Ankara’ya Balyoz: HİNT-İSRAİL-AB(D) Koridoru

Bir kel, bir gözü kör ve bir topal; 3 güllabi arkadaş varmış. Şans oyunlarında bir küçük tepsi baklava kazanmışlar. Gözlerini ancak toprak doyurabildiğinden aralarında eşit taksim etmek yerine sadece birisi kazansın diye bir yarışma düzenleyelim demişler. Yere çömelmişler. Kel kafasını kaşımayacak, tek gözü kör olan akıntıyı silmeyecek, topal ise ayağını uzatmayacak. Yarışma başlamış, dayanan kazanacak. Aradan epey zaman geçmiş. Kazanmak için hırslılar ama fizik kanunlarına da teslim olmak üzereler. Kel, “canımız sıkılmasın diye bir hikâye anlatayım” demiş. “Geyik avındayken birden önüme bir aslan çıkıverdi. Elimdeki tüfeği ona doğrulttum, üzerime atlarken tetiği çektim. Tüfek patladı ama aha şöyle geri tepti” derken eliyle gösterdiği kel kafasını çaktırmadan kaşımış.

3 KARDEŞ

Sıra tek gözlü kurnaza gelmiş. “Ben de o gün aha şu kel arkadaşımla avdaydım. Olayı gördüm. Aslan arkadaşıma saldırınca ben de tüfeğimi aha şu omuzuma dayadım aha şu tek gözümle aslana nişan aldım ve tetiği çektim. Tüfek aha şu şekilde geri tepti” derken eliyle kör gözünün akıntısını silmiş. Topal da “Aslan görmüşlermiş te vurmuşlarmış ta! Yalan söyleyenin aha şu bacağım …. girsin mi?” demiş ve artık bitkin düşen bacağını öne doğru uzatmış. Hep birlikte hinlikteki maharetlerine kahkahalarla gülmüşler. “Üçümüz de çakalız. En iyisi birbirimizi üzmeden tepsiyi aramızda taksim edelim” demişler. ABD, İngiltere ve İsrail 3 maymun kardeştir. Kendileri dışında kalan halklara sağır, dilsiz ve kördürler. Gözleri, tamahları, hegemonya için tüm araçlar mubahtır zihniyetleri ancak toprağa düşerse doyacak dünya da bir ihtimal uçurumdan dönme şansını yakalayacak.

İBLİS ZİHNİYETİ VE İNSAN ONURU

Daim aklınızda tutun: Dünya toplam bütçesinin en az yarısına sahip Rothshild-Rockfeller Hanedanlığı ABD, İngiltere ve mevcut haliyle AB’nin tekelci holdinglerinin İsrail dışında dostları ve müttefikleri yoktur. Özellikle Mısır, Suriye, Türkiye, Irak ve İran’ın gelişmesi ve muktedir olmasını asla istemez; Haklı sebepleri var. Zira bu ülkelerin coğrafyası Dünyanın kaderini elinde tutan ağır sıklet merkezidir. Tarihin en önemli hanedanlıkları, devletleri ve imparatorluklarına yurt olmuştur. Batının bilinçaltında ve hikâyelerinde Arabiler, Farisiler (Persler) ve Türkler bağımsız, egemen ve muktedir oldukları takdirde eskinin ihtişamını, kudretini ve zaferlerini yeniden yaşar ve onların mahvına sebep olurlar inancı derindir. Bu savaş, bu mahfillerin dayattığı mutlak efendilik ve hegemonya için tüm iblisi yollar mubahtır zihniyeti ile bunu ret eden insan onuru arasındadır.

