Annenizle aranızda sosyal uzaklık olmasın

Bugünkü yazımda Pamukkale’de üniversiteli gençlerin çıkardığı Pusula dergisinden söz edecektim. Ertelemek zorunda kaldım. Çünkü korkunç bir düşten kaçarcasına uyandım (yani dün, Anneler Günü sabahı, 04:00 sularında):

Düşte, bir yerlerden gelen ürkütücü bir ses, insanlara kaçmalarını söylüyordu. Çığlık çığlığa bağrışan kalabalık ortasındaydım. Tıpkı 1 Mayıs 1977’de silah sesleri altında kalan yüz binlerce insan gibi... Ses durmadan haykırıyordu: Kaçın! Son kalan üç kişiden biri mutlaka ölecek!

Hiç kimse kaçmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Birden kendimi son kalan üç kişi arasında buldum. Önümdeki kurtulurken ansızın arkama döndüm. Göz göre göre onu ölüme mi bırakacaktım? Kimi göreyim: Annem... Belli ki bile isteye en geride kalmış. Elimi uzatırken uyandım. Sonra bir şiir ırmak kıvrılışıyla akmaya başladı zihnimde:

ANNEMLE ARKADAŞLIĞIM

Annem yaşamının son yıllarında Alzheimer’lıydı. Çorlu’daki küçük kızkardeşim Ayla’nın zamanı daha uygundu, annemle daha çok o ilgilendi. Onun büyüğü, Necla, Denizli’de yaşadığı için, vakit buldukça birkaç günlüğüne ziyarete gelebiliyordu. Ayla, çok yorgun düşerse, yılda iki kez, on - onbeş günlüğüne dinlenmek isterse, anneme ben arkadaşlık ederdim. O arkadaşlık günlerinde, annem de ben de mutlulukla dolup taşardık.

Annem sık sık çocukluğuna döner, bana baba diye seslenir, benden üzerine tuz ve kırmızı toz biber serpilmiş sıcak ekmek isterdi. Tamam, deyip yanından ayrılırdım. Bir dakika sonra yanına geldiğimde, sen misin oğlum? deyip Kepirtepe’den (öğretmen okulu) dönüş yolculuğumun nasıl geçtiğini sorar, sonra da ilkokul öğretmenim Hasan Arabacı’ya beni yatılı okul sınavlarına soktuğu için dua ederdi. Dakika geçmeden, kızgın bir sesle, bu kez söylenirdi bana: “İyi ki seni dinlemedik, işte ne kaldı bitirmesine?” Bu söylendiği kişi babamdı elbette.

BİR DİLİM ELMA

Bir günde kendisi ömrünün değişik dönemlerinde farklı yaşlardaki kişiliklerine gidip gelir, beni de hem değişik yaşlarda oğlu, hem de babası, abisi ya da kocası olarak görür, ona göre davranırdı. Bense bakışlarından anlardım hangi role sıra geldiğini...

Annelerinizle babalarınızla daha çok birlikte olun dostlar! Özellikle şu küresel salgın günlerinde, zorunlu biyolojik ve fiziksel uzaklığı belli etmeden gözetin; aman ha, sosyal mesafeye çevirmeyin! Tam tersine, yüzünüzde gülümseme eksik olmasın; sesinize hep sevecenlik yükleyin, sırtını sıvazlayın... Sizi öpmeyi isterse, “geliyorum anne!” deyip mutfağa geçin, ona mutfakta soyup hazırladığınız bir dilim elma ya da bir bardak yeşil çay ikram edin! Annenize öpücük tadında gelir.

ANNEMLE ANILAR

Hep bekledi beni annem gözlerinin arkasında kaç ömür

Bakışlarında biriken yalnızlıklarla ısladı çiçekleri vita saksılarında

Elini alnına götürüp uzakları çağırırken sesindeki yanıklarla

İğdeler eğilirdi sular seğirirdi ovayı ter basardı ilk göz ağrısından

Bir anlık oğul kokusu nasıl da yetti ona hep gurbetlere inat

Fırındaki tepsiden avluya sinen yatılı hasretlerle dizlerini tutarak

Hep bekledi beni annem gözlerinin arkasında kaç ömür

Bense mor sümbül toplarım gömleğime saçlarının kırlarından

10.05.2020