Anayasa neden değişmeli?-(TAMAMI)
Taraf gazetesine göre CHP'den umut ışığı yakılmış..
Eğer Yeni CHP adına Mutabakat Komisyonu'na katılan Prof. Süheyl Batum’un sözlerini duymasaydım, umutsuz vaka anamuhalefetin hiç değilse bu kez asıl işlevi için bir projesi olduğuna inanarak sevinecektim. Umutlarım Süheyl Batumun açıklamalarından sonra hüsrana dönüştü. Aslında görünen şuydu: AKP kontrolü elinde tutuyor ve Kılıçdaroğlu’nun parti içi iktidarı AKP'nin dümen suyunda gidecektir. AKP-CHP-MHP-BDP Anayasa'yı sivilleştirecek, tarihi misyonu yerine getirecek, Anayasa’da Atatürk’ün izleri taşıyan ne varsa silip süprülecek ve bunun adı da “Sivil Anayasa” olacaktı! Gelin görün ki, 50 yıllık CHP'nin çölde kaybolan Rejim Muhafızları, ya da tek kurşun atılmadan rehin alınan TSK gibi çaresiz kalacaktır.
AKP biraz zorlanacak diyorduk. Başta kurulan alt komisyonun ve Mutabakat Komisyonu'nun hukuksal alt yapısı ortada yoktur. Doğru olanı Prof. Erdoğan Teziç, Ulusal Kanal'da yayınlanan bizim Politikanın Nabzında açıkladı ki:
“Anayasa'yı ancak Kurucu Meclisler tümüyle değiştirebilir. Bazı Anayasa maddelerini bu meclisin düzenlenmesi mümkün ama Kurucu iradeyi yok saymadan...” dedikten sonra:
“Bu Meclis Anayasayı yapamaz” diyen hukukçular seslerini yükselttiler. Bu işin hukuki yanı.
CHP milletvekillerinin çoğunun bu Anayasaya oy vermeyeceklerini açıklamaları ve Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara Bürosunu ziyaret eden Prof. Ayaydın’ın yaptığı açıklamada oyunu bozacak sözleri söylemesi de dikkat çekiciydi. Ayaydın diyor ki:
“CHP tabii ki sivil anayasa yapımına katkı sunacak. Ancak vatandaşın öncelikleri ilk sırada olacaktır. Türkiye’nin birinci meselesi terördür. İkincisi işsizlik. Üçüncüsü zamlar ve ekonomideki kötü gidiş. Biz de bu sorunların çözümü için siyaset yapacağız.” Bunların içinde Anayasa konusu var mı?
Yok.
Demek ki, tabanın tepkisi hayli güçlü. Nitekim Prof. Birgül Ayman Güler, CHP'in kırmızı çizgilerini cesaretle açıkladı. Aslında bu bir öncelikler sıralamasının ilanı sayıldı ve umutlar arttı. Diyordum ki, Anayasa Profesörü Süheyl Batum konuştu ve bir çuval inciri berbat eden sözleri “Yeni Anayasadan “Türklük kavramını çıkarabiliriz” oldu! Anayasa’dan “Türklük kavramı” çıkarıldığında Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” sözlerini de yadsıyan bir değişim daha geçiriyor Sayın eski dostum. Süheyl Batum’u artık tanıyamıyoruz! Bu ne hızlı değişim. Önce orduyu kağıttan kaplana benzetmek şimdi Atatürk’ün deyişlerini yok saymak. Türk kelimesini PKK'ya ödün olarak vermek gibi…
AKP yerli yerinde, Anayasa'yı nasıl değiştireceği konusunda bir milim ödün vermiyor. CHP ise MHP kadar bile Cumhuriyet'in ilkelerine sahip çıkamıyor. CHP, İsa Gök’ün arkasında durmayı beceremiyor. Konulan tanı doğrudur. Artık bu parti eski ve Cumhuriyeti koruyabilecek, Atatürk ve İsmet Paşa'nın mirasına sahip çıkacak bir parti olmaktan çıktı. Yeni CHP oldu. Hayretim şu: “Nasıl oluyorsa Müdafaa-ı Hukuk'tan gelme o parti tabanı da buna sessiz kalıyor?”
AKP ne istiyor?
Yeni bir Anayasa çıkarma konusunda nedir bu acele? AKP önündeki engelleri kaldırıp, BDP'nin uzantısı olan İmralı’yla uzlaşmaya vardığından beri, CHP'yi çantada keklik saydıktan sonra bu Anayasa'yı değiştirmek istemekteki arzusunu neden parlamentonun sayısal üstünlüğünü yanında hissederek, bir referandum varsayımından bile söz etmiyor? Bu Anayasa'nın bir darbe Anayasası olduğunu cümle alem biliyor ve iktidar bu Anayasa'nın ürettiği iklimde boy attı, gürbüzleşmedi mi? TSK nasıl bugünkü hale getirildi? Ülkenin tüm konuşan ağızları ya susturuldu, ya da Silivri ve Hasdal’a yollandı. En güvenilen hukuk ve adalet kavramları yok sayılıyor. Kurtuluş savaşını yapan Cumhuriyeti içselleştirmiş, hukuka saygılı bu millet, uzun süren tutuklamaların artık yargısız infaz halini almasından endişeli. O kadar ki, artık üç yargıcın kararları Türk ulusunun iradesini temsil eden parlamentoya karşı geliyor ve tutuklu milletvekillerinin yemin etme özgürlüğü bile ellerinden alınıyor. Bu yasa tanımazlığın önünde sonunda bir hesaplaşmaya gideceğini bilenler rahatsız, endişeli. Sayın Başbakan yardımcısı Atatürk’ün hep ayni yöne bakan fotoğraflarından yakınıyor ve: "O hep bir yöne bakıyor. Biz ise başka yöne!” diyor. En hazini 29 Ekim geliyor. Ne yüzle Anıtkabir'e gideceğiz ve “Cumhuriyeti biz koruyamadık Atam” diyeceğiz?”
Mustafa Kemal Erzurum Kongresi'nde (28-29 Temmuz 1919'da)” Bu ülkeyi şeyhler, dervişler, müritler, tarikatlar ülkesi yapmayacağız” demişti. Şimdi dini tarikatlar ve onların liderleri siyasetin tam ortasında değil mi?
Yeni CHPli Süheyl Batum da öyle istiyorsa bu Anayasa tezinden değiştirilmelidir! Terör bu arada işini görmeye devam ediyor ve o terör eski bir Genelkurmay Başkanına göre ”Şanslı Terördür..”
Komutan haklı değil mi?