Akşener'in milliyetçiliği
Atatürk Devrimi, milliyetçi şahlanışın doruk noktasıydı. Milliyetçilik ve devrimcilik el ele büyüdü. İttihat ve Terakki’nin mücadelesiyle olgunlaşan ve Cumhuriyet devrimcileriyle ‘öğünme, çalışma, güvenme’ eyleminin itici gücü olan milliyetçilik, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi içinde halkçılıkla, devletçilikle, cumhuriyetçilikle, laiklikle buluştu. Bağımsızlık mücadelesi, emperyalizmin saldırısına uğrayan mazlum ülkelerde, milliyetçiliğin büyüdüğü yataktır.
2. Dünya Savaşı’ndan sonra Soğuk Savaş Dönemi’nde CIA’nın çabalarıyla milliyetçilik devrimcilikten, devrimcilik milliyetçilikten koparıldı. Şimdi, ABD tehditlerinin ağırlaşmasıyla birlikte, birbirini besleyen iki akımın tekrar Tam Bağımsız Türkiye mücadelesinde buluştuğu süreçteyiz. İyi Parti tam bu dönemde ABD karşısında dik duran MHP’yi bölerek siyasi arenaya çıktı.
Bağımsızlığı hedeflemeyen hiçbir kuvvetin milliyetçilik iddiası doğru değildir. Milliyetçilik, ABD ve AB’nin ülkemize yönelik silahlı saldırganlığına, siyasi tehditlerine, ekonomik baskılarına ve kültürel dayatmalarına karşı alınan tavırla ölçülür. Meral Akşener bu cephelerin hangisinde var? Akşener, milli mevzilerin karşısında iç cepheyi zaafa düşürme çabası içinde. Bu yüzden de PKK/HDP ve FETÖ’nün umudu oldu.
Eski Ülkü Ocakları İstanbul İl Başkanı, şu anda Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi olan Levent Temiz’in dediği gibi; “Türk milliyetçiliği emperyalizme karşı savaşarak çelikleşti.”
Milliyetçi devrimciler, Türk milletinin bağımsızlığı tehlikeye girdiği o kritik anda, arkasına, önüne bakmadan, sonunu düşünmeden gerekli olan o tarihi tavrı alır. Karakese köyünde Mehmet Çavuş’un ve İzmir’de Hasan Tahsin’in yaptığı gibi…
Bu satırları İyi Parti yöneticisi Feridun Bahşi’nin, 15 Temmuz gecesi Akşener’in, FETÖ kızmasın diye mesajını değiştirdiği itirafının ardından yazıyoruz.
ABD’nin güdümündeki FETÖ, TBMM’yi bombalarken, Akşener ve İyi Parti yöneticileri 16 Temmuz’da işbirliği hesapları yapmış. Bu kadar ‘milliyetçiler’!