AKP iktidarını devirmeyeyim mi?

Granada-Malaga, 12 Eylül 2013: AKP iktidarını devirmek istemek suç mu? Eğer suç ise, işte buraya yazıyorum, ben AKP tarikatı iktidarını devirmek istiyorum. Buyurun elinizden ne gelirse yapın bakalım!

Örneğin, AKP iktidarını büyü marifetiyle devirmek istiyorsam ne olacak? Örneğin, nefesi kuvvetli bir hoca bulurum, başbakanın zihnine burgu gibi girerim, iradesini elinden alırım ve istifa ettiririm. İster inanın, ister inanmayın!

Ama böyle bir şey istemem, başbakanın seçim sandığında perişan olmasını tercih ederim. Daha sonra da 101 yaşına kadar yaşaması için 40 kişilik bir duacı heyeti kiralarım ki yaşasın ve ibretlik işlerinin sonuçlarını görsün!

***

Benim gündelik hayatım dörde bölünmüştür: 5 saat uyumak, 5 saat yazmak, 6-7 saat okumak ve geri kalan zamanda da televizyonda spor programlarını, maçları izlemek. En son Moskova'da yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası'nı izledim. Ukraynalı atlet Bogdan Bondarenko, Kübalı atlet Javier Sotomayor'un 20 yıllık (1993) dünya rekorunu (2 metre 45 santim) az kalsın kırıyordu. Ukraynalı atlet 2 metre 41 santim atlayarak dünya şampiyonu oldu. Sonra 2 metre 46 santim ile dünya rekorunu denedi ama olmadı.

Bence Bondarenko ya da bir başkası, 2.42, 2.43, 2.44, 2.45 basamaklarını çıkarak 2.46'yı geçebilir.

Yerli ya da devşirme, bizim atletlerin yarışmalarını izlemek kısmet olmadı. Olimpiyatta madalya almış kızlarımız (bunlardan biri, Bir Numaralı Hanım Bayan Gül'e "Anne" diyordu) ortalıkta yoktu. Doping yutmuşlar.

Fransa'nın ve dünyanın en önemli spor gazetesi L'Equipe "Sur un volcan" (Bir volkan üzerinde) başlığı altında doping rezaletini ele alıyor. Yapılan testlerde 50 Türk atletin dopingli çıktığı için yarışlardan çekildiğine dikkat çeken Fransız gazetesi, 31 yeni doping olayının ardından Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi'nin Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin 2020 Olimpiyatlarının Türkiye'de yapılıp yapılmayacağına ilişkin kararını açıklamadan bir ay önce görevinden istifa ettiğine dikkat çekiyor.

Daha önce 17 atletin men edildiğini kaydeden L'Equipe, Türk atletlerinin en ünlüleri 1500 metre Olimpiyat Şampiyonu Aslı Çakır ve 100 metre engelli Avrupa Şampiyonu Nevin Yanıt ile ilgili sonucun beklendiğine işaret ediyor. Doping Volkanı'nda en çok 5 ülkenin gözlendiği vurgulanırken ikinci sırada 43 atletle Rusya ikinci, 14 dopingli atletle Kenya üçüncü, 10 dopingli atletle ABD dördüncü, 8 dopingli atletle Jamaika beşinci sırada yer alıyor.

***

Kenya'da kabile büyücüleri var, Jamaika'da kara büyücüler var, ABD de isterse Miami ve New Orleans'ta büyücü bulabilir. Acıyan Rusya'ya acısın diyeceğim, ama onlar da Sibirya'da şaman bulabilirler. Demek ki büyücülük artık pek etkili olmadığı için doping kullanılıyor.

Ancak benim canımı sıkan dini büsbütün bir iktidarın yönettiği ülkemizin dünya doping şampi-yonu olması. Ne gerek var? Ağaca havada yürüyerek çıkan, aynı anda iki ve daha fazla yerde olabilen Said Nursi'yi yetiştiren bu memlekette nefesi kuvvetli hoca mı yok ki?.. Isparta'da mebzul miktarda Nur talebesi var. İnsan okutur, muska yazdırır. Demek ki bizim hocalar da fos. Bizim 100'e yakın atlet pisi pisine tonganın altına girdi.

Peki, Aslı Çakır ile Nevin Yanıt dopingli çıkarsa ne olacak? Dopingle kazanılan madalyalar dini açıdan helal mi haram mı? Benim anlamadığım, bizim Mersinli kız, Nevin Yanıt! İnsan Muğdat'a gider, bir ağaca çaput bağlar. Dopingin hası Muğdat'ta.

Peki, dopingle kazanılan madalyaların dini açıdan durumu ne? Âlimlerden, hocalardan görüş ve hatta fetva almalı. "Gâvuru yenmek" söz konusu olduğu için hocaların doping konusunda olumlu fetva vereceklerini düşünüyorum. Ama şu doping kontrol laboratuvarları ya da merkezleri olmasa.

***

Sokak kavgasında rakibin gözüne kum atılabilir; taşağı sıkılabilir. Ama güreş ve boksta böyle bir şey yapamazsınız. Siyasette her şeyin mübah olduğuna inanan, sineğin yağını çıkartan, Akdeniz Oyunları'nın açılışında kentin belediye başkanını yanında istemeyen, mülkiyet zamir ve sıfatlarını kullanmaya bayılan R.T. Erdoğan'ın, şaka bir yana, ülke sporunu artık zehirlemesinin engellenmesi gerekiyor. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Pomak, Arap, Roman vb. atletlerin (kendisinin atletleri) rekor kırarak şampiyon olmasını istiyorsa, şu doping kullanımına yasak getirmesi gerekiyor. Rakıyı yasaklayan adam neden dopingi yasaklamasın? Ama daha önce de yazdığım gibi büyü ve muska olanakları var. Hiç olmazsa, ülkede artık devrim yasaları uygulanmıyor ve yurtdışında da muska ve büyü araştırma merkezleri bulunmuyor.

Ah, dostum Ruhi Sarıalp hayatta olacaktı ki, 1948 Londra Olimpiyatları'nda üç adım atlamada nasıl olimpiyat üçüncüsü olduğunu anlatacaktı, bu "Lord" ya da "Sir" görünümlü beyefendi.

***

Ancak korkum o ki şu doping kullanımını serbest bırakacaklar. O zaman el elden üstün olacak. Eee, imam-hatiplere, medrese kılıklı üniversitelere kuvvet veren, Darwin'i yasaklayan, çiçekler gibi tozlaşma yoluyla üretim yapmasınlar diye kız milleti ile erkek milletinin merdivenlerini, yemekhanelerini, sınıflarını ayıran AKP zihniyeti, doping üretimi konusunda da yaya kalacak. O zaman geleneksel yöntemlere (neft ve bezir yağları) başvurmaktan başka çare kalmayacak. Ama bu yağlar da ancak 100 ve 200 metre yarışlarında işe yarayabilir. Öteki spor alanlarında kullanılamaz.

***

AKP tarikatı hükümeti, Cumhuriyet'in yarattığı zenginlikleri haraç-mezat satmak dışında her konuda çuvalladı: Hepsi doping ve afyon kullanımının soysuzlaştırdığı dış politika, para, tarım ve ticaret, sınai üretim, dış borçlar, bütçe açığı, ödemeler dengesi dengesizliği...

Spordan bunlara sıra gelmedi. Ama soruyorum: Sadece doping meselesinden dolayı doping müptelası AKP'yi iktidardan düşürmem şer'an vacip değil mi?