Akademik forum

Endüstriyel ilişkiler düzeni ile ilgilenmeye başladığım 1965 yılından bu yana sürekli olarak işçi sendikalarının yanında oldum ve işveren sendikaları ile hiç ilişkim olmadı. Çoğu zaman işveren sendikalarının görüşlerine karşı yazılar yazdım ama öyle gelişmeler oluyor ki işveren sendikalarının yaptıkları doğru işlerin de hakkını vermek gerekiyor. Böyle bir olayı 15-18 Ekim tarihleri arasında Toprak, Seramik, Çimento İşverenleri Sendikası'nın düzenlediği Akademik Forum'da yaşadım. Forum ülkemizdeki tüm İş Hukuku ile ilgili akademisyenleri bir araya toplamayı ve onlara İş Hukuku'nun sorunlarını tartışma olanağını tanımayı amaçlıyordu. Forumun akademik programını ve tartışılacak konuları İş Hukuku Derneği'nin Başkanı değerli İş Hukuku Profesörü Polat Soyer hazırlamıştı. Forumun uygulamasını 33 senedir Toprak İşverenleri Sendikası'nın işçi ile barışık Genel Sekreteri Bekir Uzun yapıyordu.

Çalışma yaşamını

düzenleyen yasalar

Forumda çalışma yasamını düzenleyen 4857 sayılı İş Yasası, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası derinliğine tartışıldı. Çalışma yaşamını düzenleyen yasaların belirli bir niteliği vardır. Bu yasaların tümü güçlü işveren karşısında güçsüz işçileri korumak ve çalışma yaşamlarını güvence altına almak amacı ile düzenlenmiştir. Bu yasalar bir anlamda işverenlerin gücünü ve yetkilerini sınırlayan yasalardır. Böyle olduğu halde forumda yapılan tartışmaların ve önerilerin işverenler yararına değil çalışanlar yararına olacağı açıktır. Böyle olacağını bilerek Toprak İşverenleri Sendikası'nın böylesi bir çalışmaya öncülük etmesi ve destek olması takdir edilecek ve saygı duyulacak bir girişimdir. İşçilerin yararına olabilecek bir eğitim çalışmasını işçi sendikalarının yapması gerekirken bu yükü bir işveren sendikasının yüklenmesi son derece düşündürücü ama aynı zamanda ülkemizde çalışma barışının sağlanması açısından son derece sevindiricidir. Bu nedenle Toprak İşverenleri Sendikası'nı ve onun işçiyi yıllardan anlamaya çalışan ve sorunlarına çözümler üretmeye açık Genel Sekreteri Bekir Uzun'u yürekten kutluyor ve bu yaklaşımlarının diğer işveren sendikalarına da örnek olmasını diliyorum.

Eğitim konusunda işçi kuruluşlarının hazin durumu

2821 sayılı eski Sendikalar Yasası'nda işçi sendikalarının gelirlerinin yüzde onunu eğitim çalışmalarına harcamak zorunluluğu vardı. 6356 sayılı yasa, inanılmaz bir biçimde, bu zorunluluğu kaldırmış.Yasanın 26. sendikaların faaliyetleri ve 28.maddede giderleri sayılırken eğitim yapma konusunda bir zorunluluktan söz etmemiştir. Bu demektir ki sendikalar eğitim yapmadan gelirlerini harcayabileceklerdir. Bu yaklaşım çok yanlıştır ve zaten işçi eğitimi konusunda son derece tembel olan sendikalar bundan böyle eğitim çalışmalarını ıskalayabilecelerdir.

Oysa işçilere sınıfsal ve siyasal bilinç verilmesi işçi sendikalarını geleceği açısından işçilerin eğitimi son derece önemlidir. İşçi sendikalarına üye işçi oranının çok düşük olmasının nedeni sınıfsal bilinç yokluğundandır. Bu konuda zorlayıcı ve öncü olması gereken Türk-İş'in bize ulaşmış ya da medyaya yansımış bir çalışması yok. Varsa da bilgimiz dışındadır ve önemsizdir. Türk-İş'in eğitim konusundaki umursamazlığı ve siyasal iktidar karşısında dik duramayışı işçi sendikalarının itibar kaybının, erozyana uğramasının en önemli nedenidir. Türkiye Barolar Birliği'nin 23 Ekim'de THY grevi ile ilgili olarak Ankara'da düzenlediği Çalışma Barışı Sempozyumu'nda Türk-İş'in grevci işçiler tarafından yuhalanması ve bir Türk-İş avukatının söz almaktaki ısrarı karşısında tüm salonun, "Türk-İş dışarı" diye bağırması işçi hareketimizin geldiği nokta açısından son derece düşündürücüdür. Bu konuya ve bu sempozyuma haftaya değineceğiz.