Ari Folman’ın tanıklığı: ‘Beşir’le Vals’
İsrail Gazze’deki saldırılarını ve katliamlarını Nazilere rahmet okutacak biçimde sürdürürken, tüm dünya Siyonistlerin soykırım politikalarını protesto etmek için ayağa kalkmışken bizzat İsrail’deki savaş karşıtı protestolar da televizyonların haber bültenlerine sıkça yansıyor. Başlı başına bir inceleme konusu olması gereken İsrail muhalefeti sesini sokakta ve hayatın başka alanlarında yükseltirken yazarlar, şairler, sinemacılar da boş durmuyor, ülkelerinin Filistinliler üzerindeki zulüm ve vahşetini sergiliyorlar. İsrailli yönetmen Ari Folman’ın 2008 yapımı “Beşir’le Vals” (Vals Im Bashir) filmi bu konuda klasikleşmiş bir örnektir. Bugüne kadar seyretmemiş olan varsa daha fazla vakit kaybetmemelerini öneririm.
Bundan 42 yıl önce, 16 Eylül 1982’de, Batı Beyrut’ta bulunan iki Filistin mülteci kampı Sabra ve Şatilla, İsrail ordusunun gözetimindeki Hıristiyan Falanjistler tarafından basıldı ve büyük bir katliam gerçekleştirildi. Katliamın ardında, doğrudan İsrail’in eski başbakanlarından, o sırada savunma bakanı olarak görev yapan Ariel Şaron vardı ve birkaç saat içinde yaşlılar, kadın ve çocuklar dahil 3500 Filistinli öldürüldü.
SAVAŞA BİZZAT KATILAN YÖNETMEN
Hıristiyan Falanjistlerin lideri Beşir Cemayel kısa süre önce bombalı saldırıyla hayatını kaybetmiş, intikam peşindeki milisler Beyrut’u işgal eden İsrail ordusunun açtığı yoldan yürümüş ve dünya yakın tarihin gördüğü en vahşi saldırılardan birine tanıklık etmişti. Ama bu tanıklık pek bir işe yaramadı, başlatılan uluslararası soruşturmalar savsaklandı. Bu iki kamp, güya “Uluslararası sözleşme ile koruma altına alınmış” durumdaydı, yine de uluslararası vicdan harekete geçemedi, adı “Beyrut Kasabı”na çıkan Ariel Şaron ve diğer sorumlular hiçbir ceza almadı. Dönemin İsrail İçişleri Bakanı Yosef Borg, “Hristiyanlar Müslümanları öldürdü, Yahudilerin ne suçu var!” demekteydi.
Ari Folman 2008’de bu katliamı anlattı “Beşir’le Vals” adlı animasyon filminde. Beyrut’un işgalinin ardından Sabra ve Şatilla’daki katliama odaklanan, beyazperdeye yansımış bir çizgi-roman estetiğindeki filmde Folman, başrole kendisini oturtur, çünkü 1982’deki işgale İsrail ordusunun 19 yaşındaki bir askeri olarak bizzat katılmıştır.
Filmin açılışında Ari Folman, barda eski askerlik arkadaşlarından biriyle sohbet etmektedir. Her gece, köpekler tarafından kovalandığı bir kâbus gördüğünü belirten arkadaşı, bunun nedeni olarak 1982’de istemediği halde yapmak zorunda kaldığı bir olaydan söz eder. Ari ise savaş sonrasında bunalıma girdiği ve buna bağlı olarak kısmi hafıza kaybı yaşadığı için, işgal günlerinden hiçbir şey hatırlamadığını fark eder. Bir başka arkadaşından yardım ister ve dört bir yana dağılmış asker arkadaşlarıyla görüşmeler yapmaya başlar. Her görüşmede anılar tek tek canlanır ve sonunda Filistin kamplarıyla ilgili büyük resim ortaya çıkar.
‘SANKİ BİR MEZBAHADAYDIK’
Bir arkadaşının “Sanki bir mezbahadaydık, tam anlamıyla uyuşturucu almış gibiydik” diyerek anlattığı katliam, ailesi İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin toplama kamplarından geçmiş, İsrail sinemasının barış yanlısı ve anti-militarist kanadının temsilcilerinden Ari Folman tarafından bilinçaltından çıkarılıp gözler önüne serilir “Beşir’le Vals”te. Aslında bir belgesel boyutu da taşıyan 90 dakikalık filmin Max Richter tarafından hazırlanan müzikleri de ayrıca dikkat çekicidir. Folman savaşta ve kamplarda olan biteni hatırladıkça-hatırlattıkça gerilim yükselir, bir duvarın önüne dizilip öldürülen Filistinli aileler, aradan geçen onca yıla rağmen bugün de yürekleri kanatır.
İsrail katliamlarını sürdürüyor. Eminim İsrail’den Ari Folman benzeri yeni sinemacılar çıkacak ve bu vahşeti sinema aracılığıyla da tüm dünyaya anlatacak.