Aldatmaya mecbur musunuz?

Gelişen teknoloji, mesafeleri ortadan kaldırdı, dünyayı küçük bir köy haline getirdi. Herkes her şeyi tek taraflı değil çok taraflı takip edebiliyor. Türkiye’yi ilgilendiren konuları bu ülkenin insanları tek taraflı değil, yabancı basından da takip edip daha objektif bilgilere sahip olabiliyor. Onun için haberleri verirken iktidarın hoşuna gidecek şekilde değil, objektif olarak vermekte fayda var.29 Kasım’da Brüksel’de gerçekleşen Avrupa Birliği- Türkiye zirvesinden sonra Türk basınındaki başlıklar hayli çarpıcıydı.- “Türklerin Avrupa’ya vizesiz girişi Ekim 2016’da başlayacak”- “Aralık ayında bir fasıl açılacak. 2016’nın ilk üç ayında fasıllar ardı ardına açılmaya devam edilecek” - “AB mülteciler için 3 milyar euro verecek”- “Türkiye-AB ilişkileri yeni enerji kazanacak”Bunlara yalan demeye insanın dili varmıyor ama abartılı hatta abartının da ötesinde.Vize konusunda 2013 Aralık ayında imzalanan “Yol Haritası”na göre yapmamız gerekenler değişmemişti. İki yılda ne değişti de şimdi 2016’da Avrupa’ya vizesiz gireceğiz. 2013’ten beri yapmamız istenenlerden hangisini yerine getirdik.Türkiye’den istenenlerin Ekim 2016’ya kadar yerine getirilmesi mümkün olmadığı gibi, “Geri Kabul Anlaşmasının” karşılıklı olarak iki tarafı memnun etmesi durumunda Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girişini sağlayan anlaşma kabul edilecek. Ayrıca AB’ye vizesiz giriş herkes için de geçerli olmayacak. Bu anlaşmadan öğrenciler, öğretmenler, akademisyenler, iş adamları, siyasetçiler, sporcular öncelikli olarak faydalanacak. İki yıl aradan sonra aralık ayında bir fasıl açılacak, gerisi büyüklere masallar. Zira varılan mutabakatın 2016’da yeniden fasılların açılması konusunda üye ülkelerin tutumlarına halel getirmeyeceği söyleniyor. Bu, Kıbrıs Rum Kesimi’nin ve Fransa’nın fasıllara koyduğu ambargoların aynen devam edeceği anlamına geliyor. Kıbrıs Rum Kesimi için olay açık, Kıbrıs sorununun onların istediği gibi çözülmesi...
DOĞUDAN GELENLERE DE MÜLTECİ SIFATI!Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin tampon bölgesi haline getirerek, sığınmacı kampına dönüştürecek 3 milyar euroya gelince... Necip Türk basınının yazdığı gibi AB bize 3 milyar euroyu nakden ve defaten ödeyecek değil. Önce bu para AB’de hazır değil. Ayrıca 29 Kasım mutabakatına göre bu paraya ihtiyaç olup olmayacağı ve sağlanacak desteğin niteliği gelişmeler ışığında gözden geçirilecek. Bunun Türkçesi şu: Bizim dediklerimizi yaparsanız parayı veririz. Örneğin doğunuzdan gelenlere de mülteci sıfatı tanıyacaksınız, ayrıca para değil başka şekillerde de destek veririz, yani desteğin niteliğini biz belirleriz. Bütün bunlar, Batı basınında Türkiye’yi aşağılayan, utanç verici karikatürlere katlanmaya değer miydi?Gerçeğini Türk halkına anlatmadığımız 29 Kasım antlaşması hakkında ve özellikle Türkiye’yi AB’nin “sığınmacı kampı”na dönüştürülmesinden sonra, Batı basınında tam üyelik perspektifinin ortadan kalktığı ve “imtiyazlı ortaklık” modelinin yerleştirilmiş olduğu yer alıyor.Önümüzdeki dönemde, gümrük birliği ve vize rejiminde bazı uyarlamalar yapılarak ve belirli dış politika alanlarında imtiyazlı ortaklık modeli pekiştirilecek.Bu oluşturulacak olan ortaklık modelinin “değerler ortaklığı” değil, “çıkarlar ortaklığı” olacağı tespiti yapılıyor.Bu cumhuriyeti kuranların milletler camiasının onurlu eşit üyesi olarak aydınlık Türkiye yaratmak hedefi yerine, AKP iktidarlarının ülkeyi getirdiği nokta budur.Asılında durumu en doğru özetleyen, “Türkiye ile Katar kader ortağı oldu” başlığını atan Sabah gazetesi olmuş.Batı basınının tespit ettiği bu durumları Türk basınının görmemesi mümkün mü?Bunlar Türkiye’nin karşısındaki sorunlar, durum bu kadar net iken, öğlen vakti saat 12’de AB’ye girdik diye havai fişek atan yardakçıların yaptığı gibi halkı aldatmaya mecbur musunuz?