AKP tarikatı Dimyat’a giderken...(8) -(TAMAMI)
Aydın düşmanlığı, faşizmin en önemli özelliklerinden biridir. Bunun örneklerini İslamcı muhitlerde bıktırıcı oranda görürüz. Gerçek demokratları ve “sol”u suçlamak için onları “elit” (seçkin) ve “elitist” (seçkinci) olmakla suçlarlar. Kedi ve erişemediği ciğer hikâyesi.
Bu tuhaflık Osmanlı’nın son yıllarında da vardı: Halka inmek, halkın nabzını tutmak, halka yabancılaşmak bağlamlarında “Avam” ve “Havas” kavramları çarpıştırılırdı.
İslamcı milletini ürkütmemek için iki kavramın tanımını bir Nurcu siteden alıyorum. Nurculara göre bakın ne demekmiş bu iki kavram:
Avam ve Havas
“Avam, kelime manası olarak ‘alt tabaka’demektir. Havas ise ‘üst tabaka’ anlamına geliyor. Bu genel terimler, kullanıldığı ilim dalına göre farklı manalar içerirler. Mesela, iktisadi açıdan avam fakir demek iken, havas zengin manasına geliyor. Siyasal açıdan avam seçmen iken, havas seçilen demektir. Fen ilimlerinde avam tabiri eğitim ve öğretim görmemiş insan demek iken, eğitim ve öğretim görenler havas oluyor. İslam ilimlerinde ilmi derecesi olmayan insanlar avam iken, ilmi derecesi olanlar havas ve alimdirler. Çiftçi bir insan ekonomik açıdan fakir, ama ilmi açıdan donanımlı ise, iktisadi açıdan avam, ilmi açıdan havas sayılır. Yani avam ve havas tabirleri kullanıldığı yere göre mana ve hüküm kazanıyorlar.”
Osmanlı’da Cumhuriyet’te
Örneğin, eleştirmek için, Cumhuriyeti sivil ve asker elitlerin (havasın) kurduğunu söylerler. Doğrudur, dünyanın her yerinde böyle olmuştur. Elitler (seçkinler, saygınlar) olmadan devlet kurulmaz. Halksız devlet de olmaz. Ama devlet seçkinlerin seçtiği modele göre kurulur. ABD’yi kuran kurucu babaların biyografilerini okuyun.
İslamcı milleti Osmanlı düzenine bayılır, ama Osmanlı halis seçkincidir. Sarayda, devleti yönetecekleri yetiştirmek için Enderûn deyu bir okul mektebi bile kurmuştur ve sadrazamlarını, kaptanpaşalarını, eyalet valilerini, sancak beylerini, yeniçeri ağalarını hep buradan yetiştirmiştir. Enderûn, saray imam-hatibi değildir.
Ey ümmet-i Müslüman! Bu enderûn denilen mektep okuluna Etrak (Türkler) alınmazdı, söylemesi ayıp Hıristiyan devşirmeler alınırdı. Neden? Biraz tezekkür et, kafa yor. Bu işe yarar.
Osmanlının son dönemi ile Cumhuriyet’in ilk dönemlerinin seçkinleri Mekteb-i Sultani (Galatasaray), Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler) ile Harbiye’den yetişmiştir.
Cumhuriyet, avamın (halkın, proletaryanın, yoksulların) çocuklarını seçkinleştirmek için de “leyli meccani” (parasız yatılı) sistemini kurmuştur.
Çoban Sülü, yoksa nasıl Süleyman Demirel olurdu?
Anglosakson’da
Dünyanın ciddi ülkelerinde seçkin yetiştiren liseler ve üniversiteler vardır. İngilizlere, Amerikalılara sorun size adlarını tespih gibi saysınlar. ABD’de Başkan olmak için Harvard, Yale, Colombia, Princeton, Cornell ... gibi üniversiteleri (Ivy League Schools) bitirmek gerekir. Nebraska Üniversitesi olmaz.
Eton College, (sıkça Eton olarak kısaltılır), İngiltere’nin en eski ve elit özel okullarından biridir. 1441 yılında Kral VI. Henry tarafından kurulan okul sadece 13-19 yaş arasındaki erkekleri, yatılı olarak kabul etmektedir. Yüzyıllardır İngiltere’nin en elit ailelerinin çocuklarını kabul eden okul, öğrencilerini, İngiltere’deki diğer okullara kıyasla çok daha nitelikli ve zor bir eğitimden geçirir. Ayrıca okulun mezunları arasında birçok ünlü başbakan, aristokrat, prens, bilim adamı ve yazar vardır. Okulun mezunları “Old Etonians” (eski Eton’lılar) olarak bilinir.
Fransa’da
Fransa’da bir Yüksek Öğretmen Okulu (École Normale Supérieure) vardır ki vay anam babam. 1794 yılında kurulmuştur. Dünya çapında en başarılı öğrencilerin son derece ağır sınavlardan geçerek alındıkları okulda Fransa’nın en önemli bilim adamları ve filozofları ders verir. Türkiye’den çok az sayıda üstün yetenekli öğrenci üniversiteye kabul edilmiştir. Bu kişilerden en çok tanınanı ise Cahit Arf’tır. Okulun İngiltere’de değişim için anlaşmalı olduğu sadece üç yükseköğrenim kurumu vardır; Cambridge, Oxford ve London School of Economics’tir. Fransa’da dört adet École Normale Supérieure vardır.
Ama École Normale Supérieure denince akla Paris’in Ulm Sokağı’ndaki ENS-Ulm diye de bilinen okul gelir. (Bendeniz, okula, Sorbonne’un ek binasına giderken önünden geçerdim). Kim bilir kaç cumhurbaşkası, kaç başbakan, kaç bakan, kaç Nobelist kaç büyük filozof ve yazar çıkarmıştır: Romain Roland, Henri Bergson, Jean-Paul Sartre, Louis Pasteur, Paul Langevin, Cahit Arf, Louis Althusser, Raymond Aron, Etienne Balibar, Alain, Jacques Derrida, Michel Foucault, Maurice Meleau-Ponty, Jacques Rancière, Hippolyte Taine, Pierre Bourdieu, Emile Durkheim, Jean Giraudoux, Julien Gracq, Paul Nizan, Jules Romains, Gérard Gennette, Marc Bloch, Georges Dumézil, Laurent Fabius, Edouard Herriot, Jean Jaurès, Alain Juppé, George Pompidou... Yeter, kolum yoruldu. Ancak onda biri.
Tayyipgiller
Bizimkilere gelince: İmam-Hatip’in âlim- cahilleriyle devlet işleri ve demokrasi ancak bu kadar olur! Beğenmeyen “güççük gızını virmesin!”