Amerikancı kaosa geçit yok 2: ‘Turkey is waking up!’

Sarsılıp sallanıyoruz. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu nesnel sürecin karakterinden kaynaklanıyor. Bu sarsıntıları doğa yasalarıyla oluşan depremlere benzetebiliriz. Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ya da Batı Anadolu Fay Hattı gibi. Fay hatları Yerküre içindeki kütlelerin birbirine sürtünmesi sonucu uzun yıllar içinde oluşuyor. Jeofizik Mühendislerinin işi bu hatlardaki hareketliliği neden ve sonuçlarını incelemek, önlem önermek.

DENİZLER DURULMAZ DALGALANMADAN

Milletlerin toplumsal yapısında da ekonomik ve siyasi kütlelerin derin çatışmasıyla benzer fay hatları oluşur. Toplum bilimcilerinin önde gelenleri Sosyologlar, Psikologlar, Siyaset bilimciler doğrudan toplumun iç hareketliliğiyle ilgilenirler. Başta şairler olmak üzere sanatçı ve edebiyatçılar ise toplumsal olayların gelişiminde erken uyarı sistemi görevini üstlenirler.

Büyük milletlerin toplumsal sarsıntıları ne kadar derin olsa da sonunda istikrar bulur ve gelişip yenilenir. Büyük Türk milletini var eden manevi temeller de tarihin derinliğinde birbirine kaynamış Hoca Yesevi, Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan, Köroğlu, Aşık Veysel gibi kayalara dayanır. O nedenle sanatçılar, insanların ruh derinliğine inerek topluma sinsi tuzaklar kurup milleti bölmeye, çürütmeye çalışan emperyalist sistemin işlemesini zora sokar, engellerler. O nedenle şairler her şeyden önce cesur olmalıdır. Tarih boyunca şairlerin kurşuna dizilmesi, asılması, hepse atılması, yalnızlaştırılması vb. bundandır. Bizim milli devrim dalgalarımızın öncü şairleri Namık Kemal, Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Nazım Hikmet bu bedelleri fazlasıyla ödemiştir.

Son dönem milletimiz içinde oluşan toplumsal, siyasi fay hattı, Küreselci Emperyalizmin lideri ABD ile Türk Milli Devleti arasındadır. Baş çelişkiyi oluşturan bu karşıtlık, mücadelemizin yönünü ve zeminini belirler. Toplumdaki çatışma bu ölüm kalım hattı üzerinde enerji biriktirir.

Nazım Hikmet konusunda yaşadığımız tartışmalar buna iyi bir örnektir. Küreselci kesim Nazım’ı milli kimliğinden soyutlamak istiyor. Nazım milli kimliğine yabancılaştırılınca, Amerikancı merkezler Nazım’ı harcadıkları için seviniyor. Millicilerse gerçeğe sahip çıkıp yalana, çarpıtmaya direniyor. Diyelim Milli devlet PKK’ya, FETÖ’ye operasyon mu yapıyor, “Küreselci Aydın” türlü türlü “insani” nedenler icat ederek buna karşı çıkar. Bu türlü “insani” nedenlerin içinde Türk Milletinin büyük insanlık mücadelesi asla yoktur.

Belli derecede sarsıntıları bu toplumsal fay çatlağında yaşıyoruz. Bunlar yıkıcı değil, fakat oyalayıcı, yıpratıcıdır. Son dönemde yaşadığımız sarsıntılar bir uyanışın, dirilişin sarsıntılarıdır ve hareketin doğasında vardır. Denizler durulmaz dalgalanmadan. Biz milletimizin birliğini ne kadar çabuk sağlarsak dalgalar o kadar çabuk durulacak, istikrar ve refah gelecektir.

AMERİKANCIKLARA KARŞI BİRLİK ŞARKISI

Ne acıdır ki, kendi yöneticilerinin ihanetine uğrayan milletimiz, 70 yıl boyunca kanlı ölüm oyunlarıyla kamplara bölünüp birbirine düşürüldü. Türkiye’nin kendi tarihsel yeteneklerini kullanıp kalkınması engellendi. Bu ihanetleri örgütleyen dış ve iç odaklar kesintisiz çıkar birliği içinde çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Ancak çok şükür bu acılı, uzun sürecin sonuna yaklaştığımızın belirtilerini gözlemliyoruz: Türkiye düşmanını ve onun yerli ortaklarını tanımıştır. Türkiye Asya’da kalkınma ve huzur iklimine yönelmiştir. Yeni bir devir açılırken, iktidar ve muhalefet merkezlerine sızan emperyalist iradenin yeni ve daha ölümcül hamleler yapmasına izin vermeyeceğiz.

