Ankara’ya çile getiren metro

Nurullah Ataç, küçük gibi görünen bir yazım yanlışını bile hoş görmez, bunları kötü bir içeriğin, düzeysizliğin işaretleri sayardı. Nerdeyse yirmi yıldan beri Ankara’da aynı belediye var. Daha ilk yıllarda bunların düzeylerini, kenti çok kötü yöneteceklerini dillerinden, dilimize gösterdikleri özenden, daha doğrusu özensizliklerinden anlamıştım. Kentin her yanına kendi reklamları için kocaman panolar yaptılar, bu büyük panolarda yer alan ilk sloganları şuydu:

“HAYELLERİNİZİN ŞEHRİ”

Kentin işlek yerlerinde, büyük caddelerinde kocaman harflerle yazılmış, bilmem kaç metre büyüklüğünde, adım başı karşınıza çıkan büyük paralarla bastırılmış afişler aylarca durdu:

“Hayellerinizin şehri”

Hayallerinizin değil, hayellerinizin...

Ankara’yı nasıl bir anlayışın, hangi kadroların yöneteceğini ben bu ilandaki imladan anlamıştım.

Onlar gerçekten de “hayallerimizin” değil, “hayellerimizin şehri”ni yarattılar.

KISA SÜREN METRO SEVİNCİ

Beytepe, Çayyolu, Sincan tarafında yaşayanların metro sevinçleri uzun sürmedi; buralara işleyen otobüsler iki üç ay sonra metro var diye kaldırılınca, rahatlık getireceğini umduğumuz metro bu semtlere tam bir çile getirdi. Otobüsleri kaldırılınca, Hacettepe öğrencilerinin, salt ulaşım yüzünden bu üniversiteyi tercih ettiklerine pişman olduklarını duyuyorum. Kapısının önünden otobüse binip tek bir vasıtayla Kızılay’a gidebilenler, şimdi uzun kuyruklarda, biri metro olmak üzere iki vasıta değiştirmek zorundalar. “Ring seferi” dedikleri servis otobüsleri için uzun bekleyişler, uzun kuyruklar... Daha zor, daha çileli bir ulaşım... Öyle birinden inip hemen ötekine binemiyorsunuz. Bekleyeceksiniz... Bu bekleyiş yalnız zaman kaybı değil, yeni bir ücret demek. Yani eskiden bir bilet parası verirken, şimdi aynı yolda iki bilet parası... Ulaşımı kolaylaştıracağına zorlaştıran bir metro... Daha ilk yağmurlarda akan tavanlar ise tam bir yüz karası. Yirmi yıl beklenen metro Ankara’ya çile getirdi.

BİNLERCE AĞAÇ YOK EDİLDİ

Yıllardır oturduğum Emek Mahallesine çok yakındır Atatürk Orman Çiftliği. Ankara’nın ciğeri binlerce ağaç yok edildi, tepkilere aldıran yok, bin odalı saraya yeni odalar ekleneceğinden söz ediliyor. Görülmemiş bir ikbal şımarıklığı. Emek’te adım başı Suriyeli dilenciler çıkıyor karşınıza. Caddelerimizi, sokaklarımızı elimizden alan kebapçıların, galericilerin ağır ağır canına okuduğu bu güzel semtte, Suriyeli ailelerin istilasıyla rezalet ve sefalet manzarası tamamlandı. Emek’te her lokanta önündeki sokağı da kendisinin sanıyor; sokaklarımızın, caddelerimizin yarısı lokantaların, yarısı Suriyelilerin.

Gerçekten de “hayellerinin şehri”ni yarattılar.

Not: İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi okuma alışkanlığını geliştirmek için güzel bir etkinlik yürütüyor. 21 Kasım Cuma saat 14.00’te benim “Toprak Kovgunları” üzerine konuşacağız. İzmirli kitap severlerle görüşmek umuduyla.