Amerika’ya rahat yok

Erkek voleybol milli takımımız yine son 16 maçlarında elendi, ama bu sefer tüm dünyanın saygısını kazanarak şampiyona ile vedalaştık. 2017 ve 2019’daki Avrupa Şampiyonası’nda son 16 turunda İtalya’ya kaybettiydik. 2021’deki Avrupa Şampiyonası’nda son 16 turunda Sırbistan’a 3-2 kaybettik. Pazar akşamı; yarattığı fakirlik ve terör ile Dünya’ya egemen olmaya çalışan ABD ile müthiş bir karşılaşma oynadık. Amerikan takımının birçok unvanı vardı; 2022 ve 2019 Milletler Ligi Finalisti, 2016 Olimpiyat üçüncülüğü ilk akla gelenler. 3 Olimpiyat, 2 Dünya Kupası, 2 Dünya Ligi, 1 Dünya Şampiyonluğu, 5 PanAmerika Kupası, 4 PanAmerika Oyunları, 2 Amerika Kupası Şampiyonluğu olan voleybolda güçlü bir ülke ile karşılaştık. Polonya’daki maça efelerimiz Slovenya’dan geldi, ABD ise grup maçlarını Polonya’da oynadı. Daha yorgunduk, daha fazla sakatımız vardı. Önce Amerikan Ulusal Marşı çaldı, tüm Amerikalıların sağ eli göğsüne gitti. Sonra İstiklal Marşı çaldı, Glivice’de. Milli takımımızın tüm oyuncuları dimdik ayaktaydı, esas duruştaydı; antrenörlerimiz de aynı saygı ile söylediler İstiklal Marşı’nı. Kollar yanda, vücut dimdik, gözler bayrağımızda. Yine örnek oldu, filenin efeleri; kürsüde Amerikan selamı veren utandığımız özenti şampiyonlarımıza. Eksik olsun Amerikan Selamı verecek kadar cahil Şampiyonun madalyası! İlk 2 sette Japon hakemin aleyhimize çaldığı 2 kritik hatalı karar vardı. 2-0 yenikken Nedim Özbey FIVB mikrofonuna “Bu maçı kazanacağız” dedi. Herkes 3-0 kaybedeceğimizi düşünürken maçı 2-2’ye getirdik. Maç 2-0 iken aşağılayıcı tutum içindeki Amerikalılar kendini topladı. Milletler Ligi finalinde Bologna’da İtalyanlar Fransa karşısında ABD’yi tutmuştu. Polonya’da durum farklıydı. Tüm salon ABD servislerini ıslıkladı, “Türkiye” diye bağırdı. Sadece Polonyalılar mıydı, Filenin Efelerini destekleyenler? Afganistan’da babasız kalan çocuk, Irak’ta tecavüze uğrayan anne, Suriye’de evini terk eden baba, hepsine umut veriyordu filenin efeleri. Diyarbakır’da çocuğu ABD’nin piyonlarına kaçırılan anne, 2 Ekim 1992’de vurulan Muavenet’te görev yapan denizci, 4 Temmuz 2003’te başına çuval geçirilen komando; nefeslerini tuttular final setinde Türkiye 11-10 öndeyken. Nedim Özbey, molada “sadece 4 sayı” istedi, beş dakika bile sürmeyecekti. Yine olmadı, ama olacağını anladık. Kadın Milli Voleybol Takımımız da; bu sene Milletler Ligi’nde, geçtiğimiz sene Olimpiyatlarda Şampiyon olan ABD’ye 3-2 kaybettiydi. Teşekkürler TRT’ye, Türkiye-ABD maçını TRT 1’den yayımladı. Tüm milletimiz gördü, inandı; artık dönem değişiyor; ABD’ye rahat galibiyet yok, ABD’yi yenmemize az kaldı!

