Alnı Çobanyıldızlılar

Nereden giriyor bu gökyüzü içeriye,

Bu yıldız ummanı, bunca mavisiyle?

Gecenin en karanlık geçidinde,

Nasıl oluyor da doluyor bu aydınlık evimize?

Evinize hoş geldiniz, kardeşlerim.

*

Peki, bu dağ, bu ala dağ nasıl sığıyor içimize,

Bu ceylanlı, karacalı, başı dumanlı dağ?

Nasıl giriyor bu orman evimize,

Atmacası, kekliği, sarıçiğdem çiçeğiyle?

Evinize hoşgeldiniz, kardeşlerim.

*

Nereden giriyor bu türkü içeriye,

Bu ayvalı narlı, Tahirli Zühreli türkü?

Nasıl da çabucak, nasıl da işleyip yüreğimize,

Nereden giriyor bu sevda canevimize?

Canevinize hoş geldiniz, kardeşlerim.

*

Karakış fırtınası sarmış dört yanı,

Peki, nasıl çiçek açıyor bu badem ağaçları?

Bunca kalleşlik, bunca ihanet almış yürümüşken,

Nasıl giriyor bu deniz eşiğimizden içeri,

Bu çakıllı balıklı, bu umut denizi?

*

Oğullar kızlar kavuşuyor, ateş parçası,

Savaşan insanın iyi yürekli, yurt güzelleri.

Bakın, nasıl da gülümsüyor Sümer Kraliçesi.

Elindeki ışığı görüyor musunuz?

Ellerinden öpüyoruz, selamına duruyoruz.

*

Engin yazıda, dar koyakta yer tutmuş,

Yazıyor Oktay, doksan yıldır durmadan.

Gökova kağıt olmuş, Menderes nehri kalem,

Ekmekler bozuluyor, esir düşüyor insan…

Peki, nasıl giriyor bu dokuz âlem kapıdan?

*

Canlar canını bulan, canını yağma veren,

Balbal taşı gibi Akdeniz’i bekleyen,

Gökyüzünü tuval yapmış, yeryüzü palet,

Kurtarıyor sürek avından sürmelileri Fikret.

Peki, bu sen yeli, nasıl esiyor benden içeri?

*

Bize bilgelik, gençlik getirenler,

Sizi bekliyorduk nicedir, gözümüz yollarda.

Buyurun, bir çay için, işin başına geçin…

Parti parti dağılmayan, birleşerek çoğalanlar,

Evinize hoş geldiniz, alnı Çobanyıldızlılar.