Alınan önlemlerin amacı ne?

Son günlerde alınan ekonomik önlemlerin çoğu dolaylı faiz yükseltilmesi ve Türkiye ekonomisinin kullanacağı dövizlerin artırılmasına yönelik.
KAMU ALACAKLARINDA YÜKSELEN FAİZ
Devlet kamu alacaklarına aylık yüzde 1.40 gecikme zammı uyguluyordu. Cumhurbaşkanı bunu aylık yüzde 2’ye yükseltti. Yani vergi, sigorta primi gibi kamu alacakları vadesinde ödenmezse yıllık yüzde 24 faiz oranı uygulanacak.
Eğer kamu borçlarının 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre tecil ve taksitlendirmesi istenirse bu borçlar da yıllık yüzde 22 tecil faizi ile ertelenecek.
Bunun anlamı ve mesajı:
1- Vergilerinizi, primlerinizi ve kamu borçlarınızı zamanında ödeyin. Buna alışın. Disiplinli olun.
2- Zor durumda olan işletmeler zaten vergisini ve sigorta primini ödeyemiyor. Vergi yapılandırmalarından yararlanıyor. Ama birkaç taksitte nefesi kesiliyor ve hakkını kaybediyor. Yeni yapılandırmada da böyle olacak. Çoğu firma vergi yapılandırma taksitlerini ödeyemeyecek ve hakkını kaybederek başa dönülecek. Yüksek faizden borcu birikmeye başlayacak.
ÇİFTÇİLERE KOLAYLIK
Çiftçilerin hak ettikleri tarımsal destekleme ödemelerinden işletme ve bakım ücreti veya su kullanım bedeli ile tarımsal sulamada kullanılan elektrik enerji borçları mahsup edilerek kalan bankalar tarafından ödenecek.
Bunun anlamı ve mesajı:
1- Devlet tek hazine hesabının işlevi gereği havuza girecek kamu parası ile havuzdan çıkacak kamu parasının mahsup edilmesi.
2- Çiftçilerin geciken tarımsal desteklerinin ödenerek çiftçilerin bir nebze de olsa rahatlaması.
2019 YILI İSLAMİYETİ ANLAMA YILI!
Ekonomik zorluklardan bunalan halkımızın rahatlaması ve daha kanaatkâr olmasını temin etmek üzere 2019 yılı “Prof. Dr. Fuat Zengin Yılı” olarak ilan edildi.
Bunun anlamı ve mesajı:
1- İslam kültür ve medeniyetinin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve onu yeni nesillere doğru şekilde aktarmak amacıyla yapılacak söz konusu çalışmalara, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca her türlü destek ve katkımım sağlanması amaçlanmaktadır.
2- Bütün bu krizlerin önemli sebebinin İslamiyet’i tam olarak anlayamamak ve uygulayamamak olduğu hususunda ülkemizde yaygın görüş vardır.
- Faizin haram olmasına rağmen faizsiz yaşayamamamız.
- Tutumlu olmak ve aşırı israftan kaçınmak.
- Azla yetinmek. Mütevazı yaşamak.
- Vicdanlı ve vefalı olmak.
İHRACAT BEDELLERİNİN YURDA GETİRİLMESİ
İhracat bedellerinin yurda getirilmesinde eskiye dönüldü. Fiili ihraç tarihinden itibaren en geç 180 gün içinde ihracat bedellerinin yurda getirilmesi ve en az yüzde 80’nin bankaya satılması yani TL’ye çevrilmesi zorunlu oldu.
Bunun anlamı ve mesajı:
1- Devlet diyor ki benim dövize ihtiyacım var. Daha önce ihracat bedellerini istediğin gibi kullan yurt dışında tut, diyordum. Ama şimdi getir ve bankalarda bozdur. Orada burada bırakma.
Yılda yaklaşık 150 milyar dolar ihracatımızın yüzde 30’unun yurt dışında kaldığını kabul edersek; bu 45 milyar dolar eder. Bunu 180 gün içinde getir ve bankalara yüzde 80’ini sat. Bu yolla Türkiye ekonomi havuzuna 34 milyar dolar girecek. Bu da döviz varlığımızın artması demek...
2- Dövizin spekülatif olarak bekletilmesine olanak verilmemiş olacak. İhracatçıların kur gelirleri azalacak.
3- İhracatçılar 180 gün içinde dövizi getirip bozdurdukları için ihracat alacakları daha uzun vadede mali tablolarda gözükmeyecek. Kur gelirleri daha fazla doğmayacak. Bu sefer de kur gelirlerinden vergi alan Maliye’nin vergi geliri azalacak.
4- İhraçatçılar dövizli borçlarının vadesi 180 günden fazla ise açık pozisyonda kalacaklar ve bu da onlar için döviz talebini artıracak ve kur zararı doğacak.
5- İhracatçı mal ihraç ederken 180 günden daha fazla vadede mal satamayacak. Buna göre anlaşmalarını yapacak. Bu da mal satışında zorluklar yaratabilecek.
HER ÖNLEM İKİ SONUÇ VERİYOR
Alınan her önlemin bir yararlı ve bir risk yaratan sonucu var. Alınan tüm önlemleri incelediğimizde önlemlerin günlük acil ve sonuçları derin analiz edilmeden ve büyük resmin içine yerleştirilmeden alındığını görüyoruz.
Aslında önce makro “Ekonomik Krizden Çıkma Temel Çözümler Planı” yapmak gerekiyor. Orta Vadeli Plan çıkacak ya; demeyin. Köklü önlemleri içermeyen hiçbir plan ve program anlık, günlük ve geçici önlem olmaktan kurtulamaz.
Köklü çözüm güven yaratacak üretim yapımızı da değiştirecek bir kalkınma modelini ve planını ilan etmektir.