Akıncı ve Çavuşoğlu!
Milliyet’te müthiş bir haber! Tarih, 21 Kasım 1989! Deneyimli ve güvenilir gazeteci Turan Yavuz Washington’dan gönderiyor: “Washington, resmen olmasa da KKTC’de gönlünde yatan aslanın Mustafa Akıncı olduğunu her fırsatta dolaylı yollardan belirtiyor. Bush yönetimi açıkça, Kıbrıs konusunda istenildiği zaman masaya oturabilecek bir iktidar istiyor ve bunu da Lefkoşe Belediye Başkanı ve TKP Genel Başkanı Mustafa Akıncı’da görüyor...” Turan Yavuz’u 2007’de kaybettik. Allah rahmet eylesin! Ruhu şad, mekânı cennet olsun! Biz zamanlar böyle onurlu ve değerli gazetecilerimiz de vardı!
TOHUM EKİLDİ ŞİMDİ HASAT ZAMANI
ABD açısından Akıncı gerçek bir başarı öyküsüdür. Sonuç alınan stratejik bir yatırımdır. Türkiye ve Kıbrıslı Türkler için ise hazin bir hikâyedir. Ders alınmadığı için koca bir ülke bu kişinin peşinden kayalıklara doğru sürüklenmektedir. Akıncı’nın NTV’ye verdiği röportaj tam bir ibret vesikasıdır. Kısa kesitlerle durumun vahametini ortaya koymaya çalışalım...
“Uluslararası bir güç önerisi var. Ama diğer taraftan Türk tarafının, Kıbrıslı Türklerin güvenliği konusunda Ankara’nın özellikle belirli bir hassasiyeti var.” Ankara ile sanki hiçbir bağı yok!
“Önce biraz anlayışlı davrandılar. Sonra Rum lider bunun 1960’taki sistemden daha kötü olduğunu, iki ayrı devleti, konfederasyonu çağrıştırdığını söyleyince, biz de dedik ki, o zaman bunu istemiyorsanız 1960’taki devam eder. Daha kötüyse eğer, eskisi yerinde kalsın.” Buradaki muradı Türkiye’nin garantörlüğü! Türkiye adanın tamamında garantör iken anlaşılmaz şekilde Türk Federe Devleti’nin garantörü olmuş! Yani tenzil-i rütbe durumu! Ama yine de Rumlar kabul etmiyor!
TARİHTE BÖYLE BİR MÜZAKERE YOK!
Kıbrıslı Rumların en aşırıdan daha aşırıya giden talepleri olduğunun altını çizen Akıncı’nın incilerini dinlemeye devam edelim: “En aşırısı, çözüm olmadan bütün askerlerin dışarı çıkmasıdır. Bir çözüm durumunda zaten 40 bin askerin orada durmasına gerek yok. Belli bir rakama ineceği aşikârdır. Bu rakam üstünde uzlaşma sağlanabilir. 1960’ta 650’ye 950 diye mutabakata varılmıştı. Buna benzer bir rakamı Sayın Erdoğan da seslendirdi. Ancak bunun üzerinde bir mutabakat sağlanabilir. Bu rakam o kadar da büyük bir olay değil. Yeter ki varlığı üzerinde bir mutabakat sağlansın! Rumlara, bu noktada daha makul ve gerçekçi olmaları gerektiği çağrısını yapan Akıncı, sıfır asker-sıfır garanti tavrının referandumda onay almayacağını vurguladı.” Allah, Allah! 1960’tan sonra Kıbrıs’ta hiçbir olay olmadı mı? Türkiye, daha iyi eğitim imkânı olduğu için mi 40 bin askeri adaya konuşlandırdı? Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO) gücü hakkında en küçük bir bilgisi var mı? Peki, “sıfır, referandumda kabul edilmez!” ne anlama geliyor? Çok açık: “Bana kalsa başım üzerine ama halk reddeder!”
Akıncı coştu bir kere: “Ben, bunu nasıl yapabiliriz, nasıl adapte edebiliriz ki Rum tarafı için de kabul edilebilir hale gelsin, bunu arıyorum. Türkiye de buna sıcak bakıyor. Sayın Çavuşoğlu’nun söylemlerinde de var!” Türkiye’deki uluslararası müzakere teknikleri konusunda eğitim veren bütün üniversiteleri göreve davet ediyorum! Demek ki Dışişleri Bakanlığı’nda da işler Allah’a emanet! Bu şekilde, kendisinden daha çok karşı tarafın çıkarını gözeten bir müzakere tekniği dünya tarihinde görülmüş müdür?
CNNTÜRK’TE ENTERESAN BİR DEVLET ADAMI!
Akıncı tarihe geçecek kadar fahiş hatalarla dolu bu müzakere sürecinde CNN Türk’e çıktı. Kendi maskesini kendisi indirdi. Söyledikleri yenilir yutulur cinsten değildi: “Toprak iade etmeliyiz!” “Uzlaşacağız, Türk askerini makul sayıya indireceğiz!” “Türkiye’den gelen su Rum kesimine de verilsin!” Emrin olur, nehirlerimizin tapusunu da verelim! Vay anam vay! Şimdi bu adamı müzakere masasında karşısına alan Perşembe pazarına çevirmez mi?
Kıbrıs’tan kötü kokular geliyor. Strateji zaten yoktu. Taktik düzeyde bile bir hazırlık olmadığı açık, seçik görülüyor... KKTC Meclis’i, KKTC Hükümeti devre dışı! Tek sorumlu Akıncı! Peki, ya Türkiye? Jeopolitik diye bir disiplin olduğu biliniyor mu? Nerede bu devletin binlerce yıllık deneyimi! Millete mal edilmeyen ulusal çıkarlar, maalesef savunulamıyor!
Meclis ayaktayken bunlar oluyor. Ya, bir de...