Maalesef ‘sınıflar arası özellikle sermaye ile emek arasındaki çatışmanın sona erdiğini, ideolojik kavgaların kadim tarihte kaldığını ve devletlerin sadece ekonomik çıkarlarla ilgilendiklerini’ mutlak doğrularmış gibi kafalarımıza sokuyorlar. Görünürde yaşadıklarımız, çok farklı kutuplarda ve sistemlerde olan, hatta bir zamanlar kıran kırana savaşmış ülkelerin ‘stratejik ortaklık’ kurduklarına şahit olmak bu argümanın doğru ve geçerli olduğu kanısını güçlendirmektedir. Bu konuyu bir sonraki ‘Düşman ABD-Vietnam Stratejik Ortak” yazımızda değerlendireceğiz. Artık rasyonel olan ‘ekonomik çıkarlar neyi gerektiriyorsa onu yapmaktır’ zihniyetinin tecelli olduğu ülke Hindistan’dır. 26 Ağustos’ta “ABD-İsrail-BRICS Üçgeninde Hindistan” yazısını kaleme aldığımızda ‘Güney Afrika’da BRICS Zirvesi’ henüz hâsıl olmamıştı. O yazımızdan iktibas edelim; “Ülke içindeki garabet, çelişki, zengin-yoksul arasındaki derin uçurum ve keyfiyet, Hindistan’ın uluslararası ilişkilerine de hâkim…Hindistan, NATO ve Varşova askeri paktları dışında 1961’de ilan edilen Bağlantısızlar Hareketi kurucu üyesi. Nehru’nun Gandi’nin idaresinde olan Hindistan BM’de İsrail’i en ağır yaptırımlarla eleştiren 1992’ye kadar ilişkisini askıya alan Filistin davasına en çok sahip çıkan, İngiltere, ABD, İsrail ve Fransa’nın Arap âlemine karşı yürüttüğü işgal, saldırı ve katliamları şiddetle kınayan ülkeydi. Bugün Hindistan halkının yüzde 56’sı ABD’yi, yüzde 58’i İsrail’i dost ve müttefik olarak görüyor. Hindistan, BRICS üyesi. Ortak bir vizyona sahip ama farklı görüşlerin temsil edildiği bir örgüt olarak telakki ediyor. Bu örgütün asli ve yeni üyeleri ile eski dünya ekonomik nizamı, doları ve finans sistemine alternatif bir yenidünya düzeni kuracağını iddia ederken, eski sistemin aktörleri Japonya, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail ile Ekim 2021’de ilan edilen I2U2 örgütü içinde yer alıyor. Bu ülkelerle ortak yatırımlar yapmayı, alemi ve doğasını en çok kirleten bu ülkelerle enerji, tarım, gıda güvenliği, çevre kirliliği sahalarında işbirliği amaçlıyor. Hindistan, Japonya, Avustralya ve ABD ile birlikte 2007’de ilan edilen, 2017’de tekrar faal olan “Dörtlü Güvenlik Diyalogu (QUAD)” örgütü mensubu. Hindistan, bu ülkelerle güvenlik ve askeri ortak faaliyetlere katılıyor. Peki bu tatbikatlarda hedefe konulan düşman ülke kim? Hindistan’ın BRICS’ten yoldaşı Çin. Hindistan, 1992’ye kadar İsrail ile birlikte anılmak istemezken, bugün İsrail’in en çok silah sattığı ülke konumunda. İstihbarat, güvenlik, uzay faaliyetleri, atom enerji, tarım, İHA ve SİHA üretimi, savaş gemileri, denizaltılar ve şaşırmayın teröre karşı ortak mücadele ile aklınıza gelebilecek her alanda ilişkileri zirvede.

BİR ELDE DÖRT KARPUZ

Kâhin değiliz ancak tarihi okumalarımız, veriler, emareler, ülkenin içinde bulunduğu çelişkiler sarmalı ile bir elde 4 ağır karpuz taşımaya çalışan Hindistan’ın bir Truva Atı olması ihtimali yüksektir. Şüphesiz ki Hindistan, BRICS için hem önemli bir kazanım ama BRICS ülkelerini ne derece rahatsız eder bilemeyiz ama rakamlar ve eyler Hindistan’da iktidarda olan Modi hükümetinin ABD ve İsrail’in stratejik ortağı olması hususunda çok istekli davrandığını ve bu ilişkilerden en çok Türkiye, Suriye, Irak ve Mısır’ın zarar göreceğini göstermektedir. Bu tespitleri dedikten az sonra, Çin’in ‘Bir Kuşak Bir Yol Projesine’ karşı ABD-İsrail yapımı olan ‘Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Koridoru’ ilan ediliyor.

TÜRKİYE’YE ŞANTAJ ARACI

Bu ilan G-20 zirvesinde toplantıya katılan Sayın Erdoğan’ın gözlerine bakarak okunuyor. Koridor deniz ve kara güzergâhlarla Hindistan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne oradan Suudi Arabistan’a buradan da Ürdün üzerinden merkez karargâh İsrail’e bağlanacak. İsrail, İtalya üzerinden bu koridoru Avrupa’ya taşıyacak. Yunanistan’ın kopmaması ve Doğu Avrupa’ya ulaşması için Atina sepette tutulacak. Koridor ve güzergâhları netleşince siyasi ve medyatik şahsiyetler “Türkiyesiz olmaz, başaramazlar, fizibilite sorunları sebebiyle zor iş, taviz verelim bu fırsatı kaçırmayalım, ABD, İngiltere, İsrail ve AB’yi karşımıza alırsak zengin olma oyunu dışına atılırız” propaganda yapmaya, saçmalamaya ve memurluk görevlerini ifa etmeye başladılar. Rusya ile iş yapıyorlar diyerek şirketlere uygulanan ambargo, baskı ve şantajlar ile yurtdışı banka hesapları, mahrem video ve fotoğraflar gibi bu koridor da şantaj aracı olarak Sayın Erdoğan iktidarının başı üzerinde sallanacak.

‘TARİHİN ÖĞRETTİĞİNİ UNUTMAYINIZ’

ABD, İngiltere ve İsrail’in çıkarlarına hizmette kusur etmezse, Rusya, Çin, Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Libya konularında üç çakalla uyumlu çalışırsa bir ihtimal bu koridorun bir borusunu da Türkiye’ye uzatırız diyecekler. Masayı devirmenin zamanıdır. Zira Türkiye’ye küllü bir savaş ilan edildi. Bunu idrak etmez ve bizi koridorlarla, ambargolarla, tehditlerle, şantajlarla dize getirmek isteyenlere boyun eğersek kendi ayağımızla idam sehpasına yürümüş oluruz. Zira tarihin öğrettiğini unutmayınız: ABD, İngiltere ve İsrail’e direnmek ona teslim olmaktan daha karlıdır.