‘Amerika’yı bir kenara koyalım’
Led veya Neon, önemli değil, ışıklar makyajlı yüzleri parlatıyor.
O parlak yüzler kameraya en “güzel” bakışlarıyla gülümsüyor. Bütün Türkiye akşamları bu her şeyi bilen, “influencer”ları -gazeteci demeye dilim varmıyor- izliyor.
Yüz demişken “Büyük Şair, inanmış adam” Âkif’in şu dizelerini hatırlamak gerekir:
“Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.”
Maske yırtıldı ABD Afganistan’dan kaçtı. İsmail Beylere göre “Medeniyet ışıklarını söndürüp gitti”
Peki hangi medeniyetti bu?
Japonya’yı atom bombasıyla yiyen “medeniyet”
Irak’ta camileri bombalayan, kadınlara tecavüz eden “medeniyet”
Ölülerin üzerine idrarlarını yapan “medeniyet”
Kendi ülkesinde açlar ordusu yaratan, milyonlarca insanını evsiz bırakan “medeniyet”
Afganistan’da afyon eken, terör biçen “medeniyet”
Dünyanın en büyük silah kaçakçısı “medeniyet”
Espri anlayışı çocuklara el bombası göstermek olan “medeniyet”
Guantanamo gibi bir esir kampını kuran, yüz karası “medeniyet”
En sonunda Asya'nın derinliklerinde yitip gittiler.
Bu medeniyetin elçileri o kadar yüzsüzler ki işgal ettikleri ülkenin, kanına girdikleri halkın “taş devri”ne dönmesinden dolayı sorumlu olmadığını bile söyleyebiliyorlar.
Deutsche Welle’nin haberine göre Volksstimme gazetesi "Afganistan’ın taş devrine dönmesinden uluslararası toplum, ABD veya Almanya sorumlu değildir.” Değerlendirmesini yapmış:
“Magdeburg merkezli Volksstimme gazetesi, Afganistan’da Taliban’ın yeniden iktidarı ele geçirmesinin sorumlusunun ülkenin yolsuz elitleri ve geleneksel liderleri olduğu yorumunu yapıyor:
"Afganistan’ın taş devrine dönmesinden uluslararası toplum, ABD veya Almanya sorumlu değildir. Afgan halkı gelişme kaydetme konusunda eline geçen fırsatı kaçırdı. 20 sene boyunca milyarlarca dolar oraya aktı, okullar ve alt yapı kuruldu, pek çok yabancı ülke vatandaşı Afganistan’ın güvenliği için hayatını kaybetti. Afganistan’ın siyasi elit kesimi ve geleneksel liderleri harcanan çabalardan bir şey öğrenmedi ve yapılanları da koruyup kollayıp ileri taşımadı. Olanlardan da dolayısıyla sadece onlar sorumlu. Batılı politikacılara yöneltilecek tek suçlama ise yıllarca bu Afgan yolsuz elit kesim ile bile bile o oyunu sürdürmek olabilir."
Batı’nın çürümüşlüğü artık ortada. Lenin’in 1913’teki “Geri Avrupa, İleri Asya” tespiti gerçekten bugüne ışık tutuyor. Demokratik Devrimleri’ni terk eden, Aydınlanma’yı reddeden Batı şimdi güçten düşüyor. Nedret Ersanel’in dediği gibi “ABD yenildi!Anladınız? Clear?Bitti!Over!”
Yenilginin yarattığı öfkeyi ve üzüntüyü bir kesim Türk aydınının yüzlerine bakarak görebilirsiniz.
Türkiye’deki açık ve gizli Amerikancılar- daha doğrusu Atatürkçülük maskesi takan Amerikancılar- biraz karşılık bulsalar Mehmetçik Taliban’a karşı savaşsın diyecekler. Beyaz Saray’dan randevu alabilecek rütbeleri olsa Biden’in ayaklarına kapanacaklar.
Attila İlhan’ın komprador yani işbirlikçi diye tanımladığı Türk aydınının zavallılığı…
Başa dönelim
Led veya Neon, önemli değil, ışıklar makyajlı yüzleri parlatıyor.
O parlak yüzler kameraya en “güzel” bakışlarıyla gülümsüyor. Bütün Türkiye akşamları bu her şeyi bilen, “influencer”ları -gazeteci demeye dilim varmıyor- izliyor.
O yüzlerin ekranlarda sarf ettikleri bir cümle var ki Amerikancılığın ruhumuza nasıl işlediğini gösteriyor:
“Amerika’yı bir kenara koyalım”
Pardon?Nasıl yani?Afganistan’ı 20 sene işgal etmiş, ondan evvelki 20 sene de Soğuk Savaş uğruna iç savaşa destek vermiş ABD’yi nasıl bir kenara bırakabiliriz?
Anlaşılan dünyadaki nitelik sorunu Türkiye’deki Amerikancıları da kötü etkilemiş. Kendilerinden daha kaliteli, daha “derin”, “teorik” ve pek “akademik” incelemeler, yorumlar beklerdik. Böylesi hiç yakışmadı.
-“Demokrasi” değil mi işte katlanacağız!
Ve demokrasinin, insanlığın, vatanseverliğin gereği olarak elbette karşı çıkacağız!-
-Şemsiyemin üstünde mızrak(lar)-