Amerika'nın Rusya açmazı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 10 Şubat 2007’de Münih Güvenlik Konferansı’ndaki tarihi konuşması bugünlerin habercisiydi.
Putin bundan 10 yıl önce ne diyordu?
“...Tek kutuplu dünya nedir? Bunu ne kadar süslerseniz süsleyin, netice itibariyle tek tip durum, tek erk, tek güç merkezi, tek efendi anlamına gelir. Tek egemenin, tek efendinin olduğu bir dünya demektir. Sonuç olarak, bu durum sadece sistemin içindekiler için değil, aynı zamanda egemenliği elinde bulunduran için de ölümcüldür, çünkü onu içeriden yıkar. ABD, ulusal sınırlarının ötesine geçmiş ve uluslararası dayatmalar yapmaktadır. Tek taraflı ve çoğu kez gayri meşru olan eylemler hiçbir soruna çare olmamıştır. Üstelik, yeni insanlık trajedilerine sebep olmuş ve yeni gerilim noktaları yaratmıştır. Uluslararası hukukun temel ilkelerinin her geçen gün artan bir şekilde küçümsendiğini görüyoruz. ABD, her yönden ulusal sınırlarının ötesine geçmiştir. Diğer uluslara dayattığı ekonomik, siyasi, kültürel ve eğitimsel politikalar bunun kanıtıdır. Peki, bundan kim hoşnut? Kim bundan memnun kalıyor?”
Türk Genelkurmay Başkanlığı bu tarihi nitelikteki konuşmayı internet sitesine koymuştu.
Putin, 2007’de tek kutuplu dünya sisteminin bitişini haber veriyordu.
2000’lerin başında itibaren Irak ve Afganistan’daki hukuksuz Amerikan işgalleri tüm dünyayı öfkelendirse de, buna somut ilk tepki Rusya’dan gelmişti.
Buna ek olarak, Ukrayna, Kırgızistan ve Gürcistan gibi ülkelerdeki ABD’nin başını çektiği “Turuncu Devrimler” de doğrudan Moskova’yı hedef alıyordu.
Putin’in Münih manifestosu, Washington’da yeni bir soğuk savaş ilanı olarak algılandı.
ABD 2008’de eyleme geçti.
Gürcistan’daki ajanı Saakaşvili’yi Rusya’nın korumasındaki Oset ve Abhaz bölgelerine saldırttı.
Beklemediği yanıtı aldı.
Gürcistan’ı mahveden Saakaşvili, daha sonra Ukrayna’ya kaçtı. Ukrayna vatandaşı oldu, sonra oranın vatandaşlığından da atıldı. Şimdi o bir vatansız…
Neyse konuya dönelim.
Putin’in “Tek egemenin, tek efendinin olduğu bir dünya demektir. Sonuç olarak, bu durum sadece sistemin içindekiler için değil, aynı zamanda egemenliği elinde bulunduran için de ölümcüldür, çünkü onu içeriden yıkar” kehaneti doğru çıktı bugün.
ABD, Rusya ile gerilimi yükseltip, tek kutup olmasa da dünya liderliğini elinde tutmaya çalışırken, öyle saçmaladı ki, sonuçta içinde büyük bir çatlakla baş başa kaldı.
ABD içinde bir darbeyle yönetime gelip dünyaya (ve Ecevit’e) darbe yapan Bush’un ardından, Obama’nın yarattığı sarsıntı ve üzerine gelen Trump kıyameti, ABD’nin geleneksel imparatorluk yapısını çürüttü.
Bugün ABD’nin sadece dış değil, iç gündemi de Rusya oldu.
Trump’ın seçimlerde Rusya desteği aldığı iddiaları, muhtemelen onun azledilmesine kadar gidecek.
Ancak ondan önce ABD derin devleti Rusya ile yeni bir gerginlik peşinde.
Pentagon raporları, ABD ordusunun dünya üzerindeki etkinliğini yitirdiğini ve küresel liderliğin yakın zamanda Asya güçlerine geçeceğini işaret ediyor.
Washington adeta alarm durumuna geçti.
Kimi uzman asıl tehdit Çin dese de, ana akım Rusya’ya karşı konumlanıyor.
Senato ve Temsilciler Meclisi’nde alınan son yaptırım kararları önemli sonuçlar yaratacak gibi görünüyor.
Şimdi yeni yaptırım kararı Trump’ın önünde.
Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Huckabee Sanders, "Başkan tasarıyı onaylıyor ve imzalama niyetinde" dedi.
ABD Senatosu'nun Rusya'ya yaptırımları onaylamasına Moskova'dan yanıt gecikmedi. Rus Dışişleri Bakanlığı ülkedeki ABD diplomatlarının sayısının azaltılacağını ve ABD'ye ait bir dinlenme tesisinin kapatılacağını açıkladı.
Enerji alanlarını da kapsayan yeni yaptırımlar, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan Türk Akımı projesini de zora sokuyor.
Zaten yaptırımlar, sadece Rusya değil, İran ve Kuzey Kore’yi de kapsıyor.
Türkiye de Rusya’dan almaya hazırlandığı S-400 füze sistemiyle hedefte.
