Altın Portakal’daki Filistin

Bu yıl yeni bir genel direktör (Deniz Yavuz) ve yeni bir ekiple 61. yılını kutlayan, ülkemizin en köklü ve uzun soluklu yerli sinema platformu olan Antalya Altın Portakal Film Festivali, geçen yılki sansür karmaşasını ve iptal şokunu üzerinden atmış biçimde yoluna devam ediyor.

Ulusal yarışma kategorisinde seyirci karşısına çıkan 12 filmi seçen üç kişilik ön jüride yer aldığım ve festivalde ödül yarışına çıkan eserlerle ilgili bir şeyler yazmam pek uygun olmayacağı için ben de uluslararası yarışma kategorisindeki yabancı filmlere ağırlık verdim öncelikle.

Şili’den, Norveç’ten, Fransa’dan, İrlanda’dan, İtalya’dan, Danimarka’dan gelen çok sayıda iyi film seyrettiğimi söyleyebilirim. Altın Portakal’ın uluslararası seçkisinde dikkat çeken boyut ise Filistin sorununu ele alan örnekler oldu.

AYRIM DUVARININ İKİ YAKASI

Heni Ebu Esad’ın 2013 yapımı “Ömer”i, festivalin “Sınırlardan Sınırsızlığa” bölümünde yer alıyor. “Cennet Şimdi” filmiyle Altın Küre kazanan ve ülkesi adına Oscar adaylığı elde eden Esad, İsrail işgali altındaki Filistin’de geçen bir aşk ve direniş öyküsü anlatıyor “Ömer”de. Filme adını veren fırıncı başkarakter, gizli aşkı Nadya’yı görmek için “Ayrım Duvarı”nı aşarken gözetimden sıyrılmaya alışkındır.

Duvarın diğer tarafında işinde gücünde bir adam olan Ömer, duvarı aşarken ve aştıktan sonra ise bir direniş kahramanına dönüşür. Ölümcül bir direniş eyleminin ardından İsrail polisinin eline düştüğünde bir kedi-fare oyunu başlar. Arkadaşlarıyla ilişkisinde şüpheler boy gösterir ve Ömer’in duyguları, tıpkı ülkesi gibi parçalanmaya yüz tutar. “Ömer”in Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde jüri özel ödülü kazanmış olduğunu da belirteyim.

Ömer Elemavi’nin 2024 yapımı dokuz dakikalık kısa filmi “Sesimi Duyan Var mı?”, Filistin’de bombardıman sonucu yıkılmış bir binanın enkazına ve dokunaklı bir mücadeleye götürüyor bizi. Bombardıman, bir babanın evini yerle bir eder ve enkaz altındaki yaralı adam, yaralı kızını kurtarabilmek için çaresizce yardım ararken, İsrail saldırganlığının acı yüzüyle bir kez daha karşılaşır.

Her geçen saniye umut ile umutsuzluk arasındaki çizgiyi daha da belirsizleştirir, zaman adeta bir düşman gibi ilerler. Gerçek bir olaydan ilham alan “Sesimi Duyan Var mı?”, Filistin adına atılmış sessiz çığlıkların bir yenisi.

ŞATİLLA KAMPINDAN MANZARALAR

Giovanni Lorusso’nun 73 dakikalık 2024 Lübnan yapımı filmi “Tüm Sonların Şarkısı” da 1982’de İsrail ordusunun himayesinde aşırı sağcı Hıristiyan Falanjistlerin büyük bir katliam gerçekleştirmiş olduğu Şatilla mülteci kampına çeviriyor kamerasını.

Altı kişilik Filistinli bir ailenin yaşamını, “hiçbir şey olmayan” günleri takip ederek yansıtan Lorusso, yavaş yavaş, ailenin 2020 Beyrut liman patlamasında hayatını kaybeden altı yaşındaki küçük kızlarının yasını tuttuğunu fark ettiriyor seyirciye. Bu kayıp, onları yeni bir başlangıç arayışı içinde tüm varlıklarını terk etmeye yönlendirecektir.

Altın Portakal’ın geleneksel açılış kortejine değerli oyuncumuz Gülsen Tuncer’in Filistin kefiyesi giyerek katılması ve sanatçılara çağrı yaparak, “Filistin, Lübnan, İran için yüreğimiz kanıyor. Ülkemizin ve dünyadaki mazlumların sorunlarına susmamak gerekiyor” demesi damga vurmuştu. Söz ettiğim uzunlu kısalı üç film savaşın ve kıyımın damga vurduğu Filistin ülkesinden yaşam manzaraları ve direniş esintileri getirdi Altın Portakal’a.