Apollon’un Daphne aşkı

Geçen hafta Afrodit’in oğlu, aşk tanrısı Eros’u anlatmıştım sizlere. Bakın bu Eros neler yapmış; müziğin, sanatın ve şiirin tanrısı, Zeus’un oğlu, kâhin APOLLON’a.

Anadolu kökenli (Likyalı veya Knidoslu), güçlü ve yakışıklı Apollo mükemmel okçudur ve attığı oklarla kötü insanlara ölümcül hastalıklar bulaştırmaktadır. Bir gün gökyüzünde, kendisi gibi ok ustası olan Eros ile karşılaşır.

“Ooo meşhur Eros sen misin? Ama duydum ki senin attığın okların yarısı insanların kalbine değil, bacaklarına saplanıyormuş”, diyerek, onunla alay eder. Bunu onuruna yediremeyen ve çok sinirlenen Eros; “Ben sana gösteririm Apollon! Yemin ederim oklarımı tattıracağım sana”, deyip kanat çırparak uzaklaşır.

Eros sarayına gider gitmez iki sihirli ok hazırlar; bunlardan biri saplandığı kişiye sonsuz aşk ve tutku verecek, diğeri ise aşktan tamamen uzaklaştıracak ve nefret yaratacaktır. Yayını ve oklarını kuşanır, Apollon’u takip etmek üzere ormana gider. Bu takip günlerce sürecektir.

EROS’UN İNTİKAMI

Günlerden bir gün Apollon ormanda oturmuş; kaplumbağa kabuğu, hayvan boynuzları ve bağırsaklardan yapılmış lyrayını (lirini) çalarken, Nehir Tanrısı Penesus’un güzeller güzeli kızı su perisi Daphne yanına gelir, onu hayran hayran dinlemeğe başlar. O sırada Eros da ağaçların arkasından onları izlemektedir. İşte günlerdir beklediği intikam fırsatını yakalamıştır. Zaman geçirmeden yayına ilk okunu yerleştirip Apollon’un kalbine atar. Apollon, hemen oracıkta Daphne’ye sırılsıklam âşık olur. Fakat Eros ardından ikinci oku, yani nefret okunu da Daphne’nin kalbine atar. Bundan böyle Daphne, Apollon’dan sürekli kaçacak ve aşkını reddedecektir. Eros intikamını almıştır.

O günden sonra zavallı Apollon her gün ormana, Daphne’sini seyretmeye gider. Ama Daphne onu görür görmez korkup, ondan kaçmaktadır. Sonunda Daphne, günlerdir süregelen bu işkenceye daha fazla dayanamaz ve babasından yardım ister. Babası kızının bu çağrısını karşılıksız bırakmaz, “Tamam kızım”, der.

Bir gün Apollon ormanda tam da Daphne’yi yakalayacakken, babasının yaptığı büyüyle genç kızın vücudu birden ağırlaşmaya, ayakları toprağa doğru kök salmaya başlar ve kolları dallara, saçları yemyeşil yapraklara dönüşür. Güzeller güzeli Daphne, artık sonsuza dek Defne Ağacı olarak kalacaktır. Apollon bu duruma çok üzülür ve Defnesine sarılarak:

“Ey güzeller güzeli Daphne, seni ebediyen kaybettim. Mademki eşim olamayacaksın, her zaman yeşil olarak kalacaksın, senin yapraklarını başıma taç olarak takacağım! İmparatorlar fetihler yaptıkları zaman, komutanlarım da savaşlardan muzaffer çıktıklarında, zaferlerini senin yapraklarından yapılan taçlar takarak kutlayacaklar. Her yerde zaferin ve sulhun timsali olacaksın” der, gözyaşları içinde.

İşte o günden sonra imparatorlar, komutanlar, hatta bilginler ve şairler başlarına defne yapraklarından yapılmış taçlar takarlar ve her yerde bu taçlarla dolaşırlar. İlginçtir ki, bu gelenek günümüzde de askerler arasında aynen sürdürülmektedir.

Haydi, rastgele defneyi başlarına taç yapanlara!