Anılarla şenlik ateşi

Arslan Başer Kafaoğlu’yla, De Yayınevi’ni ve Düşün Dergisi’ni yönettiğim yıllarda (1984 - 85) sık sık görüşüyorduk. İnternet’le erişim ve iletişimin bilimkurgu konusu olduğu yıllardı... Cağaloğlu’ndaki bürosuna Düşün için yazdığı daktilo edilmiş ya da zaman yetersizliğinden elyazmasında kalmış makalesini almaya uğradığımda, telefonlarda söyleşemediğimiz güncel ve siyasal konuları da değerlendirirdik. Dergi hakkında Sıkıyönetimce açılan davalar için duruşma günleri öncesinde ayrıca danışır, onun engin hukuk bilgi ve deneyiminden yararlanırdım. Bu dostluk ve işbirliği, önce De Yayınevi’nde, daha sonra Broy’da sürecek, yayımladığım iki kitabının hazırlık ve basım sürecinde pekişecekti. O sıralarda görüşmelerimizin birinde, çalışma odasında eşi Türksen’le de tanıştım (1984). Konuşmasına ve yüzünün aydınlığına vuran zengin yaşam birikimi ve kültürü hayranlık ve imrenme yüklü derin bir saygı duygusu uyandırarak beni büyülemişti.

BİR YERDEN BAŞLAMAK

Türksen Başer Kafaoğlu, Arslan’la evlenişiyle (1959) yaşamında ve düşünce yapısında başlayan dönüşümlerin izdüşümlerini yansıttığı son kitabında, 27 Mayıs Devrimi sonrasında siyasal, toplumsal, düşünsel dünyamızdaki yenilenmenin soluk kesen hızını bize söyleşi tadında duyumsatırken, acı kahve tadındaki incelikli anılarıyla, anlattıklarına ayrı bir lezzet katıyor. Abidin Dino’dan Sadun Aren’e, Cemal Süreya’dan Pakize Türkoğlu’na, Ruhi Su’dan Aybar’a, son 70 yılda ülkenin ve yaşamın emperyalizme karşı savunulmasına sesini ve soluğunu katmış kimler yok ki bu anılarda... Ve nice güç ve zayıflıklar... Nice iyimserlik ve umutsuzluklar... Ve nice yenilgilerden sonra, yılgın düşenlere ve azgınlaşan zulümlere inat, bir daha, yeniden, “Bir Yerden Başlamak”...

O yıllarda, Suyu Arayan Adam ve Toprak Uyanırsa kitaplarıyla ülkücü bir iyimserliğin güvenli adı olan Şevket Süreyya Aydemir’le ilgili anısı tam bir tarih dersi niteliğinde... Kendisinden bütün ilerici aydınların umutla söz ettiği, bilgi ve deneyimiyle katkıda bulunmasını umduğu Aydemir, TİP’e gönül veren gençleri, çağrılı olduğu bir özel arkadaş toplantısında, sürükleyici ama tam bir karamsarlık radyasyonu yayarca dile getirdiği anılarını noktalayıp ayağa kalkarken söyledikleriyle Parti ve sosyalizm konusunda düş kırıklığı yaratır: “Gerçekleri göz ardı demeyiz, bu iş olmaz.”

Oysa en karamsar dönemlerde, Bir Yerden Başlamak, Türksen Başer Kafaoğlu’nun umut ilkesidir.

GRUNDRİSSE’DEN ESİNLENMEK

Türksen, 1980’lerde dünyayı asıl tehdit eden küreselci kapitalizmin doğayla birlikte insan doğasını da katlederek kâr uğrunda gezegeni tüketmekte oluşunu fark ederek emeğin sermayeyle savaşta çevreci bir sorumluluk yüklenmesi gerektiği bilincine varır ve 30 yıldır örgütlenme çabasını da bu doğrultuda sürdürür. Anılara yaklaşım ve işleyiş açısı da böyle oluşur. Çağımızın bütün emek savaşçılarının en büyük esin kaynağı olan Marx, Grundrisse’deki şu sözleriyle onun da esin kaynağı olur:

“Kendi yaşamımı ifade ederken doğrudan sizin yaşamınızı da ifade etmiş olacağım, aynı şekilde bireysel faaliyetlerimle doğrudan kendi sahici doğamı, insani, komünal doğamı onaylamış ve gerçekleştirmiş olacağım.

“Ürettiğimiz şeyler, doğalarımızı parlak biçimde yansıtan aynalara benzeyecek. Bu ilişki karşılıklı olacak: benim için geçerli olan şeyler sizin için de geçerlilik taşıyacak.

“Benim emeğim yaşamın özgür ifadesi ve buna bağlı olarak yaşamdan haz alma olacak.”

Karamsarlık bilinç ve davranışlarınıza karabasan gibi yapışıp sizi karanlıkta tükenişe sapladığı anda usulca yekinip hiçliğe bir kafa tutuş olarak başlatacağınız küçük bir eylem, bir yerden başlamak, içinizin küller altındaki közlerinin harlayarak yaşama adanmış güçlü bir şenlik ateşine dönmesini sağlayacaktır. Türksen’in anılarına merhaba demekle, umut arayışlarınıza gerçekliğin ivmesini katmış olacaksınız.