Altılı Masa’da milli devletin adı yok

Altılı Masa ortaklarının 30 Ocak’ta açıkladıkları programı Aydınlık dün manşetinden özetledi. Biz özel olarak dış politika başlığı üzerinde duracağız. Bir Hükümet’in dış politikası, kaçınılmaz olarak iç politikadaki hedeflerinin bütünleyenidir. Daha açık bir ifadeyle, Altılı Masa ortaklarının dünyadaki cepheleşmede tuttukları saf, “demokrasi, özgürlükler” mugalatasının arkasına gizledikleri sistemi ortaya koyar ve benimsedikleri ana programın sonucudur.

‘YOK’LAR

Öncelikle şunu saptayalım: Ortak Politikalar Mutabakat Metni adlı belgede bir önem ve öncelikler sıralaması yok. Dahası, esas olarak Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından öncelikli tehditlerle ilgili bir belirleme yapılmadığı görülüyor. Belge incelendiğinde şunlar görülmektedir:

1. PKK ve bölücü terörün adı geçmiyor.

2. FETÖ üç yerde geçiyor. Ama o da “darbe girişimi sonrasındaki mağduriyetlerin çözümü” çerçevesinde.

3. Suriye’nin kuzeyinde terör devleti yok.

4. Türkiye’nin hak ve menfaatlerine sahip çıkma kararlılığı ve Mavi Vatan yok.

5. İki devletli çözüm ve KKTC’nin tanıtılması yok.

6. Komşu ülkelerle stratejik düzlemde bölgesel ortaklık yok.

7. Çok kutuplululaşan dünyada Türkiye’nin yeri konusunda tek bir satır yok.

‘VAR’LAR

Peki bunların karşısında neler var? Şöyle:

1. NATO’ya, AB’ye ve Atlantik sistemine tam bağımlılık var.

2. İç hukukun AB’ye devri var.

3. Doğu Akdeniz ve Ege’de “çok taraflı diplomasi” var.

4. “Doğu Akdeniz gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması” denilerek ABD önderliğinde İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs cephesinin Türkiye’nin haklarını gasp etmesine örtülü destek var.

5. ABD ile müttefikliğe bağlılık var.

6. F-35 projesine dönme vaadiyle S-400’den vazgeçme taahhüdü ve ABD’ye biat var.

7. Rusya ile “dengeleme” adı altında ilişkileri soğutma var.

Bunlara ek olarak,“Şanghay İşbirliği Örgütü, ASEAN gibi örgütlerle ilişkilerimizi gerçekçi ve sürdürülebilir bir zeminde değerlendireceğiz” deniyor. Diyalog Ortağı olduğumuz ŞİÖ’ye tam üyelik hedefi böylece “gerçekçi olmayan” şeklinde ya da Altılı Masa yetkililerinin başka yerlerde çokça ifade ettikleri biçimde “maceracı” olarak nitelenmiş oluyor.

TAM BAĞIMLILIK PROGRAMI

Toplam olarak bakılığında bu belgenin, gelişen dünya ülkelerinin benimsemekte olduğu genel eğilimin aksi istikamette bir programı savunduğu görülüyor. Neyi kastediyoruz? Dünyada çok kutupluluğun ilerlemesine koşut olarak, Atlantik’ten Asya’ya doğru bir güç kaymasının gerçekleştiği, bunu destekleyen veya karşı çıkan herkesin ortak saptaması. Gelişen dünyada, milli devletlerin karşılıklı olarak güçlü yanlarını değerlendirerek, eşitlik, ortak yarar ve paylaşarak gelişme temelinde işbirliği kurmak, ana eğilim haline gelmiştir. Atlantik cephesinin hedefinde yer alan ülkeler, sorunlarını kendi aralarında çözme konusunda başarı gösterdikleri oranda, milli devletlerini koruyabilmekte ve güçlendirebilmektedir.

ABD’nin önderliğindeki Atlantik cephesi, gelişen dünyadaki bu cereyana karşı kargaşalık, savaş, darbe, rejim değişikliği dahil her türlü yönetemi içeren bir stratejiyi uygulamaktadır. Altılı Masa’nın ekonomide ve dış politikada ilan ettiği program, Atlantik’in bu stratejisine uygun olarak, milli devleti savunmaya karşı ve siyasal/ekonomik bağımsızlık yerine tam bağımlılığı hedefleyen bir programdır.