Arap NATO'su dedikleri bildiğiniz IŞİD


Filipinler’in nevi şahsına münhasır Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, Manila dışından gelen ve başkentteki Amerikancı oligarklara karşı seçim kazanan bir isim.

Tarihte önce İspanyol, ardından Amerikan sömürgesi olmuş Filipinler’in ilk Anti-Amerikancı Başkanı.

Ülkesinde, CIA’nın yönettiği uyuşturucu trafiğine de savaş açmasıyla ünlü.

Duterte, tam da ABD’nin Çin’i denizden kuşatma planı yaptığı bir dönemde, Çin ve Rusya ile iyi ilişkiler içinde.

İşte Rusya’da Vladimir Putin ile görüşürken, IŞİD ile bağlantılı Maute örgütü teröristleri, özerk bir bölge olan Mindanao’da isyan çıkarttı ve asker öldürdü.


Putin’den silah isteyen Duterte, gezisini yarıda kesip ülkesine dönmek zorunda kaldı.

İngiltere ise, AB’den çıktıktan sonra içine düştüğü ekonomik çalkantıyı, Çin ile yaptığı yeni anlaşmalarla gidermeyi planlıyordu.

Geçen yılın eylül ayında, Başbakan Theresa May ile Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping arasında G20’de varılan anlaşmaya göre, iki ülke, ikili ilişkilerde “Altın Çağ”a girme kararı aldı.

Bu yılın şubat ayında ise Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Londra’da İngiliz denktaşı Boris Johnson ile bir araya geldi ve bu “Altın Çağ”ı teyit etti.

Johnson da “Tek Çin” politikası ve Hong Kong konularında destek mesajı verdi.

Ondan hemen önce de ocak ayında, Çin’in en doğusundaki Ciciang eyaletinden çıkan yük treni 18 gün sonra İngiltere’ye ulaştı.

12 bin kilometre yol giden tren, Kazakistan, Rusya, Belarus, Polonya, Almanya, Belçika ve Fransa'yı kat etti.

Nisan ayında ise İngiltere’nin Essex kentinden yola çıkan yük treni 17 gün sonra Cicang eyaletine ulaştı.

Böylelikle İngiltere, Çin’in Yeni İpekyolu projesine dahil olmuş oldu.

ABD bu işe çok kızdı.

Cevap IŞİD’den geldi.

Manchester’da konsere bombalı saldırı düzenledi.

Bu saldırının ardından İngiliz hükümeti, ABD’ye sert tepki gösterdi.

Görünen gerekçe, saldırıya ilişkin bilgilerin basına sızdırılması idi ama asıl neden başkaydı.

Ünlü Wikileaks’in kurucusu ve yöneticisi Julian Assange, 2016’da, dönemin Dışişleri Bakanı olan Hillary Clinton’un epostalarını ele geçirdikten sonra önemli açıklamalar yapmıştı.

Assange, 2014 yılına ait e postalarda, Suudi Arabistan ve Katar’ın, Clinton Vakfı’na milyonlarca dolar para aktardığı, IŞİD’ın de bu kaynaklarla kurulduğuna dair somut kanıtlara ulaştıklarını açıkladı.

Tam da o dönemde Suudi Arabistan, ABD’den 80 milyar dolarlık silah alım anlaşmaları da yapmıştı.

ARAP NATOSU DEDİKLERİ IŞİD’İN TA KENDİSİ

Trump’ın son Suudi Arabistan ve İsrail ziyaretlerinde ana gündem maddesi, 110 milyarlık silah satışıydı.

Bu Suudilerin tarihindeki en büyük silah alım anlaşmasıydı.

Ama daha da önemlisi, Obama zamanından bu yana pişirilen Arap Natosu oluşumu bu ziyaretin asıl sebebiydi.

2015 Aralık ayında, Obama’nın girişimiyle, esasen Suriye’ye yönelik bir “İslam Ordusu” kurulacağı açıklandı.

Türkiye ile Suudi Arabistan’ın başını çektiği oluşuma 34 İslam ülkesi asker vermeyi kabul etti.

Ama sonrasında Suriye’deki durumlar Asya güçlerinin lehine değişince bu iş de askıda kaldı.

Arap Natosu da dedikleri bu koalisyon aslında ABD-İsrail-Suudi Arabistan üçlüsünden oluşuyor.

Diğer Müslüman ülkeler bu işte figüran.

Ama asıl Arap Natosu dedikleri örgüt, ABD-İsrail-Suudi ortaklığında kurulan IŞİD’dir.

Suriye ve Irak’ta yüzlerce örneğinde görüldüğü gibi IŞİD’in kuruluş amacı, Suriye ve Irak’tan bir Kukla Kürdistan (Yeni İsrail) ve Sünni Arap (Batı Peyki) devletleri çıkarmaktır.

ABD ordusu, Suriye ve Rusya ordularına karşı IŞİD’i korumaya alırken, YPG-PKK güçleri saldırınca bu kez IŞİD’i hedef alıyor.

Bu çok net.

Dünyadaki tüm sözde dinci terör örgütleri, CIA’nin çatısını oluşturduğu bu IŞİD’e bağlı çalışıyor.

Filipinler’den Moskova’ya, Manchester’den Gaziantep’e kadar uzanan küresel bir oluşum bu.

Tüm terör eylemleri, ABD ve İsrail çıkarlarına yönelik.

Temel hedefleri ise kurulmaya çalışılan Arap Natosu ile aynı; İran.

İsrail, İran’ın bölgedeki etkisini nükleer bir güç olmadan önce engellemeye çalışıyor.

Amerika, Türkiye, İran, Suriye ve Irak’tan büyük bir Kürdistan çıkarmaya uğraşıyor.

Ayrıca daha geniş perspektifte bakıldığında, Çin ve Rusya’nın Asya-Avrupa bağlantıları kesilmek isteniyor.

Brüksel’deki son NATO zirvesi aslında bu çelişmeyi ortaya koyuyor.

Almanya ile ABD çıkarları çatışıyor.

İngiltere ve Fransa’nın da konumu öyle.

IŞİD denen Arap NATO’su, küresel ticaret ve enerji yollarının, “eskisi” gibi ABD egemenliğinde kalması için kuruldu.

Ama artık dünya Asya Çağı’na girdi.

Asya güçleri Avrupa, Afrika ve Latin Amerika ile eşitlik temelinde birleşme sürecinde.

Bunu önlemek için, değil Arap Natosu, Uranüs Natosu bile kursanız boşuna.