güçlenen fanatikler arasında sıkışıp kaldı. Fanatiklerin sayısı çok azdı ama, çıkardıkları gürültü AK Parti’nin kapsayıcı görüntüsünü bozmaya yetti. Makulun sesi olarak bilinen AK Parti, bir anda radikal kafaların, nefret söylemi şebekelerinin, hakaretçi trollerin merkezi gibi görülmeye başlandı.

Tekrar edelim, bunları yapan AK Parti değil, onun yanında yöresinde ayrık otu gibi biten dar görüşlü tiplerdi. Ama maalesef faturası AK Parti’ye ve Erdoğan’a çıktı. Bu hastalıklı dili yaratanlar ise seçimlerde sıvışıp oylarını YRP’ye Hüda Par’a, hatta CHP’ye falan verdi!