Anlayabilen beri gelsin...

Sayın Aydınlık okurları ve sayın sporsever kardeşlerim... İnanın bana, bazı konularda yazma isteğimi içimden bir türlü atamıyorum. Çokça düşündükten sonra “destur” diyerek sizinle bugünkü yazımı üç madde halinde paylaşmak istiyorum.

BİRİNCİSİ: FENERBAHÇE VE GALATASARAY ARASINDAKİ ÇEKİŞME

Türk sporuna yıllar boyunca unutulmaz birçok başarı armağan eden iki kulübümüzün kavgaları bitmek bilmiyor. 1905 yılında kurulan Galatasaray ve 1907 yılında kurulan Fenerbahçe’den bahsediyorum sayın okurlarım. Asırlık iki çınar, aralarındaki tartışmaları kör topal ilerleyen Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) nezdinde çözüme ulaştıramayınca daha da derinlere daldı. Şikayetleri savcılık ve UEFA’nın kapılarını aşındıracak kadar ileri götürmek? Bunun nedenini biri bana anlatsa da anlasam...

Bu iki güzide kulübümüzün başkanları “ok meydanına” çıkıp da sorunlarını çözselerdi en azından masrafsız ve yiğitçe olurdu, kimseye de rezil olmazdık. İnanılır gibi değil...

İKİNCİSİ: TRABZONSPOR’DAKİ KAOS

Süper Lig’de yıllar sonra şampiyonluğa ulaşan Trabzonspor’da, şampiyon olduktan hemen sonra ilk planda Abdullah Avcı, hemen ardından da başkan Ahmet Ağaoğlu ve hatta tüm yönetim kurulunun yaşadığı sarsıntıyı hiç ama hiç anlayamadım. Üstelik şimdi, son bir sene içerisinde takım çalıştırmayan ve ligimizi de pek tanımayan Hırvat Teknik Direktör Nenad Bjelica takımın başına getirildi. Trabzonspor’daki bu kaosun sebebini anlayabilen bana da fısıldar mı acaba? Bjelica’nın ayağının tozu ile çıktığı ilk maçta ortaya çıkan görüntü ve “durumu düzelteceğiz” açıklaması da ayrı bir muamma.

ÜÇÜNCÜSÜ: PEREIRA...

Kulağıma gelen ve şayet doğruysa hakikatten inanamayacağım bir fısıltı daha... Fenerbahçe’den iki kez gönderilen Portekizli Teknik Direktör Vitor Pereira, üçer beşer aylık kısa süreli teknik direktörlük maceralarından sonra Süper Lig kulüplerimizden biri ile görüşüyormuş. Türk futbolunda neredeyse tüm kulüpleri dolaşan bir dostumuz varken Pereira tercihini anlayamadım doğrusu, hayret...

Peki bu yazımı nasıl bitireceğim? Öncelikle Ramazan Bayramınızı kutluyorum sayın Aydınlık okurları... Ardından tekrar hatırlatmak istediğim “Biz bize yeteriz” sloganı var. Türk futbolunda yıllardır süregelen çürümüş yöntemlerin hepsini bir küfeye doldursak da iade etsek? Ardından “Biz bize yeteriz” diyerek kendi kaynaklarımızla ve altyapılarımızdan yetişen gençlerle başarılı olmayı denesek?

Kalın sağlıcakla...