Almanya’yı bölen fay hattı
1990’dan önce sosyalist Almanya’ya doğu, liberal Almanya’ya batı deniliyordu. Bu kavramlar sadece coğrafi tanımlamayla sınırlı değildi, ideolojik önem taşıyordu.
İki Almanya birleştiğinde dönemin başbakanı Helmut Kohl, ‘Marx gitti İsa geldi’ demişti. Ancak doğu ve batı ayrımı sona ermedi. Aradan on yıllar geçmesine rağmen, ‘doğu ve batı’ Almanya söylemi ve ‘ayrımı’, gerek hükümetler gerekse toplum ve medya tarafından hala kullanılıyor.
HÜKÜMET SINIFTA KALDI
2021’e kadar toplumun %90’nından doğu Almanya’nın kalkınmasını da kapsayan, ‘birlik ve dayanışma vergisi’ (Solibeitrag) kesiliyordu. Ancak son 30 yılın muhasebesi yapıldığında, bu kalkınmanın her iki bölgede aynı hızla olmadığını gösteriyor. Örneğin konut yapımında hükümetler ‘sınıfta kaldı’ denilebilir, çünkü her yıl 400 bin yeni konuta ihtiyaç var. Yeni konut yapımı doğuda yavaş ilerliyor. Bunun yanısıra ‘boş’ bekleyen daireler veya evler de var, ancak boş olmaların nedeni fahiş fiyatlar ve alım gücünün zayıflığından kaynaklanıyor. 9 Haziran AB-Parlamento seçimleri, Almanya’nın doğusu ile batısı arasında, adeta siyasi bir fay hattını tetikledi. Fay hattının iki tarafında, siyaset dışında diğer alanlarda irdelenmeli. Geçtiğimiz günlerde İG-Metal sendikasının toplantısında da bu somut duruma dikkat çekildi. Bulunduğumuz toplantıda sendika yetkilisi birkaç örnekle, doğu ve batı arasındaki farklılıkları ve eşitsizliği sıraladı.
İşsizlik oranı, ücret politikası, siyasi partiler, alım gücü ve göçmenlerin oranı karşılaştırıldı. Biz buradan yola çıkarak bütünlük içerisinde, doğu ile batı arasındaki sosyoekonomik genel durumu daha ayrıntılı ele alabiliriz.
Bir görsel tabloda doğu ile batı Almanya listesi oluşturulduğunda, önemli farklıkların neler olduğu şöyle sıralanabilir:
Bu tablonun analizini yapmaya çalıştığımızda, şöyle sonuçlar çıkarabiliriz; batı ile doğu kavramı ve coğrafik konumları bir yana bırakılırsa, hayatın her alanında ‘farklılıklar’ öne çıkıyor.
MİLLİYETÇİLİK DE ABD KARŞITLIĞI DA YÜKSELİYOR
Almanya’nın doğusunda AfD ve BSW partileri neden yükselişte? sorusuna, çeşitli çevrelerden görüşler var. Doğu’nun geçmişinden kaynaklanan ‘diktatörlük’ gerçekliği, ‘burada ya aşırı sağcı ya da aşırı solcu politikaları yükseltiyor’ diyen analizciler, orta siyasetin yani sistem partilerinin toplum üzerinde etkisinin olmadığına dikkat çekiyorlar.
Sosyal ve ekonomik eşitsizlik, kontrolsüz mülteci göçü, ayrıca eğitimdeki eşitsizlik ve sınıf farklılıklarını dillendiren ve çözümler öneren BSW partisinin oyları, doğuda yükseliyor. Insa anket şirketinin Temmuz 2024 verilerine göre, BSW Almanya genelinde %10’a yaklaşmış.
