AKP’ye muhalefet nasıl yapılır (yapılmaz)...-(TAMAMI)

Belediye ve bakanlık işlem ve uygulamalarını eleştirerek AKP’ye muhalefet ettiklerini sanan gazete yazıcıları var. Bunun muhalefet olduğunu sanan milyonlarca okur da var. Bir siyasetçinin rüşvet alması, bir memurun zimmetine para geçirmesi, ihaleye fesat karıştırması bütün iktidarlar için bir yasa sorunudur. Bu konularda sağcısı da solcusu da yazar. Yazmıştı... Halkımız ve memurumuz işini öğrendi: Komşuda pişer bize de düşer!...

Ne var ki, ancak, iktidar partisinin ideolojisi, parti programı; eğitim-öğretim, sanayi ve tarım, emek ve sendika, savunma ve dış politika, din ve inanç politika ve uygulamaları, kendi içlerinde ya da karşı eksen doğrultusunda eleştirilerek siyasal muhalefet yapılır.

İşte size bir muhalefet örneği

İmam-hatipler konusunda, 1980’den bu yana yüze yakın yazı yazdım. Yazıların bir bölümü kitaplarımda, bir bölümü de Hürriyet Gazetesi arşivinde bulunuyor. Ama bu süre içinde, bir tek Allah’ın kulu çıkıp imam-hatip okullarının kirli çamaşır torbasını benimle birlikte tersine çevirmedi. Aksine, küreselleşmeci medya dünyasında “zamanın ruhuna uygun davranmadığım” söylendi. Vakit, Akit, Milli Gazete, Yeni Şafak ve Zaman gibi İslamcı dünyanın gazetelerinde imam-hatip ve İslam düşmanı ilan edildim.

Sabırla beklediğim işi, nihayet, Sabahattin Önkibar, “İmam hatipler dini ve milli bütünlüğümüz için tehdittir, çünkü?” (Aydınlık, 07.07.12) başlıklı yazısıyla yaptı ve imam-hatip fesadını 17.maddede özetledi. Kendisini kutluyorum. Sabahattin Önkibar’ın saptadığı 17 fesat maddesini tarihe tanıklık olsun diye olduğu gibi aktarmayı düşünüyordum ama Türkiye İmam Hatipliler Vakfı Genel Başkanı Ecevit Öksüz’ün Sabahattin Önkibar’ı mahkemeye vermeyi düşündüklerini internette (Manşettv Özel) okuyunca bundan vazgeçtim ve Ecevit Öksüz’ün iddialarını irdelemeye karar verdim.

İmam-hatipler Cumhuriyet için tehdittir, çünkü:

1. Sabahattin Önkibar “Bugünkü yapı ve misyonu ile imam-hatip okulları sadece dini değil milli bütünlüğümüz için de açık bir tehlikedir!” diyor ama ben “Cumhuriyet” kavramını tercih ediyorum. İmam-hatipler Cumhuriyet için tehdittir çünkü Öğrenim Birliği Yasası’nın (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) amacının aksine laik okullarda yetişen kuşaklarla ideolojik planda zıtlaşan bir başka kuşak yetiştirmektedir.

2. Öte yandan, anayasal (madde: 174) ve yasal (Tevhid-i Tedrisat) açıdan imam-hatip okulları gayri meşru, yasa dışı okullardır. Bütün sağ ve İslamcı iktidarlar ve 10 yıldır AKP, Türkiye’nin İslamcılaştırılması politikalarını İHL’ler üzerinden yürüttüler ve yürütüyorlar. Bu da imam-hatipleri gündelik siyasetin göbeğine yerleştiriyor. İmam-hatipler, yasal laik liselerin yasadışı antitezidir. Bugünkü konumları ile 430 sayılı ve 03.03.1340 (1924) tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na aykırıdır.

3. Sabahattin Önkibar, imam-hatip kökenlilerin tıpkı Fethullahçılar gibi birbirlerini kayırdıklarını ve gizli bir dinî örgüt dayanışması içinde olduklarını ileri sürmekte ve örnek vermektedir: Bankalar Birliği Başkanı olan Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ın Halk Bankası Genel Müdürlüğü’ne atanması sürecinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Tayyip Erdoğan’a “Efendim Hüseyin Aydın bizim gibi kolejdendir” diye tanıtmış. Demek ki “örgüt” içinde imam-hatip parolası “Kolej, kolejli...” Küçük bir araştırma ile bunun benzeri binlerce örnek verilebilir.

“Okul”dan “örgüt”e dönüşmüş olan imam-hatipler açık ve gizli misyonları ile Cumhuriyet için açık bir tehdit oluşturmaktadır.

Ecevit Öksüz yalan söylüyor, çünkü:

1. Ecevit Öksüz, “İmam-hatip liseleri kimsenin arka bahçesi olamaz!” derken gerçeği söylemiyor. Çünkü, imam-hatiplerin arka bahçeleri olduğunu bizzat Necmettin Erbakan söylemişti. AKP Hükümeti de çıkardığı yasalar ve yönetmelikler, yaptığı atamalar ve kayırmalarla bunu doğrulamakta ve kanıtlamaktadır.

2. Ecevit Öksüz, “İmam-hatip liseleri din öğrenimi yoğunlaştırılmış genel liselerdir” derken de doğruyu söylemiyor. Yasalara göre, genel liselerde, “Patrikhane okulu gibi din öğretimi yapılamaz.. Bu okullar Öğrenim Birliği Yasası’nda yazıldığı gibi sadece “imam ve hatip” yetiştirmek için kurulmuştur. Ancak daha sonra, sağcı hükümetler, bu yasanın arkasından dolanarak, yasal ihlaller yaparak imam-hatiplere yasa dışı ayrıcalıklar tanımışlardır.

3. İmam-hatip öğrencileri din adamı olarak değil ama bir siyasal İslamcı militan olarak yetiştirilmektedirler. Mezunlarının politikaya merakları bu yetiştirilme tarzından kaynaklanmaktadır. İmam-hatip mezunları siyasetçi olarak Milli Selamet, Refah, Fazilet ve Adalet ve Kalkınma partileri bünyesi içinde siyaset yapmışlardır. Bu partilerden, Refah Partisi ile Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından “Laikliğe aykırı eylemleri” yüzünden kapatılmış ve AKP aynı nedenlerden dolayı aynı mahkeme tarafından cezalandırılmıştır.

4. Bu, kapatılan ve cezalandırılan üç parti bünyesinde yüzlerce imam-hatip mezunu milletvekili vardı. Bu da bu okulların laiklik karşıtı “militan” mezunlar verdiğinin kanıtı olmalıdır.

5. CHP’de son 50 yıl içinde kaç tane imam-hatip mezunu siyaset yapmıştır? 10 tane mi, 20 tane mi?

6. Bakalım, son zamanlarda AKP’nin yaptıkları, uygulamaları, imam-hatip okulları lehinde yazı yazmış olan eyyamcı, şerbetçi ve zamanın ruhuna uygun davranan (!) yazıcısı esnafına arpa tanesi kadar da olsa ilham verecek mi?

NOTA BENE:

AKP Milletvekili Recai Berber, Manisa’nın 5 milletvekilinden 4’ünün imam-hatip mezunu olduğunu dünyaya ilan ediyor. (Aydınlık, 17.07.2012) Bu, Türkiye için büyük bir felaketin ve dipsiz bir kaosun habercisidir. Böyle bir şey ancak siyasal mafya düzeninde olabilir. Ey Türkiye, ey CHP gözünü dört aç!