Dışarıdan Türkiye’ye yön vermek isteyen küreselci güçler, içeride “Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emellerine tevhit eden” iktidar sahibi işbirlikçilerle birleşmesi sonuçsuz kalacaktır. Bu şer ittifakına karşı başarı, ancak milletin bütünlüğü sağlanarak zafere ulaşır. Türkiye’nin ABD’nin boyunduruğuna girdiği ilk yıllarda, Nazım Hikmet’in de haykırdığı gibi yapacağız: Önce hacısı hocasıyla, ilerici gericisiyle vb. milli birliğimizi sağlayıp düşmanı evimizden atacağız.

KÜÇÜK OYUNLARLA KUTUPLAŞMAYA SON

Ancak Ekonomik Kurtuluş Savaşı veren AKP iktidarı, zaman zaman bu Amerikancı Kaos makinesinin nasıl ve hangi yakıtla çalıştığını anlamakta yavaş ve ikircikli davranmakta. Bilinmelidir ki, ABD’ye sırtını bir kez döndün mü sonuna kadar gideceksin. Gerekli önlemleri özveriyle alırsan millet sana destek verir. Unutmayalım ki zalim, kendisinse ihaneti asla affetmez ve en ağır biçimde cezalandırır. Zalimin zulmünden korunmanın yolu, zalimin kollarına atılmak değil, aksine Hakka ve Halka sığınmaktır.

Türkiye kutuplaşmacı siyaset yöntemlerini 15 Temmuz gecesi geride bıraktı. Sıkıntıları birlikte yaşayan Türk milletini bölüp birbirine karşıt kamplara bölme ve oy devşirme dönemi geride kaldı. Geniş kitleler, “Millet İttifakının” küreselci sözcülerinin perdelemesine karşın 15 Temmuz’da yediği kazığı, yani çıplak gerçeği bombaların ışığında gördü. Aynı “Kısa yol” yöntemiyle taraftarını koruma yöntemi sona erdi. Artık dün kurtarıcı olan, bugün öldürücü olabilir. Halk kültürümüz bunu dile getiren deyimlerle, atasözleriyle, fıkralarla doludur.

Türkiye’ye baskı arttıkça, içerideki bazı abdestinden kuşku duyulan çevrelerin, “ABD’nin istediklerini yapalım kurtulalım” türünden teslimiyetçi akıl danelikleri, işleri büsbütün açmaza sokup bunalımı artırmaktan başka bir işe yaramayacak, ülkeyi daha da çıkmaza sokacaktır. Yılgınlığı körüklemek büyük hatadır.

‘ALAS! TURKEY WOKE UP!’

Bir kez daha vurgulayalım. ABD’yi çileden çıkaran İstikrar ve Refah, milli birliğin gücüyle sağlanacaktır. ABD’nin asla tahammül edemediği de bunlardır: 1. İstikrarın sağlanması, yani İç Barış. 2. Refahın artması, yani Üretim Devrimi. İşte ABD kendi amacına yönelik “Av Partisi” için Türkiye’de Kaos hazırlığı yapıyor. Bütün arzusu Türkiye’yi açmaza sürükleyerek, kargaşa yaratmak ve bulanık suda avlanmaktır.

Bu bölümü bitirirken yine anımsatayım: ABD yeni Büyükelçisi Mr. Flake patronlarına kriptoyla şu mesajı geçebilir ya da mutlaka çekmiştir: “Alas! Turkey woke up! Our job is very difficult!” “Eyvah! Türkiye uyandı! İşimiz çok zor!” Ölüm meleği Mr. Flake’i birlik şarkılarımızla karşıladık. Aynı birlik ruhuyla, eşek dikenli döşekte ağırlayacağız, içi rahat olsun. İstediği kadar kalabilir.