Alman topraklarında savaş mı körükleniyor?

‘Nazi ideolojisi’ 79 yıl aradan sonra askeri üniformasıyla tekrar Avrupa’da. Bu kez ABD’nin onayıyla AB ülkeleri ve İngiltere tarafından ‘dolaylı’ silahlandırılıyor ve Azov Tugayı adıyla Ukrayna’da Rusya’ya karşı savaştırılıyor.

Bu bağlamda 15.07.2024 tarihli günlük ‘Junge Welt’ gazetesi, dikkat çekici bir ayrıntı paylaştı. Konu şöyle; geçtiğimiz temmuz ayında Azov’a bağlı 3. Saldırı Tugayı’nda savaşan bazı askerler, ‘Avrupa turnesine’ çıktılar. Saflarına insan kazanma amacıyla, sahnelerde propaganda yapmayı planlayan Azov askerleri Varşova, Prag, Rotterdam, Brüksel ve Berlin’de boy gösterecekti.Yoğun kamuoyu baskılarından dolayı, Berlin’deki etkinlik iptal edilmişti. Cepheye dışardan eleman kazanmanın yanında, Azov için Almanya’da maddi kampanya desteği de yürütülüyor. Bu faaliyetleri Magdeburg’da izi tespit edilen ‘Centuria’ adlı organizasyon sürdürüyor. Böylesi gelişmeler bir daha gösteriyor ki, Almanya bir ayağıyla savaş entrikalarına bulaşmış.

SİRENLER ÇALIYOR

‘Savaş’ sirenleri de artık ülkenin her yerinde duyulmaya başladı. 12 Eylül 2024 günü saat 11’de iki dakika boyunca, bütün Almanya’da sirenler çaldı ve cep telefonları kendiliğinden alarm verdi. Yüksek sesli alarmla birlikte akıllı telefonlara düşen mesaj, Federal Sivil Koruma ve Afet Yardımı dairesi BBK’dan gönderildi. Devamında ‘uyarı’ olduğu ve test amacıyla yapıldığı bildirildi. BBK’dan yapılan açıklamaya göre, Kovid-19 pandemisi gibi büyük çaplı olaylardan ders alınmış ve toplumun anında uyarılması gerekiyormuş. Ayrıca ülke genelinde ne kadar insana mesajın ulaştığı da denenmiş oluyor. BBK önleyici faaliyet amacıyla Almanya genelinde bu gibi sirenleri, belli aralıklarla test ederek güncelliyor. Bavyera’da 2002-2003 yıllarında sel, sıcaklık ve kuraklık felaketleri sonucunda, 200 milyon avro zarar oluşmuştu. Akabinde 2004 yılında BBK’nın kuruluşu gerçekleşti. BBK’ya bugün 1,7 milyon gönüllü, yardımda bulunuyor. Kurumun yayınladığı bir broşürde, olası acil durumlarda 10 günlük erzak kolisi nasıl hazırlanır, bilgisine yer veriliyor.
Demek ki sirenlerin artık sivilleri koruma kapsamında ve doğal afetlerden dolayı değil, ‘savaş’ tehlikesi için de çalabileceği bir döneme giriliyor. Somut gelişmeler maalesef bu yönde.

İKİ KÜRESEL TEHDİT

Örneğin kuzey-doğu Almanya bölgesinde Baltık Denizi üzerinde yaz boyunca, Alman askeri jetlerin uçtuğu fark edildi. Bölge sakinleri özellikle yaşlı insanlar, “bu uçuşlar devriye amacıyla ve sadece bir tehlike fark edildiğinde yapılır” diyorlar ve savaş sirenlerinin en son 1990’da çaldığını aktarıyorlar.
Peki sirenler ve devriye uçuşları, bu dönemde ne anlama geliyor ve dünyada bugün en çok konuşulan kelime nedir?

İnternette Google’nin ‘Ngram Viewer’ sayfasında yapay zekaya sorabiliriz. ‘Ngram’ dünyada en çok kullanılan kelime arşivi biriktiren veri merkezidir. 15.yüzyıldan bu yana hangi sözcük, hangi dilde ve hangi yıllarda ne kadar çok kullanılmış, çizelge şeklinde görülebilir. Örneğin Almanca ‘Krieg’ (savaş) yazıldığında, ilginç sonuç çıkıyor. Savaş sözcüğü en çok 2000 yılından sonra zirve yapıyor, kıyasla 1914 ve 1939’den daha yüksek. Savaş terminolojisini sadece tarihçiler, gazeteciler veya ekonomistler değil, artık iktidarlar da telaffuz etmeye başladılar.

Dünyanın gidişatıyla ilgili bazı devlet yöneticileri de dahil, büyük savaş veya ‘3. Dünya Savaşı’ndan söz ediyorlar. Son olarak ‘Evrensel Dijital Kompleksin’ aktörlerinden Bill Gates, dikkat çekici iki küresel tehdide işaret etti. Biri Dünya Savaşı diğeri 25 yıl içerisinde yeni bir pandemi.

BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA

Peki olası büyük savaş hangi coğrafyada ve kimler arasında patlak verebilir? Dünyadaki baş çelişmeye bakıldığında, bu savaş ancak inişte ve yükselişte olan güçler arasında çıkabilir. Önceki dünya savaşları Avrupa’da patlak vermişti. Günümüz Avrupa kıtasında yaşanan olaylar, burada ‘sistemin’ baş aşağıya gittiğini gösteriyor. Önce patlak veren bölgesel Rusya-Ukrayna savaşında, ‘desteklenen tarafa’ olağanüstü para akışı ve silah tedariği sağlandı. Sonra Kuzey Akım boru hatları sabote edilerek, AB’nin Rusya’dan temin ettiği enerji kaynağı kesildi. Ardından hammadde temininde uzun teslim süreleri ve sanayide kıtlık meydana geldi. Şimdi Almanya örneğinde olduğu gibi, yüksek maliyetler ve bazı faktörler en büyük şirketleri iflas ettiriyor. Bazıları önlemini alarak Almanya’yı terk etti ve üretimini başka ülkelerde yeniden başlattı. Nihayet hayatın her alanında pahalılık ve alım gücünün düşmesi, toplumu her yönüyle etkiliyor. Sonuç itibariyle Almanya ABD derin devletinin baskısıyla, Ukrayna-Rusya savaşında ‘taraf’ olmak zorunda kaldı ve bir ayağı savaş bölgesine çekildi. Böylece Almanya savunma bütçesini artırıyor, zorunlu askerliği gündeme getiriyor ve Schengen’i ‘delerek’ sınırlarını ‘göçlere’ karşı korumaya hazırlanıyor. Diğer yandan askeri kaynaklar, ‘Almanya 5 yıl içerisinde savaşa hazır olamaz’ açıklamasını yapıyorlar. Bunun yanında ülke içerisinde silahlı şiddet ve bireysel terör eylemleri artış gösteriyor. Dolayısıyla içerde ve dışarda gerilim tırmanıyor ve vatandaşlar belirsizlik ortamına sürükleniyor. Bardağı taşıran ise ABD’nin Alman topraklarında, uzun menzilli silah sistemini yerleştirmek istemesidir.

Kamuoyu yoklamalarına göre batı Almanya’da %55 ve doğu Almanya’da %74 bu silah sistemine ve savaşa karşı. Başbakan Olaf Scholz’da en azında Taurus füzelerinin Ukrayna’ya tedariğini onaylamıyor ve bu günlerde Rusya’nın dahil olacağı ‘barış’ konferansı çağrısında bulunuyor. Başbakan Scholz “barış konferansının doğru zamanı şimdi geldi ve Rusya’nın da katılması gerektiği konusunda, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’le mutabık olduklarını” açıkladı.

ALMANYA’DA ABD UZUN MENZİLLİ SİLAHLARI

En açık savaş karşıtı siyasi tavrı ise, Sahra Wagenknecht’in partisi alıyor. BSW partisi (Birlik Sahra Wagenknecht) geçtiğimiz günlerde, Alman Federal Meclisi’ne bir gensoru yöneltti. Konu, 10 Temmuz 2024 NATO Zirvesi’nin gündeminde olmamasına rağmen, ABD ve Federal Almanya hükümetleri, 2026’dan itibaren Alman topraklarında uzun menzilli silah sistemlerinin konuşlandırılmasını ‘kararlaştırmış’ olmalarıdır. Söz konusu sistemler; uzun menzilli ateş silahı LRF’yi, SM6 tipinden roketleri, Tomahawk seyir füzelerini ve hipersonik gibi silahları içeriyor. Almanya’da bulunan ABD askeri üslerine konuşlandırılması öngörülen uzun menzilli silah sistemleri, savunma veya caydırma değil tamamen saldırı özelliğine sahiptir. BSW’nin itirazı sadece silahlara yönelik değil, alınan ‘kararın’ daha önce Alman Federal Meclisi ve kamuoyunda hiç tartışılmadan uygulanmak istenmesidir. Bu durumda Almanya’nın ve Alman toplumunun güvenliği yüksek risk altına girebilir ve ülke toprakları savaş sahnesine dönüşebilir. Alman askeri uzmanlarından farklı görüşler var. Örneğin Almanya’daki ABD üslerindeki uzun menzilli saldırı silahları, Rusya tarafından tehdit gibi algılanabilir ve Rusya nükleer silahlarla karşı konuşlandırmaya hazırlanabilir, deniliyor. Nihayet BSW partisi gensoruyla Alman Federal Meclisi’ni ve hükümeti göreve çağırarak bu girişimi önlemeyi amaçlıyor. Hedef 6 ay içerisinde veya 2025 genel seçimiyle birlikte, Almanya’da ABD uzun menzilli silahların konuşlandırılmasıyla ilgili, halk oylamasına giderek süreci durdurmaktır.

SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞINA ‘DUR’ DE

Sonuç itibariyle; Almanya, Alman ekonomisi ve halkı, olası savaşı nasıl önleyebilir? Doğu Almanya’da olduğu gibi, savaş çığırtkanlığı yapan en başta hükümet partilerine ve benzer siyasetlere ülke genelinde dur denilmeli.

Almanya 2025 genel seçiminde kararını vermeli ve dünyadaki yerini almalı. Barışın teminat altına alınabileceği birlik modelinde yer alması Almanya’nın çıkarına olacaktır.

Bazı Avrupa ülkelerinin bugünden harekete geçeceklerini öngörebiliriz, çünkü Schengen’i ‘delip’ geçen Almanya, AB’nin ‘dağılabileceğinin’ habercisi olabilir.

Batı dünyasındaki ‘savaş çığırtkanlığından’ ve çöküşten kurtulmak isteyen devletler, bugünden barış ve güvenliği ilke edinen BRICS gibi yeni dünyanın yükselişinin farkındalar. Önümüzdeki dönemde AB’den ayrılacak ve BRICS’e katılacak ilk Avrupa ülkesini gördüğümüzde şaşırmamak lazım.