Altemur Kılıç

“Ergenekon Çetesi” meğer ne kadar güçlüymüş... Katolik kilisesinden ve cemaat çetelerinden de fazla! Meğer tarihin, hatta uzak tarihin derinliklerinde de Ergenekon Örgütü varmış. “İttihat ve Terakki”, “Halaskarını Zabitan” hatta “Kuvay-ı Milliye, Müdafaa-ı Hukuk” hatta ve hatta Topal Osman, hep Ergenekon’a bağlı! Utanmasalar Mustafa Kemal’in 1 Numara, İsmet Paşa’nın da 2 numara olduğunu söyleyecekler!.. Neredeyse şehitleri de PKK değil “Ergenekon” öldürdü diyecekler!” (Ergenekon’un “fendi”, Yeniçağ, 28 Nisan 2010)

“Dünya tarihinde, çok “yüz yılların davaları” var. “Engizisyon Mahkemeleri”, “Jan Dark Davası”, “Galileo’nun yargılanması” ve bizde de “Yassıada Mahkemesi”! Ve şimdi de çoğunluğunu general, amiral ve albayların oluşturduğu, 196 sanıklı “Balyoz-Darbe Davası”!.. Bu dava sürecinde yorum yapmak davayı etkilemek, suçtur. Fakat “fahri savcıların”, medyadaki “gönüllü savcıların”, delil icat edilmesine yardımcı olanların, dava hakkında ahkâm kesmekte dokunulmazlıkları var.” (Yüzyılımızın davaları, Yeniçağ, 17 Aralık 2010)

Atatürk’ün yaveri ve silah arkadaşı Kılıç Ali’nin oğlu, duayen gazeteci Altemur Kılıç, Ergenekon kumpaslarının Türkiye’yi kasıp kavurduğu günlerde böyle yazıyordu.

“Irkçılığı en büyük tehlike olarak görürüm. Kaldı ki ben ırkçı değilim. Ben nasıl ırkçı olabilirim; benim ana tarafım Özbek, babamın babası Rodos’tan gelmiş. Anamın büyük babası Gürcü. Bir tarafım Çerkez. Dört kanaldan kökenim var. Beni neremden böleceksiniz? Ben Türk milliyetçisiyim” diyen Altemur Kılıç, göğsünde babasının İstiklal Madalyası’nı taşıyarak 92 yaşında yaşamını yitirdi. Toprağı bol olsun.

Türkiye’nin kararlılığı

Türk Hava Kuvvetleri’nin YPG’yi Suriye’de vurması, büyük bir terörist grubunu etkisiz hale getirmenin ötesinde siyasi bir anlam taşıyor... Türkiye açısından El Bab’ın kontrol altına alınması stratejik önemdedir. Güney koridorunu kesmiş olması Ankara’ya rahat nefes aldıracaktır. (Fikret Bila, 21 Ekim 2016)

Kısmi FETÖ affı”

Saray ve Başbakanlık kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre; şu anda kısmi diyebileceğim bir “FETÖ affı” gizli gündeme girdi. R. Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli arasında ön mutabakat da sağlandı. (Ahmet Takan, 21 Ekim 2016)

Devlet Bahçeli’nin heykeli

Devlet Bahçeli muhalefet yapmıyor, muhalefetçilik oynayıp kendi tabanı başta olmak üzere tkoplumu kandırmaya çalışıyor. Ben AKP’nin yerinde olsam onu Başbakan Yardımcısı yaparım, partinin önüne de onun bir heykelini dikerim. (Emin Çölaşan, 21 Ekim 2016)

Solcuların başına gelen bizim de başımıza geldi

Peki neden yabancılaşıyoruz? Dava arkadaşları neden birbirini satıyor, ihanet ediyor? Bir zamanlar solcuların başına gelenler aslında şimdi bizim başımıza geliyor. Onlar da iktidarla, parayla, ticaretle, makamla tanışınca dağılmıştı. Hatırlayınız, müteahhit partisine döndü diye CHP’yi, sol ideolojiyi ticarete dökenleri, bürokrasi ve akademide ideolojik torpil yapanları eleştirirdik. (Ali Nur Kutlu, 21 Ekim 2016)

Pişman solcu tarifi

Soğuk savaş döneminde “Anti-Amerikancı” söylemle ortaya çıkan neredeyse bütün etkili sol örgütler aslında NATO ürünü veya CIA güdümlüydü... Türkiye’deki solculuk, Batı’nın İslam’a ve geleneksel yapıya karşı kullandığı etkili silahlardan biri olageldi. (Kurtuluş Tayiz, 21 Ekim 2016)

FETÖ ve Kemalizm

Bu ülkede din ile Kemalizm’in arası oldukça kötü olmuştur. Türkiye’nin Tek Partili yıllarında tarikat ve cemaatler yasaklanmış ve yer altına inmek zorunda kalmıştır. FETÖ üzerinden Kemalizm’in kendini temize çıkarma kurnazlığı yapması, yeni FETÖ’lerin doğmasına neden olur. (Ramazan Akkır, 21 Ekim 2016)

Kemalizm’e faşist diyen zibidi

Faşizm, ilk olarak İtalya ve Türkiye’de ortaya çıkmış otoriter devlet üzerine kurulu radikal milliyetçi siyasi ideolojiye verilen isimdir. İtalya’da Benito Mussolini Türkiye’de ise M. Kamal önderliğinde ortaya çıkmıştır... Bu sembol dahi (Altı Ok) Türkiye’nin faşizme olan katkısını ortaya koymakta, inkar edilemez bir delil olmaktadır. ( Vehbi Kara, 21 Ekim 2016)

Futbol aklı”

Fenerbahçe’de her sıkıntıda öfkeli açıklamalarla rakipleri, federasyonu, hakemleri, medyayı suçlama, sanal düşmanlar yaratma alışkanlığı artık inandırıcılığını kaybetti. Her fırsatta hoca değişikliğinin işe yaramadığı çok açık ortaya çıktı. Fenerbahçe’nin artık kaçınılmaz biçimde yeni bir “futbol aklına” ihtiyaç var. (Şansal Büyüka, 21 Ekim 2016)