AKP’nin karanlık ‘dosya’ları!..
Melih Gökçek istifa edecek mi, 2019’a kadar koltuğunda kalmak mı istedi, AKP’den istifa ederek görevine devam mı edecek, ya da İçişler Bakanlığı’nca kimi “dosya”lar bahane edilerek görevden mi alınacak?..
Yoksa siyasetin klasik takiyesine başvurularak, yani “sağlık sorunu” gibi artık gülünç hale getirilen bir gerekçeyle görevini bırakmaya mı zorlanacak Gökçek?..
Bunların hepsi olababilir de, yandaş medyaya AKP’li başkanlarla ilgili öylesine utanç verici bir konu yansıtıldı ki, başka bir ülkede olsa savcılar derhal harekete geçer ve yazılanların peşini de kesinlikle bırakmaz...
Bakınız; hükümetin Yeni Şafak gazetesinde bir köşe sahibi, “Tahran seyahatinden dönerken istifa edecek belediye başkanları meselesi sorulduğunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu bir şekliyle İçişleri Bakanlığı’na yapılan şikayetlere getirmişti” dedikten sonra neler yazdı;
“Cumhurbaşkanımız, ‘sadece AKP’li belediyelerle ilgili değil muhalefet ile ilgili de şikayetler geliyor, size de gelmiyor mu’ demişti. Ve ben size o günlerde, ‘Çok daha radikal çözümlerin üretildiğini görürsek şaşırmayalım’ demiştim. Şimdi İçişleri Bakanlığı’nın neler yapacağını takip edeceğiz. İstifa yoksa ihraç da yok... Ancak İçişleri Bakanlığı’nın elinde dosyalar çok!..”
Daha dün AKP’li Bülent Arınç’la “FETÖ, arsa, peşkeş” üçgeninde amansız çatışması unutulmayan Gökçek’le ilgili de ortaya atılan bu iddialar Ankara’nın bitmeyen şaibelerini hiç kuşkusuz katmerli hale getirdi...
Neymiş acaba İçişleri Bakanlığı’nın elindeki Gökçek ya da diğer AKP’li başkanlarla ilgili dosyalar?.. Ne varmış o dosyalarda?.. İçişleri Bakanlığı nasıl bekletirmiş o dosyaları?.. Savcılar nasıl habersizmiş o dosyalardan?.. Şikayetleri kim, nasıl ve kimlere yaptı, kimler “dosya”ları hasıraltı etmeye çalıştı acaba?..
En önemli soru da şudur; Dünyanın neresinde istifa etmemekte direnen bir belediye başkanına bu kadar açıktan “dosya” sopası gösterilebilir ve dünyanın hangi coğrafyasında devlet böylesine önemli iddiaları sessiz sedasız izlemekle yetinir?..
Ve de yerel seçimlere 1.5 yıl kalmışken, CHP’li belediyelere müfettiş taarruzu başlatan İçişleri Bakanlığı, başta Gökçek olmak üzere Ankara ve İstanbul’da şaibeleri destanlaşan AKP’li başkanlarla ilgili dosyalarda neler olduğunu açıklayacak mı acaba?..
Bir CHP’li vekil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, bakanlıkta bekletilen Gökçek ya da diğer AKP’li başkanların “dosya”larının içeriğiyle ilgili bir soru önergesi verirse, eminin Yeni Şafak yazarının patlattığı ve “tehdit” gibi algılanan “dosya” bombasının şarapnellerinin nerelere sıçrayacağını da hep birlikte görürüz!..
HEDEFTEKİ CHP'Lİ BAŞKANLAR!..
Konu AKP’li başkanların rezaletleriyle raflarda bekletilen “dosya”larına gelmişken devam edelim...
Saygı Öztürk’ün köşesine önceki gün yansıttığı iddialar Sözcü gazetesine, “CHP’li belediyeler müfettiş kıskacına alındı” başlığıyla yansımıştı...
