Alkışlarla...

OKÇULUK Dünya Kupası’nın Paris ayağında Makaralı Yay Kadın Milli Takımımız altın madalya kazandı. Sporcularımıza madalyalarını Dünya Okçuluk Federasyonu başkanı Uğur Erdener verdi. Eski bir kitapçıkta 1984 Los Angeles Olimpiyatları’na giden kafilemizi inceliyorum. Okçuluk ve yelken kafilesi ekip şefi Uğur Erdener’miş. 1983’te Türkiye Okçuluk Federasyonu Başkanı olan Erdener, 40 yıldır okçuluk sporuna hizmet veriyor.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ni eleştirdiğim yazılarımda sesimizi duyuracağım tek kişi Erdener olduğundan bazen adını ansam da 2011’den beri Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi başkanlığı da yapan Erdener’in öncülüğünde Olimpiyat kafilelerimizin başarıları da ortada. 2020 Olimpiyatlarında madalya rekoru kırıyoruz, Akdeniz Oyunları’nın ikinci büyük sporcu kafilesi oluyoruz. Hem okçulukta başarı hem Olimpiyatlarda. Erdener kızlarımıza madalyalarını verirken, bu sefer içten alkışladım Erdener’i!

DİĞER ŞAMPİYONLARA ÖRNEK

Peki ya kızlarımız? Kolay değil Dünya Kupası ayağında kürsünün en üst basamağında olmak. Dünya Kupası’nın ilk ayağında Antalya’da da final oynamıştı Makaralı Yay Kadın Milli Takımımız. Kolay değil makaralı yayda hep kürsüde olmak, küçücük bir hatanın telafisi olmuyor; klasik yay gibi değil. Makaralı yay, Olimpiyatlarda olmasa da Dünya Oyunları’nda bireysel yarış olarak var. Dünya Oyunları öncesi heyecanlanıyorum. Kızlarımız kürsünün en üst basamağında, dimdik esas duruşta İstiklal Marşımızı söylüyor. Öyle elini göğsüne götürüp Amerikan Selamı çakan yok. Örnek oluyor diğer şampiyonlara. İçtenlikle alkışlıyorum Yeşim’i, Songül’ü, Ayşe Bera’yı!

Paris üçüncü ayağa kusursuz ev sahipliği yaptı. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden Château de Vincennes’de okçular atışlarını yaparken hem Paris’in tarihini hissediyordunuz hem de okçuluk sporunun köklü geçmişini. Tarihi bir mekâna tribünler özenle yerleştirilmiş, Parisliler o tribünlerde boş koltuk bırakmamış. Kızlarımız kürsüye çıkarken “Eyvah” dedim; Konya seyircisinin La Marseillaise’i ıslıkladığını hatırladığımda. Parisliler ayakta sessizce dinlediler, sonrasında da alkışladılar ulusal marşımızı. Ben de alkışladım Fransız seyircisini!

İzmir’deki Türkiye-Litvanya maçında da Litvanya Ulusal Marşı ıslıklanmadan dinlenmişti. Mustafa Kemal, önüne serilen Yunan Bayrağı’nı Karşıyaka’da İplikçizade Köşkü’nde kaldırtmıştı. İzmir’de de bu ayıp yaşansa söylenecek söz kalmayacaktı. Her milli maçta her rakibin ulusal marşını ıslıklayarak mı Olimpiyat düzenleyeceğiz? Rakip Fransa, İzlanda ya da Faroe Adaları olsun fark etmiyor; Ulusal Marşı’nı ıslıklamak için karşımızda rakip olsun yeter! Taraftarlığı ulusal marş ıslıklamak sananlar, yeter!

TÜRKİYE ALKIŞLANDI FRANSA ISLIKLANDI

Akdeniz Oyunları Açılış Töreni’nde Cezayirliler Türkiye kafilesi geçerken alkışladılar, ama Fransa kafilesini ıslıklarla protesto ettiler! Cezayirliler spordaki rakibini ıslıklamıyordu. Oyunlarda Türkiye de Fransa da Cezayir’e rakip. Oran’a hükmetmiş iki ülkenin kafilesinin biri alkışlandı diğeri ıslıklandı. Bir stat dolusu Cezayirlinin bu tepkisi mükemmel bir tarih dersiydi. 8 Mayıs 1945’te 45 bin Cezayirliyi katleden ve katliamın önünde poz veren Fransa alkışlarla karşılanmayacaktı, elbette. Her fırsatta emperyalist yalanlarıyla ülkemize saldıran batı medeniyetine kimin katliamcı olduğunu hatırlattı, Cezayir seyircisi. Kafilemizi alkışladığı aynı coşkuyla alkışladım ben de Cezayirlileri!

Organizasyon Komitesi, oyunlardaki her branş için birer teknik el kitabı hazırlamış. Geçen hafta, tüm branşların el kitaplarını inceleyip hangi branşta kaç madalya sayısı olduğunu yazmıştım. Tüm bu kitapçıkları TMOK’nin internet sitesinde bulabilirsiniz. Oyunlar başladı, karşılaşma programına baktım. Bir sürü eksiklik var. Halterde kadınlarda 81 ve +81 kilogram mücadeleleri uçmuş, erkeklerde 5 sıklet varken kadınlar 3 sıklete düşmüş. Grekoromen güreşte 97 kilo mücadelesi uçan diğer sıklet; kadınlar ve erkeklerde serbest mücadelesi 6’şar sıklette düzenlenirken, grekoromen 5 sıklette kalmış. Boksta erkeklerde sıkletler 10’dan 9’a kadınlarda 7’den 5’e düşmüş. Kendi hazırladığı kitapçığa uymayan bir organizasyon komitesi.

BİR ALKIŞ DA TRT'NİN ÇABASINA... 

TMOK internet sitesinde Akdeniz Oyunları Kafilemizi de bulabilirsiniz. Geç de olsa, sporcu kafilemiz yayınlandı. Derli toplu bir sporcu listesi bulduğuma çok sevindim, karatecilerimizin judo başlığı altında yazılmasını umursamadım bile.

Oyunları TRT’nin spor kanallarında izliyoruz. 4 sene önceki Taragona’da düzenlenen oyunlarda bir mücadelenin bile yayınlanmadığını hatırladığımda TRT’nin milli mücadeleleri yayınlama çabasını da alkışlıyorum. Oyunları aktaran spikerlerin tüm Kıbrıs’ı kendi toprağı sanan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi sporcuları için “Kıbrıs’ı temsil ediyor” ifadesini kesinlikle kullanmaması gerekir.

Akdeniz Oyunları’nda ilk altınımızı Eray Şamdan ile kazandık. Eray, zarif ama kararlı şekilde kürsünün en üst basamağında örnek bir esas duruşla İstiklal Marşı’nı söyledi. Hepimizi gururlandırdı. Atletizmde 35, yüzmede 32, güreşte 17, halterde 16, judo, cimnastik ve boksta 14, boccede 12, atıcılıkta 11, karatede 10, tekvandoda 8, eskrimde 6, okçulukta 5, yelken, masa tenisi, tenis ve badmintonda 4, binicilik, bisiklet, hentbol, voleybol ve 3x3 basketbolda 2, futbol ve su topunda 1 altın için mücadele ediyoruz. Her gün Eray gibi alkışlayacağımız sporcularımız olacak. Akdeniz Oyunları’nda Türk sporundaki gelişmeyi alkışlayacağız!