Toplum bilimcilerine göre, geleceğin belirsizliği ve ‘sistemin’ çöküşü, insanlarda korkuyu artırıyor. Dolaysıyla gelecekten korkan, geçmişe yani köklerine sarılmaya başlıyor. Bu durumda doğuda milliyetçilik tutunacak bir dal gibi filizleniyor. AfD partisine yönelişin bir boyutu budur. Parti doğuda birinci ve son İnsa anketinin verilerine göre, batıda ikinciliğe yükselmiş. Milliyetçiliğin yükselişiyle birlikte, ABD karşıtlığı da yükseliyor ancak ırkçı gruplar bu ortamda da varlığını sürdürebiliyorlar.
ABD DERİN DEVLETİ VE ASKERİ ÜSLERİ 75 YILDIR BURADA
İlginç olan, göçmenlerin oranla az olduğu doğuda, yabancı karşıtlığı daha yüksek. Batı Almanya’ya 1960’larda işçi göçü başladığında, doğu Almanya’ya bu dalgadan katılım olmadı.
Sanayileşmiş batıda eski nesil göçmenler, zamanla ortak değerler bakımından Almanlarla kaynaştılar. Doğu Almanya ise sonraki dönemde bazı Sosyalist ülkelerle işgücü anlaşması yapmıştı.
Küresel tekellerin 1990’dan itibaren doğu Almanya’nın servetine el koymaları, işsizlik ortamına neden oldu ve yabancılar ‘sebep’ gösterilerek, ırkçılığa zemin hazırlandı. Çoğunluğun egemenliği azınlığın onuruna karşı kullanıldı ve hala kullanılıyor. Diğer yandan savaş çığırtkanlığı ve bunu yönlendiren siyasetin batıda daha yüksek olmasının dayanağı, 75 yıldır ABD derin devletinin ve askeri üslerin burada etkili olmasıdır. Gelelim işsizliğe ve istihdama. Stratejik üretim tesislerinin tümü ve sektör yöneticilerin genelde batıdan olması, doğuda işsizliğin daha yüksek ve ücretlerin daha düşük sonuçlanmasının bir göstergesidir.
DOĞU ALMANYA ‘ALMAN’ KALMIŞ
Eğitim kalitesinin doğuda düşük olduğu, son yıllarda açıkça ortaya çıkıyor. Okullardaki öğretmen açığının ve bazı derslerin boş geçmesi, genelde doğu bölgesinde yaşanıyor. Kültür bakıımda da farklılıklar var. Batıda Katolik Hıristiyanlık büyük oranda kimlikle eş değerdeyken, doğuda Alman kimliği en başta yer alır ve Protestanlık günlük hayatta fazla referans alınmaz. Özel mülkiyet ve ‘meta fetişizmi’ batıda önemli bir ‘değer’ gibi korunurken, doğuda hala küçümsenmeyecek oranda ‘kollektif’ mirasın varlığı devam ediyor.
Hannover bölgesinden kuzeye ve doğuya doğru, Almanca dili yazıya göre konuşulur. Felsefecilere göre, batı Almanya’da batı kültürünün etkisiyle yetişen ile doğu Almanya’daki nesiller karşılaştırıldığında, doğu Almanya ‘Alman’ kalmış.
DOĞU VE BATININ ARASINDAKİ FAY HATTI
Alman kalan doğu Almanya bölgesine yatırımlar geç ulaşmış. Örneğin internet altyapısı batıda büyük oranda tamamlanmasına rağmen, doğuda kalite bakımında aynı seviyede değildir. Fiberoptik hatlarının hala eksik olduğu ve çalışmaların devam ettiği doğu bölgeleri var.
Devlet dairelerindeki bürokratik süreçlerde de fark var. Örneğin Doğu’da bazı şehirlerde araç kayıt işlemlerine, onayı süreci toplamda 3 haftayı bulabiliyor. Şehir mimarileri ve kira ücretleri de göze çarpıyor. Doğudaki şehirlerde eski ‘DDR’ konutları hala ‘ödenebilecek’ miktardayken, özel şirketlerin ‘modern yapıları’ batıdaki gibi asgari ücreti geçti.