AKP’nin demokrasi sorunu

Kimi acınası erkekler gücü ellerinde bulundurunca başka şey istemezler. Carlos Fuentes, Cennetteki Adem, Can yayını s.104 Demokrasi en güzel,”halkın halk tarafından, halk için yönetilmesidir” biçiminde tanımlanabilir ama AKP’nin iktidar olduğu 2002 tarihinden bu yana demokrasi AKP tarafından, “halkın muktedir tarafından, muktedir için yönetilmesidir” olarak algılanmaktadır. Bu yanlış algılama sonucu çağdaşlaşma ve aydınlanma yolunda önemli adımlar atılmış, ülkemizde demokrasinin bütün taşları yerinden oynatılmıştır. Ülkenin yüzünü batıdan doğuya çevirme ve parlamenter sistemin içini boşaltarak yönetim erkini tek adamda toplama çabaları sonunda Türkiye uluslararası devletler sıralamasında dibe vurmuş ve Atatürk’ten 2002’ye kadar sergilenen tüm çabalar boşa çıkarılmıştır. Bugün ülkemiz AKP iktidarının yarattığı bir terör belasının gölgesinde, demokratik hakların askıya alındığı, demokrasinin vazgeçilemez kurumlarının biçimsel olarak var ama özde yok edildiği, bireysel güvence ve özgürlüklerin tırpanlandığı bir korku tüneline sokulmuştur. 7 Haziran seçimleri sonunda seçmenin yüzde 60’ı AKP’yi iktidardan düşürdüğü halde AKP bazı hukuksal oyunlarla iktidarda kalmayı başarmış, seçimle gelmiş ama seçimle gitmemek için bütün hukuksal hileleri maharetle kullanmıştır.
MUHALEFET EDEMEYEN MUHALEFETSeçmen üç muhalefet partisine tarihi bir seçenek sunmuş ve muhaliflerin birleşerek AKP’den yaptıkları hukuk ihlallerinin, soygunun, talanın hesabını sormasını istemiştir. Gelin görün ki, muhalefetin de bir demokrasiyi anlama yanılgısı var. Demokrasinin uzlaşma olduğunu bilmeden siyaset yapmaya soyunan partiler hesap sormak için bir araya gelmeyi reddetmiş ve özellikle MHP akıl almaz bahanelerle AKP’nin iktidarını sürdürmesine, üstelik TBMM Başkanlığı’nı da hediye ederek, tarihi bir katkıda bulunmuştur. Perde önünde muhalif, perde arkasında yandaş görüntüsü veren ve demokrasiyi zerre kadar anlamamış olan MHP’nin siyasileri parti yöneticiliği yapacaklarına limon satsalar bu ülkeye daha çok hizmet etmiş olurlar. İhtirasları akıllarının birkaç karış üstünde olanlar bu ülkeyi belirsiz bir sona doğru götürdüklerinin ayırdında değil. Bir kişinin demokrasi yerine sivil dikta rejimi kurmak için tüm gücü elinde tutması isteğine karşı susan AKP milletvekillerini, örgütünü de anlamak mümkün değil. Bu kuzular sessiz kaldıkça kurdun kendilerini ve içinden geldikleri değerlerin tümünü yok edeceğini acaba ne zaman anlayacaklar?
1 KASIM HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEYECEKMuktedir partisinin suskunluğuyla yarattığı tek adamlık fiili durumuna anayasal bir kılıf yaratmak için bir hayal peşindedir. Sanmaktadır ki, bir koalisyon kurulmasını engelleyerek 1 Kasım’da seçime giderek AKP anayasayı değiştirecek çoğunlukta bir sayıyla seçimin galibi olacaktır! Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış. 1 Kasım’da AKP’nin oy oranı ve milletvekili sayısı daha da düşecek ve AKP muktedirin yanlış hesabının kurbanı olarak bir kere daha seçmenin duvarına toslayacaktır. Ondan sonra muktedir yüzü kızarmadan koltuğunda oturmaya ve AKP’nin milletvekilleri, il başkanları susmaya devam eder mi, bilmiyorum.
İŞÇİLER VE SENDİKALAR UYANIN ARTIK!İşçiler ve sendika yöneticileri şunu anlamalılar ki, ülkenin bugünkü durumundan, sayısal güçleri nedeniyle birinci derecede kendileri sorumludur. Demokrasiyi yok etme çabalarının en büyük zararını onlar görmektedir. İş güvencelerini, sendika özgürlüklerini, toplu sözleşme yapma güçlerini yitirmişlerdir. Kıdem tazminatları da Fon’un kurulması ile buharlaşacaktır. Şapkalarını önlerine koyup kendi gelecekleri için 1 Kasım’da AKP’ye oy vermekten vazgeçmelidirler.