AKP tarikatı saltanatında akademik kariyer

20 Mayıs 2013 günü yayımlanan "AKP Medreselerinde Bilim" başlıklı yazım yayınlandıktan sonra, bir emekli öğretim üyesi okurdan bir mesaj almıştım. "Yazınıza ben de küçük bir ilave yapmak istiyorum" diyordu. Bu yazının ana gövdesini bu ek oluşturuyor.

Bu yazı yayımlandıktan sonra, bu konuda birçok mesaj alacağımı biliyorum. O zaman daha ayrıntılı bir yazı yazarım artık.

Eski öğretim üyesinin mektubu

"Sayın Özdemir İnce;

Yazılarınızı dikkatle okuyorum. Okuyorum, bilgileniyorum, yararlanıyorum. Teşekkür ederim.

20 Mayıs tarihli yazınızı okudum ve küçük bir ilave yapmak istiyorum.

Fethullah grubu elemanlarının (Bilim adamları??) diğer bir başarılı oldukları nokta da İMECE usulü bilimsel yayınlardır. Nasıl oluyor: Üniversitede bir veya birden fazla profesör sistemdedir ve bunlar yaptıkları çalışmalara civardaki devlet hastaneleri veya ismi var kendisi yok kurumlarda çalışan doktorların isimlerini yazarak, onları bilimsel yayın (!) sahibi yapıyorlar.

Sonra ayarladıkları (YÖK?) bilimsel jürilerle doçent, profesör yapıyorlar. Geçtiğimiz aylarda bir devlet hastanesinde çalışan bir doçent 140 yayınla Hacettepe Üniversitesi'ne müracaat ediyor. Üniversitelerde dahi bu kadar yayın yapılması hayalden ötedir. Boğazına kadar hasta ile boğuşan devlet hastanesinden böyle yayınlar nasıl çıkabiliyor?

Jüriler de bir âlem? Jüri açıklanmış; içlerinde köklü üniversitelerden kimsecikler yok; Van, Urfa, Diyarbakır derken Jüri isteğe göre ayarlanmış."

***

Emekli öğretim üyesine ileti yazıp, biraz daha açıklama yapmasını istedim. Açıklamasını okuyalım:

***

Sayın İnce,

Cemaat, üniversitelerden bazı öğretim üyelerini devşirmiş (profesör, doçent) durumda, hatta bunlardan bazıları büyük üniversitelere rektör yapılmış. Örneğin Hacettepe rektörü gibi. Hacettepe rektörünün ilk icraatlarından biri de bildiğiniz gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanının kızını, kaide ve kuralları hiçe sayarak özel bir üniversiteden Hacettepe Tıp Fakültesi'ne alması olmuştur. Göreve başlar başlamaz yaptığı ilk iş kurumların başındaki görevlileri, otoparktaki güvenlikçilere kadar, değiştirmek olmuştur. Ondan sonra en büyük icraat dışarıdan öğretim üyesi atamalarına gelmiştir. Herhangi bir anabilim dalından kadro isteği olmadan, günlerden bir gün, bir öğretim üyesi ataması yapılıyor. (Örnek Üroloji, Gastroenteroloji, KBB anabilim dalları). Bu gidişle büyük üniversitelerin içine edecekler haberiniz olsun!!

Bu devşirilmiş öğretim üyeleri, devlet hastanelerindeki uzman doktorların isimlerini kendi yaptıkları yayınlara koyarak, onları bilimsel yayın sahibi yapıyorlar. Devlet hastanelerinde çalışan doktorların bilimsel yayın yapma olanakları, hasta yükleri ve idari sorumlulukları nedeniyle oldukça azdır.

Gelelim bunların doçent yapılması prosedürüne; YÖK bunların elinde biliyorsunuz. Buradan kendilerine yakın kişileri jüri üyesi olarak belirleyip, istediklerini kolayca öğretim üyesi yapıyorlar.

Son zamanlarda Jüri üyelerinin, kenarda köşede kurulmuş olan üniversitelerden seçilmesi herkes tarafından bilinmektedir.

Bu konuları, kendinize dost bildiğiniz yakın öğretim üyelerinden doğrulatabilirsiniz. Üniversiteler dışından doçent olanların dosyaları ciddi bir gözle incelendiğinde bunlar ortaya dökülebilir fakat bu iktidarla bunları yapmak mümkün değil."

***

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik'in kızıyla ilgili haberi hatırlıyordum. İnternette, 2 Temmuz 2013 tarihli Hürriyet'te buldum. Haber şöyle:

"Hacettepe Tıp Fakültesi mezunları geçen hafta yapılan törenle diplomalarını aldılar. Mezun olanlar arasında Çalışma Bakanı Çelik'in kızı Zeynep Çelik de vardı. Bakan Çelik'in katılmadığı mezuniyet töreninde diplomaların verilmesi sırasında bir öğrenci kürsüye gelerek, 'İlk 10 bine girememiş bakan kızını bu salonda oturttular' dedi. Bunun üzerine kürsüye çıkan Rektör Murat Tuncer, 'Ben sizden daha olgun davranmanızı beklerdim' deyince bazı öğrenciler ve veliler tarafından alkışlarla protesto edildi.

CHP soru önergesi vermişti

Çelik'in, Özel Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okurken, Hacettepe Tıp Fakültesi'ne yatay geçiş yapması kamuoyunda tepkiye neden olması sonrası CHP'nin eski Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, konuyu Ekim ayında Meclis'e taşımıştı.

Tarhan verdiği yazılı soru önergesinde Hacettepe İngilizce Tıp'ın üniversite sınavında ancak ilk bine girmiş öğrencilerin tercih ettiği bir bölüm olduğunu anımsatarak, 'Bölüme yatay geçiş de aynı oranda zordur. Geçiş koşullarını YÖK belirlemektedir ve koşullar konusunda ilgili üniversitenin yetkili kurullarında karar almak gerekmektedir. İddiaya göre Zeynep Çelik isimli öğrenci gerekli koşulları taşımamasına karşın Rektör Murat Tuncer'den çözüm bulması konusunda rica edilmiş ve gereği yapılmıştır. Buna göre öğrencinin belli bir süre içinde ve bizzat başvuruda bulunması gerekmesine rağmen sürenin bitmesinden 1 hafta sonra rektör Üniversite Senatosunu 24 Ağustos'ta acil toplantıya çağırmış, rutin olarak Çarşamba günü yapılması gereken toplantı başka bir gün yapılmış ve yatay geçiş koşulları değiştirilmiştir. Üstelik toplantıların kameraya alınması gerekirken bu kez alınmamış ve sonuçta tam bir gayretkeşlikle daha önce yatay geçiş başvurusu reddedilen Zeynep Çelik'in yatay geçiş yapması sağlanmıştır' iddialarını dile getirdi. Bu iddialar çerçevesinde yönelttiği 8 sorunun yanıtlanmasını istedi."

'İdealist doktor adayı'

Bakan Çelik, Tarhan'ın soru önergesine 22 Kasım 2012 tarihinde cevap vermiş: Yapılan işler tamamen yasalara uygunmuş.