İddiaya göre, “İçişleri Bakanlığı 20’ye yakın CHP’li belediyeye müfettiş gönderdi. Özel denetim yapan müfettişler belediyelerin ihaleleri ile imar uygulamalarını mercek altına aldı.”
CHP kulislerinde, bu denetimlerin özellikle İstanbul’da hangi başkanları sıkıntıya sokabileceği, partiyi nasıl tartışmaların odağına çekebileceği aylardır zaten konuşuluyor... Bu konuda genel merkeze giden şikayetlerin de herkes farkında...
Kavgaları, şaibeleri ve tartışmalı uygulamaları nedeniyle medyaya en çok malzeme olan Ataşehir, Bakırköy, Şişli ve Beşiktaş belediyelerinin İçişleri Bakanlığı’nın “özel denetim”inde olduğu da zaten biliniyor... Çünkü müfetişler oralardan çıkmıyor...
Kılıçdaroğlu dünkü grup toplantısında haklı olarak, “Suç oranının en düşük olduğu belediyeler CHP’lilerdir” dese de, yandaş medyanın özellikle Ataşehir ve Bakırköy belediyeleriyle ilgili iddiaları CHP’yi yıpratacak şekilde sürekli gündemde tutması parti tabanının da tepkisini çekiyor...
“İstanbul’u da alacağız” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu büyük şehirlerde iktidara gelmeye çalışırken, işte bu yüzden 2019 için İstanbul’daki aday belirlemelerinde de şaibeli isimlere mesafe koyacak...
Velhasıl her zaman söylüyoruz; cumhuriyeti, Atatürk’ü, laikliği ve demokrasiyi ısrarla savunması gereken bir CHP Türkiye’ye lazım... İktidara gelmek de özellikle Ankara ve İstanbul belediyelerini almaktan geçiyor...
İşte bu nedenle de, sıradan bir CHP üyesinin bile rahatlıkla seçim kazanabileceği, “garanti” sayılan bölgelerde “şaibesiz” isimlerle yola çıkmak, iktidara yürümek isteyen CHP’nin ana stratejisi olmalı!..
ŞEHİTLERİN ÜÇ SORUSU!..
37 günlük evli Piyade Uzman Çavuş 23 yaşındaki Furkan Aydın ile bir hafta önce evlenen Piyade Uzman Çavuş İlhan Sezer önceki gün şehit oldu...
Piyade Uzman Çavuşlar Seçkin Arıkan ve Adem Gezer ise dün toprağa düştü...
Dört asker de, Çukurca ilçesinin karşısında, Irak topraklarındaki Zap Vadisi’nde PKK’lıların yerleştirdiği el yapımı patlayıcıların infilak etmesi sonucu şehit oldu... Operasyonlarda, 16 teröristin öldürüldüğü de açıklandı...
Yukarıdaki vahim tablo ne yazık ki hırsızlık, yolsuzluk ve yağmanın bile legalleştirildiği bir ülkede, terör ve şehit haberlerinin de sıradanlaştırıldığı kahredici bir manzarayı tasvir ediyor...
İşte bu tasvir içinde öne çıkan üç de önemli soru var ki; kimse görmese de, göstermemek için çırpınsa da, terörün evlere düşürdüğü ateşin boyutları giderek büyüyor... O halde birileri yanıt verebilir mi bu sorulara;
-Türk askeri hangi gafletin eseri olarak içte terörle uğraşırken, Kuzey Irak’ta terörist kovalamak zorunda bırakılıyor?..
-Bu ülkenin yandaş medyası, kendilerini besleyenler üzülmesin diye, şehit haberlerini bile görmeyecek kadar nasıl insanlıktan çıkabildi acaba?..
-Valilere “operasyon yapmayın” talimatını da veren AKP zihniyeti ile yandaş işbirlikçileri halen ne yüzle şehit cenazelerine gidebiliyor?..