UKRAYNA VE GÜRCİSTAN’IN DÜŞMANLIKLARI

Filenin Efeleri ABD ile uğraşırken 12 Dev Adam da Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda da saçma sapan bir Gürcistan maçı oynadı. İlk çeyreği 10 sayı farkla önde bitirdik. 14-0’lık seri ile geriye düştük. Bu 14-0’lık seride NTV’deki spiker ve yorumcunun takımımıza övgüler düzmesi aklıma bir soruyu getirdi: Milli Takım’ın yayın hakları Milli Takım’ı eleştirmemek koşulu ile mi yayıncı kuruluşa veriliyor? Basketbol Ligimiz maçlarını izlerken de Lig’in yayın hakkının hakemleri eleştirmemek koşulu ile mi verildiğini düşünürüm. Gerçi; ligimizdeki hakemler, Avrupa Şampiyonası’ndaki hakemlerden daha iyi maç yönetiyor. En azından bizimkiler karşılaşmayı 22 saniye eksik oynatmıyor. Gürcistan maçından sonra Ömer Onan; Gürcü basketbolcuların Furkan’a, Gürcü polisinin de takımımıza saldırdığını açıkladı. Soyunma odasının koridorlarındaki görüntülerin kendileri ile eksiksiz paylaşılmaması halinde, şampiyonadan çekileceğimizi belirtti. Fenerbahçe-Dinamo Kiev maçında Ukraynalı oyuncu ve yöneticilerle yaşadığımız gerilimden sonra Gürcistan-Türkiye basketbol maçında yine Gürcü oyuncuların ve polis başta olmak üzere yöneticilerin düşmanca tavrı bu iki ülke ile ayrı kutuplarda olduğumuzu kanıtladı. Ukraynalı futbolcular neden Portekiz takımı ile oynadıkları karşılaşmada Fenerbahçe maçındaki gibi saldırgan değildi? Gürcü basketbolcular ve taraftarlar; Türkiye’ye karşı sergiledikleri küfürbaz tavrı neden İspanya’ya karşı sergilemedi? Neden koridorlarda Polis sadece Türk oyunculara saldırdı? Çünkü, önce Ukrayna sonra Gürcistan bu coğrafyadaki yabancıdır, Atlantik’in sesidir. Türkiye’nin Rusya, İran, Suriye, Azerbaycan gibi ülkelerle kuracağı dostluk içinde teslim olmaya mahkûm iki fırsatçıdır. Rusya-Ukrayna çatışmaları başladığında hemen Rusya’yı kınayıp Avrupa Birliği’ne üyelik başvurusu yapan Gürcistan’ın coğrafyamıza düşmanlığını sona erdiren;  Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmayacağını açıklamak zorunda kalmasına neden olan çevresindeki ülkelerin işbirliği karşısında kaldığı çaresizliktir. Ukrayna ve Gürcistan, spor sahalarında Türkiye’ye düşmanlığını gösterseler de; coğrafyamızın gereklilikleri Ermenistan’ı hizaya getirdiği gibi Gürcistan’ı da getirecektir.

GRUP MAÇLARI BERLİN’DE TAMAMLANSIN

Gürcistan-Türkiye maçı mutlaka tekrar edilmelidir. Yaşanan bu olaylardan sonra Gürcistan’da oynanan A Grubu’nun kalan maçları Final Grubu maçlarının oynanacağı Berlin’de oynanmalıdır. Berlin Mercedes-Benz Arena hem maçların oynanması için hazırdır hem de grup maçları oynanmadığı için boştur.

Geçtiğimiz hafta bireysel sporlarda başarılı sonuçlar gelmeye devam etti. Yüzmede Merve Tuncel’in Peru’da Dünya Gençler Şampiyonası’nda 400m, 800m ve 1500 m’de Dünya Şampiyonu olması ve teniste Melisa Ercan’ın US Open Genç Kızlar kategorisinde önce Kanadalı sonra Polonyalı rakiplerini yenmesi çok değerlidir. Bu 2 genç kızımızın adını daha çok sık duyacağız.