AMERİKALI LAWRENCE’TEN EL KAİDE SUÇLAMASI
ABD Başkanı Trump'ın IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Suriye’nin Türkiye sınırında bulunan İdlib bölgesiyle ilgili Türkiye'yi suçlayan ifadeler kullandı.
PKK ile sıcak ilişkileri nedeniyle zaman zaman Amerikalı Lawrence olarak da adlandırılan Mc Gurk,
"İdlib bölgesi 11 Eylül saldırılarından bu yana El Kaide'nin en büyük barınma alanı haline geldi. Bu çok ciddi bir sorun, bir süredir devam eden bir sorun. Buradaki El Kaide varlığına çok odaklanmış durumdayız, İdlib'e giden El Kaide liderleri çoğu zaman oradan çıkamıyor. Ama şu soruyu sormamız gerekiyor? El Kaide lideri Eymen el Zevahiri'nin yardımcısı İdlib'e niçin ve nasıl gidebiliyor? Bu neden oluyor? Oraya nasıl ulaşabiliyorlar? Paraşütçü askerler değiller. Dolayısıyla, Amerika'nın bu konuyla başa çıkmak için Suriye'nin bazı bölgelerinde ne yaptığından söz etmeyeceğim, ama bazı ortaklarımızın on binlerce silah gönderme ve yabancı savaşçılar bu bölgeye girerken yüzlerini başka tarafa çevirme yaklaşımı en iyi yaklaşım olmayabilir ve El Kaide bundan çok yararlandı. Şu anda orası Türkiye sınırının yanı başında bir El Kaide barınma alanı. Dolayısıyla bu konuyu elbette Türkler'le çok yakından görüşeceğiz. Bazı IŞİD bölgelerinde sınırı nasıl kapattıysak ve kimsenin geçmemesini sağladıysak, bunu İdlib'de de yapmayı düşünebiliriz.”
IŞİD’in hamisi bir ülkenin temsilcisi olan Mc Gurk’un asıl karın gurultusu, Türkiye’nin Suriye’de Rusya ile olan işbirliği.
ABD RUSYA’YI VURAYIM DERKEN AB’Yİ KAYBEDİYOR
Ama daha da önemlisi, tüm Avrupa’nın Rusya ile olan hayati ilişkilerini de tehdit ediyor.
Amerika’da yayın yapan Politiko dergisinin haberinde, “Tasarı, aynı zamanda Avrupa için önemli olan bazı enerji projelerini riske atabilme riski yüzünden Brüksel’i öfkelendirdi. ” ifadelerine yer verildi.
Brüksel’deki kaynaklardan biri, Avrupa Birliği’nin, enerji çıkarlarını etkileyecek olası yeni yaptırımlara karşı yanıt tedbir olarak ABD şirketlerinin Avrupa bankalarının kredilerine erişimini kısıtlayabileceğini söyledi.
Rusya’nın BM’deki yeni daimi temsilcisi Büyükelçi Vasily Nebeznya ise, daha önce AB’nin koşulsuz desteklediği ABD yaptırımlarının kurbanı olduğunu hatırlatarak, “Yine biz demiştik diyeceğiz” ifadesini kullandı.
Nebeznya, AB’nin Washington’un Rusya karşıtı yaptırımlarının yan etkilerinden fazlasıyla etkilendiğini, Almanya ile Rusya arasına yapılacak Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının da bu kapsamda olduğunu hatırlattı.
Almanya’dan Nebeznya’ya destek gecikmedi.
Almanya Federal Hükümeti Transatlantik İlişkiler Koordinatörü Jürgen Hardt, ABD'nin Rusya'ya uygulamayı planladığı yeni yaptırımların uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi.
Die Welt gazetesine demeç veren Hardt, ABD'nin Rusya'ya uygulamayı planladığı yeni yaptırımların sınır ötesi özellik taşıdığını belirterek, ABD'nin yaptırımlar yardımıyla başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın enerji politikasına nüfuz etmesinin Berlin yönetimi tarafından kabul edilmeyeceğinin altını çizdi.
Washington'un politikasının Avrupalı şirketlere zarar verdiğini kaydeden Alman işadamları, yaptırımların Kuzey Akım-2 de dahil olmak üzere Almanya'nın Rusya'yla gerçekleştirdiği enerji projeleri için tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Rusya Federasyon Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Vladimir Cabarov da, Avrupa Birliği, ABD'nin yaptırımlarını desteklerse, Rusya'nın vereceği yanıtın iki tarafın da canını acıtacağını söyledi.
Neticede tek kutupluluktan dünya liderliğine tenzili rütbe yaşayan ABD, bataklıkta çırpınırken kendi çöküşünü de hızlandırıyor.
Darbe, terör ve iç karışıklıklarla eylemli olarak hedef aldığı Türkiye’yi Çin ve Rusya ile bir Avrasya ortaklığına iterken, Rusya’yı vurayım derken Avrupa’yı kaybediyor.
Ne dersiniz, Putin’in 2007’de Münih konferansında söyledikleri bir bir çıkmıyor mu?